24.05.2011
Ne dersiniz, “seçim” öncesi bir kere daha durum tesbiti yapalım mı? Fırsat bu fırsat deyip bir kere daha ülke olarak nereden gelip nereye doğru gitmekte olduğumuza bakalım mı? Hattâ bu vesileyle bütün beşeriyetin ne gibi değişimlere gebe olduğunu ve yaşlı dünyamızın da değişmek mecburiyetinde olduğunu hatırlayalım mı?
Bence, bunların hepsine bakmakta ve hatırlamakta yarar var. Çünkü, “sözde demokrasi” ile yönetiliyoruz ya, bu “seçme” fırsatını her gün, her hafta, her ay, her yıl vermiyorlar; ancak birkaç yılda bir bahşediyorlar.
Kimi partiler ve partililer “birileri” veya bu köşede hep hatırlattığım “malum sömürümerkezi” tarafından seçimden epey önce veya şimdilerde dizayn edilse de; şimdilik başka çare ve çözüm yok, ne yapalım, “seçmen” olarak bize sunulanla iktifa etmek zorundayız. Buna da şükür, dünyada bunu da bulamayan, bu kadarcık fırsatı da elde edemeyen nice ülkeler var; bu ülkelerin bir kısmı pek uzak da değil, hemen etrafımızda, bölgemizde, kimileri (Suriye ve Irak gibi) kapı/sınır komşumuz. Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Ortadoğu’da, hattâ bütün dünyada olanlara bakınca, “buna da şükür” demek gerekiyor.
Ancak… Bütün bu tesbitlerden sonra bu şükrü daha reel hâle getirmek için de bir şeyler yapılmalı, değişmekte ve sürekli olarak evrilmekte olan dünya hayatının gerçekleriyle mütenasip “bir siyaset, bir nizam, bir düzen ve bir medeniyet” inşa edilmeli. İnsanlık tarihine baktığımızda apaçık görüyoruz ki, bunu başaran yani dünyanın gidişatına ayak uydurabilen kavimler ve devletler ayakta kalabilmiş, başaramayanlar ise dünya sahnesinden silinip tarihteki yerlerini alıvermişler. Bir başka önemli tesbitimiz de işte bu yönde.
Bu önemli tesbitlerden sonra tekrar “seçim, seçmen, seçme ve seçilme” meselemize dönelim. Merak etmeyin, geçenlerde (11.05.2011) üzerinde durduğum ve yazımın daha başlığında ifade ettiğim “Kaset, küfür, kurşun ve ‘?!?!’ ile seçim!” konusu ile girecek değilim. Sadece şu kadarını hatırlatmama müsade edin: Millî Görüş Hareketi kırk yıl önce yani daha işin en başında “Önce Ahlâk ve Maneviyat” dediyse, günümüzdeki “kaset, küfür ve bilmem ne siyaseti” ile ne demek istediği iyice anlaşılmıştır inşaallah. İki hafta önce “?!?! ile seçim” derken, olabileceklerle ilgili elbette bazı duyumlarım vardı, onlara istinaden yazdım ve yine bazı duyumlarıma istinaden yazıyorum; 12 Haziran seçimine birkaç gün kalmışken, yeni gelişmelerin de olabileceğini bekleyebilirsiniz… İşte bu da bir başka tesbitimizdir.
Aslında en güzel ve özetin de özü sayılabilecek tesbiti geçenlerde Elif Erbakan Altınöz yaptı (Millî Gazete, 20.05.2011): “Bunların 9 yıldır AB üyeliği kapsamında çıkardıkları yasalarla zinayı suç olmaktan çıkarmaları, domuz etini kasaplık et statüsüne almaları ve İncirlik üssünden ABD bombardıman uçaklarını kaldırarak Müslümanların katledilmelerine sebep olmaları çıraklık ve kalfalık dönemi ise, Allah bunların ustalık döneminden muhafaza buyursun.” Bazen sadece bir tesbit ve bir cümle bile, günlerce yapılan konuşma veya sayfalar dolusu yazıdan ve nice gazete makalesinden daha etkili olabilmektedir. İşte bu tesbit de böyle bir tesbittir; ahlâkını, aklını, idrakini ve imanını henüz yitirmeyen -yani hidayeti kararmayan- anlayış sahiplerine…
Millî Görüş Hareketi’nin Millî Selâmet Partisi “çıraklık” dönemi, Refah Partisi ve “Adil (Ekonomik) Düzen”in anlatıldığı “kalfalık” dönemi nerde… “Millî Görüş Gömleği”ni çıkarıp “Adil (Ekonomik) Düzen ceketi”ni hiç giymeyenlerin ve “muhafazakar demokrat” olduklarını iddia edenlerin çıraklık ve kalfalıkları nerdeee… Gömleksiz ve ceketsizlerin muhafaza ettikleri değerler neymiş: AB, ABD, BOP, NATO, DB, IMF… Faiz, zina, domuz eti, komşularımızdaki katliamlar… Ve başörtüsü zulmü, çocuklara Kur’an eğitimi yasağı, İHL’nin orta kısmını kapalı tutmak gibi daha nice diğer zulümler!..
12 Haziran’da hangi “USTA”yı seçeceğinize “seçmen” olarak siz karar vereceksiniz, tercih sizin; ya gömleklileri seçersiniz, ya da gömleksiz ve ceketsizleri…