YENİ ANAYASA uygulamalarla yapılmalı-2
ANAYASA ve kanunlar muvacehesinde, mevcut mevzuat içinde istendiği gibi tip Anayasa’yı uygulayan siteler kurulabilir dedik. Bunun için önce bir HİZMET KOOPERATİFİ kurulacak, ardından yüz kadar aileden oluşan bir SEMT KOOPERATİFİ kurulacaktır. Ne demek istediğimizin bazı detayları önceki yazıda yazılmıştır, o bilgilere oradan ulaşabilirsiniz. Önceki yazıda kaldığım yerden devam ediyorum...
Bütün bu dediklerimizin yapılabilmesi için tek şart vardır, kurduğunuz kooperatiflere ortak bulmak. Birileri ne istiyor; köylerin bağımsızlığını mı? Önce bir köydeki yüz hanelik semtte bunu sağlamalıdırlar. Kanunen buna mani hiçbir engel yoktur. Bu amaçla biz “Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi” kurduk, yarım yüzyıldan beri varlığını sürdürüyor...
Biz herkese ve bütün kesimlere diyoruz ki: SİLAH, baskı, zorlama, dayatma ile düzen getireceğinize İLİM ile getirin. Bu hatırlamayı istisnasız herkese yapıyoruz...
Biz hayali şeyler konuşmuyor ve yazmıyoruz. Herkesin bir şekilde İSLÂM DÜŞMANLIĞI yaptığı zamanlarda biz KOOPERATİFİ kurduk, Müslümanlar ortak oldular. O zamanın bazı yöneticiler vardı, ellerine geçirdikleri güçleri ile bize çeşitli şekillerde saldırdılar. Hukuk içinde onları yendik ve hâlen varız ama onlar yok oldular...
Şimdi de Türkiye’nin rejimini değiştirmek isteyenler KOOPERATİF kurmalı, oraya ortak bulabilmeli ve yapacakları müspet uygulamalarla başarı göstermelidirler...
Böyle uygulamalarla yüz hanelik semtler yaygınlaşır. Halk uzlaşmaya varır. Herkes kendi semtini istediği gibi yönetir. Beğenmeyenler ayrılırlar, beğenenler de katılırlar...
Başarılı olan kooperatiflerin ortakları çoğalır ve ikiye ayılırlar, canlıların ve hücrelerin çoğalması gibi sonunda beklenen sistemi yaşayarak yaygınlaştırırlar...
Başarılı olan sitelerin sözleşme ve uygulamaları örnek olur. Sonunda halk onlara uymuş olur. Başarısızlar kendiliğinden elenip giderler...
Bu arada İLİM ADAMLARI uygulamaları araştırır ve uygulamaların eksiklerini tamamlar, yanlışlarını düzeltip yeniden düzenlerler...
Halkımız mikroda kendi istedikleri şekilde yaşar ve başarılı uygulamalarla sistemin “başkanlık” mı “parlamenter” mi olması gerektiği site yönetimlerinde ortaya çıkar...
Sonuçta halk uygulayıp yaşayarak YENİ ANAYASAYI bulmuş olur. Seçimlerin olduğu yerlerde de halk ister istemez halkın isteğine uyulur ve böylece “millî mutabakat” sağlanmış olur. O zaman Anayasa Komisyonu yeni anayasa yapmaz, halkın fiilen yaşadığı Anayasaları yazılı ortak metin hâline getirir. Bunu âlimler yapar, Meclis de tercihler yapar...
Meclis’te 12 milletvekili anlaşmış ve bir Anayasa çıkarmışlar!
Bunların bu anlaştıkları ilmen yeterli midir?
Yüzde 99 yetersizdir.
Çünkü sokaktaki adamlar toplansa, Ay’da bir il kuralım dese, Ay’da il kurulur mu?
Sosyal kanunlar da kesindir.
Nasıl fiziği bilmeyen uçak yapamazsa, hukuk ve sosyoloji bilmeyen de kanun yapamaz. Kanun yapma ayrı şey, kanunu uygulama ayrı şeydir ve bunlar birbirinden tamamen ayrıdır. Kanunu yapan metinleri yanlış kabul edip hepsini atacak ve sıfırdan bir proje yapacak; kanunu uygulayan da bir harfini bile ihmal etmeden uygulayacaktır. Milletvekilleri sayı olarak en çok hukukçu olabilirler ama onlar Anayasa değil, bir tek kanun bile yapamazlar. Nitekim kanunların yüzde 90’ı hükümetler tarafından yapılmakta ve bunlar da maalesef telif değil de dışarıdan tercüme kanunlar olmaktadır!
SONUÇ olarak; bir topluluk veya bir parti bu kooperatifleri rahatlıkla organize eder ve devletin Anayasası değişmeden halkın Anayasası değişmiş olur.
(YENİ ANAYASA meselesinin daha başka yönleri gelecek yazılarda.)