Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a arz olunur
Önceki gün “Anayasa Mutabakat Komisyonu” ile başladım, “ANAYASA RÜYASI!” ve “ANAYASA ÇIKMAZI!” diyen iki görüş ile devam ettim; yani “100 Yıl Önce - 100 Yıl Sonra Anayasa Çalışmaları” da diyebiliriz... Bizim “ADİL DÜZEN’E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI” çalışmamızı çok yazdım… Devam ediyorum…
Günümüzde sadece Anayasa’yı değil; kanunları, zoraki sözleşmeleri, tüzükleri, bakanların genelgelerinin tümünü değiştirmek zorundayız. Yeni Anayasa yeni kanunları, yeni kanunlar tüm mevzuatı değiştirmeyi zorunlu kılar. Bunlar yapılırken önemli iki sorunla karşılaşılır. Biri müktesep haklardır, onları değiştiremezsiniz, bütün hukuklar onları korurlar. İkinci önemli sorun da ceza hükümleridir. Hukukta müktesep haklar vardır. Gelecek için de bunları değiştiremezsiniz. Oysa cezada tam tersi eski cezalar da ortadan kalkar. Yürürlükte olan kanunlarca suç sayılmayanın cezası olmaz. Yapılan Yeni Anayasa’ya aykırı olan kanunlar iptal ile ortadan kaldırılmadıkça ne işe yarar, kanunlarla kurulmuş tüm işletmeler ve kuruluşlar Yeni Anayasa’ya göre düzenlenmedikçe ne işe yarar?
İKİ NEDENLE TÜM HUKUK DÜZENİ DEĞİŞMELİDİR.
a) Beş bin senelik tarım dönemi hukuku artık geçerli ve yeterli değildir. Üçüncü milenyum/binyıl uygarlığı, insanlık tarihinin devlet düzenine geçtiği zamandan daha büyük değişikliği gerektirmektedir. Tufansız veya kansız bu geçişi yapabilirsek, ne mutlu bize...
b) İkinci inkılâp ise merkezi monarşi yönetim sisteminden demokratik, laik, liberal ve sosyal hukuk sistemine geçilmekle sağlanacaktır. Mevcut olan sistem ise merkezi kuvvetlendirme sistemi idi, şimdi ise halkın haklarını koruma yani halka hizmet edecek olan yerinden yönetim sistemi hedeflenecektir. Bunu herkes biliyor, demokratik anayasa yapalım deniyor ama kimse demokratik anayasanın ne olacağını ve nasıl olacağını bilmiyor.
Sermaye de merkezi devletler de bunu bildikleri için bir yasa hazırlarlar. Sonra geri kalmış devletlere bunu dayatırlar ve onu uygulatırlar. O uygulama ile oradaki eksiklikleri görür ve kendilerine göre yenisini yaparlar. Sömürü düzenleri devam etsin diye de adil yasaları istemezler. Bu hususta deneme tahtası olarak en başta seçtikleri devlet Türkiye’dir. Bunu iki sebepten seçiyorlar. Çünkü oluşturdukları mekanizmalar sayesinde en kolay denetleyebildikleri ülkedir ve dünya üzerinde “Adil Düzen” çalışması bir tek burada yani Türkiye’de vardır, engellenmelidir.
İşte… Kurulan “Anayasa Mutabakat Komisyonu”, Batılıların hazırladıkları Anayasa taslağını bir oyunla Meclis’ten geçirip Türkiye’yi bir kere daha deneme tahtası olarak kullanmayı planlamaktadır. Türkiye, onların istediği ceza kanununu Cemil Çiçek bile okumadan Meclis’ten geçirdiler. Beklenirdi ki PKK hukuk yoluyla tasfiye edilsin. Tam tersine 17/25 Aralık olayları ondan sonra oldu, paralel güçler o zaman devreye girdileri, PKK çekilmez hal aldı ve ancak müdahalelerle durdurulabildi. Ceza Kanunu’na evet diyen milletvekilleri acaba şimdi oturup ‘biz o zaman ne yapmışız’ diye düşünüyorlar mı; Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin ve ilgili diğer sorumlular acaba hiç nefis muhasebesi yapıyorlar mı?!.
Altı ayda gece yarısı Meclis’ten geçirilecek sözde Yeni Anayasa, Türkiye’ye yeni sorunlar açacak, Ceza Kanunu’ndan daha kötü sonuçlara gidilecektir...
Gelin… Bizim yarım asırdır çalıştığımız, Kooperatif’te uygulayıp deneyerek geliştirdiğimiz ADİL DÜZEN’E GÖRE İNSANLIK ANAYASAMIZI size anlatalım...
Anayasa Komisyonu üyelerine anlatalım... Bizimle tartışın; en yanlış gördüğünüz bir maddeyi tartışın... Bu bizim anayasamız değildir; bu İslâm anayasasıdır, peygamberlerin anayasasıdır, Kur’an anayasasıdır. Biz sizden bize ayrıcalık tanıyın demiyoruz, sadece bizi de dinleyin diyoruz, hep yaptığınız gibi bu sefer de “dilsiz-sağır-kör” olmayın diyoruz...
Muhterem Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a -tekraren- arz olunur...