Küresel çatışmanın kodlarını iyi kavramak gerekiyor… Küresel güç veya güçlerin ne yapmakta olduğu ve güç karşısında ne yapılması gerektiği iyi kavranmazsa, onların hegemonyası, hükümranlığı, zulümleri ve katliamları sürer gider… Nitekim sürüyor… Ne zamana kadar?İnsanlık uyanıp olanları kavrayana ve gereğini yapana kadar sürer gider…
“Bin Ladin ve Bin Yıllık Medeniyet Projesi” başlıklı yazımda da anlattığım üzere, insanlık “Adil (Ekonomik) Düzen Devlet, Dünya Düzeni ve Medeniyet Projesi”ni gerçekleştirmek üzere uyanıncaya ve bu projeyi uygulayıncaya kadar sürer gider...
11 Eylül’ün ABD halkı açısından “iç ve dış çatışma” olmak üzere iki yönü var. Güya demokrasi ile yönetilen ABD’de sadece iki parti var ve her iki parti de bizim “sömürü sermayesi” dediğimiz “küresel güç” yani “tek güç” tarafından kontrol ediliyor. Ancak, bu gücün karşısında “halkın gücü” var ama “ABD halkının uyanışı” yavaş seyretmekle beraber giderek hızlanıyor. Evet, ABD’deki ikinci güç “halkın gücü”dür; halk sömürü sermayesi tarafından kullanıldığını ve sömürüldüğünü giderek anlamakta, kavramakta ve uyanmaktadır. Müslüman bir babanın oğlu ve zenci Obama’nın başkan seçilmesi, halkın sömürü sermayesine gösterdiği ilk tepkidir ve bu tepki farklı şekillerde hep sürdürülecektir...
Tekrar 11 Eylül ve Üsame Bin Ladin meselesine dönelim.
İkiz Kuleleri yıkmak kesinlikle Bin Ladin’in yapabileceği bir operasyon değildi. Öyle olsaydı, ABD’de bu kadar senedir irili ufaklı daha başka terör olayları olması gerekmiyor muydu; neden olmadı, olmuyor? 11 Eylül bir kurguydu ve ABD’ye hükmeden sömürü sermayesinin küresel hedeflerini gerçekleştirmek için yaptığı bir operasyondu. Sovyetler yıkılıp sağ-sol çatışması ve komünizm heyulası sona erince, sömürü sermayesine insanlığı aldatacağı yeni bir araç, bahane, gerekçe gerekiyordu. Bunu 11 Eylül saldırısı ile gerçekleştirdi ve ABD askerlerini bir kere daha savaş sahnesine sürdü; Afganistan ve Irak’a… Üretilen “Amerikan Yalanları” neydi; Üsame Bin Ladin ve İslâmî Terör!!! Dünyada adı “İslâm” yani “barış” olan bir “din” ile “terör”ü yani “savaş ve katliam”ı bağdaştırmak kadar aptalca ve ahmakça veya sinsice ve haince bir şey olabilir mi? Ama sözkonusu olan sömürü sermayesi ve küresel güçse, aslolan sömürüdür, gerisi teferruattır!..
Bin Ladin Sovyetler döneminde sürdürülen Afganistan cihadında bizzat sömürü sermayesi ve onun maşası CIA tarafından üretilip kullanılmış; Sovyetlerin yıkılışı sonrasında ise farklı bir şekle dönüştürülmüş bir semboldür. Üsame Bin Ladin gerekçesi, “İslâmî Terör” diye özellikle son yıllarda tepe tepe kullanıldı, Afganistan ve Irak işgallerine ve milyona varan insan katliamlarına bahane kılındı… Savaş, işgal, vahşet ve çok yönlü sömürü operasyonları sona erdirilince de, Üsame Bin Ladin bahanesi tasfiye edilip güya denize atıldı! Şimdi de insanlığın/bizim de bu sömürü sermayesi senaryosuna inanmamız isteniyor!!!
Evet, Üsame Bin Ladin tasfiye edildi. Acaba neden tasfiye edildi?
Çünkü sömürü sermayesi taktik değiştirdi. Mahir Kaynak bugünkü (7 Mayıs) yazısında diyor ki: “Usame Bin Ladin’in tasfiyesi bundan sonra terörün siyasi hedeflere ulaşmak için kullanılmayacağını, yeni dönemde kitlesel eylemlerin, iç savaşların ve bölgesel çatışmaların ön plana çıkacağını düşündüm ve Akdeniz bölgesindeki eylemleri bunun bir işareti saydım.” Demek ki neymiş? Libya’dan Bahreyn’e, Suriye’den Yemen’e kadar gelişmekte olan olaylara bir de bu pencereden ve perspektiften bakmak gerekiyormuş... Ne dersiniz, ülkemizdeki son Kastamonu saldırısına da bu pencereden bakalım mı?
Cumhurbaşkanımız bir müddet önce “iyi şeyler olacak” demişti ya; kimi Kürt politikacılar da “kötü şeyler olacağını” söylüyorlar ve bunların Akdeniz havzasındaki ülkelerde cereyan eden eylemlere benzeyeceğini ileri sürüyorlar. Ne dersiniz; bu ağız kimin ağzı, bu söylenenler kimin söylemi, konuşanlar kimin adına konuşuyorlar?.. Hülasa, Üsame Bin Ladin bahanesinden sonra dünya değişiyor, farkında mısınız?.. Sömürü sermayesi “küresel projeler” üretiyorken, bizimkiler “kanal projeleri” ile oy/alanıyorlar…