ÇARE VE ÇÖZÜM KUR’AN’DA
Genel olarak AK Parti, özel olarak R. Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak yazılan ve Hayrettin Karaman, Ahmet Taşgetiren gibi değer verdiğim yazarların “uyarılarını” bu köşede daha önce hatırlattım. “kör-sağır-dilsiz” olmayanlar için benim neredeyse her köşe yazısı da “uyarı” mahiyetinde ama anlayanlara; anlamak istemeyen “nasipsizlere” bir şey yok! Neyse...
“Yarın geç olmadan uyarayım istedim” diyen yeni uyaranlar var! Bunlardan biri Abdülkadir Selvi (http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/abdulkadirselvi/yarin-gec-olmadan-uyarayim-istedim-2011006). A. Selvi’nin yazısı (25.05.2015) şöyle bitiyor: “Ayağı tökezlediğinde Erdoğan'ı ilk terk edecek olanlar da bunlardır. Özal'da, Çiller'de görmedik mi? Yeni efendiler bulunca sırtından hançerlediler. Menderes, Yassıada'da soyadını verdiği Ethem Menderes'in günlüklerinden yargılandı... / Yarın geç olmadan uyarayım istedim.”
Ahmet Kekeç “Çok ayıp Abdülkadir!” başlıklı (http://haber.star.com.tr/yazar/cok-ayip-abdulkadir/yazi-1031608) yazısı ile ertesi gün (26.05.2015) cevap verdi.
Bu iki yazıda yazılanların detaylarını ve sonrasında büyüyen “polemiği” yani dalaşmayı yazacak değilim. Bu kadar bilgi yeter. Meraklısı verdiğim linklerden yazıları okuyabilir. Bu vesileyle bence daha önemli hatırlatmalar yapayım: Her çıkışın ve yükselişin bir de inişi vardır, her fani için ölüm de haktır. Baki olan bir tek Allah’tır ve elbette biz faniler için kıyamete kadar geçerli olan KUR’AN’dır. Bugün “SOSYAL TUFAN” seviyesinde var olan ve kıyamete kadar var olacak olan bütün “SORUNLAR” için biricik ÇARE VE ÇÖZÜM DE KUR’AN’DADIR. Bu yazıda adı geçen yazarları tenzih ediyorum ama diğer yazarlar genel olarak mevcut durumu “tespit” edip “tahlil” etmekte, sadece halkın moralini bozup herkesi ümitsiz hâle getirmekte; “çözüm” olarak da “Erdoğan’ın insanüstü varlığını” göstermekte, böylece hem Erdoğan’ı hem de ülkemizi uçuruma doğru götürmektedirler...
Çağımızda sömürü sermayesi bütün dünyayı yönetiyor. Keşfettiği ve bütün dünyaya kabul ettirdiği “karşılıksız dolar” sayesinde büyük bir güce sahiptir. Parası ile basın ve yayına sahiptir; ayrıca bu güçle siyasete, ilme ve dine de hükmetmektedir. Kendisine karşı çıkan olursa, “kendisine bağlı ve bağımlı medyayı/basını” hareket geçirir, diğer bütün kuruluşlar basının talimatı ile hareket ederler. AK Parti sanmıştı ki benim de “sömürü sermayesine benzer medyam/basınım” olursa kendimi savunurum. Ama yanılıyor. Nasıl yanılıyor?
Her şeyden önce; senin elinde denizde su misali karşılıksız doların yoktur, onun doları ile onun basınını alıyorsun, bir de her ay, her yıl miyarlarca dolar “FAİZ” (haraç) ödüyorsun!
İkincisi; senin medyan/basının onun kadrosu ile çalışıyor, bilerek ve/ya bilmeyerek, isteyerek ve/ya istemeyerek ona yani sömürü sermayesine hizmet ediyor; millî medyan yok!
Üçüncü olarak; sömürü sermayesi basını, kendisine bağlı bildiğimiz ve bilmediğimiz, paralel veya değil, değişik kadroları harekete geçirmek için kullanıyor. Sen, senin doğrularınla onların yalanlarını etkisiz hâle getirmelisin. Doğru yalanı yenmelidir. Sen ne yapıyorsun? Sen de karşı yalanlarla onu yenmeye çalışıyorsun! Oysa “yalancı basında” sermaye senden kıdemlidir ve mahirdir, sen onun metodu ve yalanlarla onu yenemezsin...
Dördüncü olarak anlamanız gereken şudur; MİLLÎ GÖRÜŞ GÖMLEĞİ çıkarılarak “millî” olabilecek hiçbir şey yapılamadığı gibi “MİLLÎ MEDYA” da yapılamıyor…
Geriye ne kaldı? Önceki bir hatırlatmayı bir kere daha “HATIRLATMAK” kaldı: Bugün “SOSYAL TUFAN” seviyesinde var olan ve kıyamete kadar var olacak olan bütün “SORUNLAR” için biricik ÇARE VE ÇÖZÜM DE KUR’AN’DADIR.
(Meraklısına not: Daha fazlası 815 haftadır yayımlanan “KUR’AN VE İLİM” seminer notlarımızda...)