"Gemİde iki delik var: TERÖR VE İŞSİZLİK" var...
Tekrar tekrar hatırlattık: "İşsizlik ve terör" var...
Varsa, o halde "Terörü nasıl bitirelim?"...
"Devlet, para, faiz ve çare" demiştik...
Madem "çare var" dedik; o halde işsizliğe nasıl çare bulunacaktır, çare nedir?
Bugünkü konumuz işte budur: İşsizliğe, dolayısıyla teröre çare.
İşsizliğe çare bulmak için neler yapılmalıdır?
BİR: Devlet yıl başında nüfus başına "ön ödemeli sipariş kredisi" vermelidir. Herkes yıllık ihtiyaçlarını bu kredi ile sipariş vermelidir; marketlere, mağazalara sipariş vermelidir. Mağazalar bu siparişleri peşin ödeyerek tüccarlara sipariş vermelidir. Tüccarlar elde ettikleri nakitle tüm işyerlerine sipariş vermelidirler. Üreticiler elde ettikleri malların bir kısmını "siparişlere" dağıtacaklar; bir kısmını ise "ihraç edip" onunla elde ettikleri dövizle yurt içinde karşılayamadıkları siparişleri ithal edeceklerdir. Böylece tüketim mallarının planlamasını Türk halkı yapmış ve yıl başında herkes kendisini güvenceye almış olur. İthalat ve ihracat dengelenir. Serbest piyasaya dokunulmamış olur. Fiyatlar yıl başında teessüs edeceğinden ve ödemeler de peşin yapılacağından enflasyon da bu denge ekonomisine etki etmemiş olur.
İKİ: Nüfus başına bin lira "faizsiz kredi"nin yanında, çalışana ayrıca "ham madde kredisi" verilmelidir. Bu kredi de nüfus başına bin lira olmalı ama bunu çalışan aile reisi kullanmalıdır. Yıl sonunda kredisini çalışarak kapatamayanlara yine 1000 lira kredi verilmelidir, ancak bundan ham madde kredisi kesilmelidir. Borcunu kapatanın ham madde kredisi ise 2000 liraya çıkarılmalıdır. İkinci ham madde kredisi 3000 lira olmalıdır. Ödeyemediği zaman ise ham madde kredisi kesilmeli, sipariş kredisi devam etmelidir.
ÜÇ: Diğer taraftan çalışana da "çalışma/emek kredisi" vermeliyiz. Git, istediğin işyerinde çalış, akşam üstü gel, ücretini al, biz işvereni borçlandıralım. Çalışan emek sahibine böyle diyoruz. İşverene de diyoruz ki: Sen işveren olarak emek sahiplerini çalıştır. Onun ham madde kredisini de sen kullan. Böylece bütün işletmeler işçi bulurlarsa sermayeyi de bulmuş olurlar. Kredilerin tamamı faizsizdir. Devlet kâğıt parçasına karşılık "vergi" almaktadır, faiz işte odur. Böylece işçi nereye giderse sermayesi ile gittiği için iş bulma sorunu ortadan kalkar. İşveren de işçiyi ve iş yapılacak yerleri bulduğu takdirde sermaye sorunu kalmaz. Çünkü kirayı da üretimden pay olarak ödeyecektir. Bugün "girişimci" olmak demek, bankanın size kredi açması demektir. Oysa bizde girişimci olmanın tek şartı vardır; sizinle çalışacak emek ve ham madde kredisi sahibi ortak işçi bulmak.
DÖRT: İşletmeci aldığı kredilerin faizini ödemeyecek; faiz yok. İcra kapısına dayanmayacak. Haciz tehlikesi yok. Mamul satıldığı zaman kredisini kapatacak. Mal ambarda durduğu müddetçe, on sene geçse bile işletmeciden kredinin itfası istenmeyecek. Her gün çek veya senet ödeme derdinde olmayacak. Kredisini erken kapatanların işveren kredi limitleri yükseltilecek, yani daha çok işçi çalıştırabilecek. Kredilerin kapatılması uzarsa icra gelmeyecek ama kredi limitleri düşürülecek, yani daha az işçi çalıştırabilecek.
Görülüyor ki, işsizlik/terör sorununu çözmek peynir ekmek kadar kolaydır.
Kolay olmasına kolaydır ama yöneticilerimiz nedense duymuyor.
Çare ve çözümlere karşı inadına kör, sağır ve dilsizler...
Gaflet uykularından uyanmalarını bekliyoruz...