http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Dunya_uyanirken_sermaye_intihar_ediyor/21871#.VEHlTPmsU3k
Dünya uyanırken, sermaye intihar ediyor…
Sömürü sermayesi dünyayı önce Doğu-Batı diye ikiye böldü... Sonra da Batı’yı ikiye, Doğu’yu da ikiye böldü... Böylece dengeyi sağladı... Yöneticiler olarak Rusya ile AB birbirlerine daha yakındır, ABD ile Çin birbirlerine daha yakındır ama halk olarak Rusya ve Çin, AB ve ABD halkları birbirlerine daha yakındır... Sermaye böyle bir denge oluşturdu.
Genel kanaat Çin ve Rusya’nın bir taraf, ABD ve AB’nin diğer taraf olduğundadır.
Çin’in son dönemdeki gelişmesi küresel sermaye sayesinde olmuştur.
Bir gelişme gerçekleştirilirken tam istihdam sağlanıncaya kadar faizli sistem yararlıdır ve çalışır ama tam istihdam sağlandıktan sonra faizli sistemin çalışması zor olur. Sermaye yeni yatırım alanları bulmak zorundadır. Sovyetler bunun için yıkıldı. Çin’e yatırım bunun için yapıldı. Faizli sistem yeni yatırım alanı bulamama çıkmazı sebebiyle kendi kendisini yer.
11 Eylül 2001 “sermaye-siyaset savaşnın” başlangıcıdır, terör olayı değildir. Bugün “karşılıksız para” sayesinde dünyanın “ekonomik gücünü” elinde bulunduran “sermaye” ile “asker/silah” sayesinde “siyasi gücü” elinde bulunduran ulus devletler savaştalar. Siyaset yani “ülkeler/devletler” ancak “karşılıklı para” çıkararak sömürü sermayesini yenebilirler.
ABD ve Rusya küresel sermayeye karşı birleşmişlerdir veya en azından birlikte hareket etmektedirler. Bu mücadelede İslâm âlemini de yanlarına almak için R. T. Erdoğan’ı desteklemektedirler. Savaş devam ediyor. R. T. Erdoğan “ADİL DÜZEN”i yani “Adil Ekonomik Düzen”i kabul eder de bu sayede ABD ve Rusya’ya “karşılıklı para” çıkarmayı öğretirse, siyaset sermayeyi yola getirebilir; aksi halde sermayenin tahakkümü devam eder...
Bu arada sermaye de “faiz ve sömürüden” vazgeçerse; sermaye “dine, ilme ve siyasete karışmaktan” vazgeçerse; sermaye “tekelcilikten ve tekel oluşumlarından” vazgeçerse; ancak o zaman insanlık ile barışır ve ekonomide etkin rol oynayıp hizmet etmeye devam eder...
Ama sömürü sermayesi eski huy ve alışkanlıklarından vazgeçmiyor, dünyayı savaştırıp sömürüsüne devam etmek istiyor. Sermaye bu savaşta bir tarafın galip gelmesini de istemez; hangisi yenilir gibi olursa onun tarafına geçer. İslâmiyet ile Hıristiyanlık arasında sürüp giden savaş hep sermayenin fitne ve fesadı ile olmuştur. Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında dengeyi kuramayınca, dünyayı Doğu-Batı olarak ikiye böldü ve “din” kavgası yerine “rejim” kavgasını çıkardı. Gorbaçov bu oyunu bozunca, şimdi yeniden dini çatışmayı emellerine alet etmektedir. Bütün bu yaptıkları ile III. dünya savaşını çıkarmak istemektedir.
Bu durumda III. dünya savaşı gerçek anlamda olur mu sorusu akla gelmektedir.
Yetmiş yıldır insanlık dünya çapında savaşmadı, bir tür istikrar sağlandı. Devletler gelişmeye ve güçlenmeye başladı. Böylece sermaye eski hükümranlığını kaybetti. Bu gücü yeniden elde etmek için III. dünya savaşını çıkarmak istemektedir. Dünyayı ikiye ayırıp birbirleri ile savaştıracak, iki tarafa da silah verecek, tarafları birbirine kırdıracak, sonunda ikisini masaya oturtup dünyanın haritasını yeniden çizecek... Artık devlet başkanları birer sömürü valisi mesabesinde olacak... Bunu I. ve II. Dünya Savaşları’nda yaptı ve başarılı oldu.
Tasarladığı senaryoya göre Türkiye Suriye Irak’a girecek... İsrail de güneyden Suriye’ye saldıracak ve Suriye yok olacak... Bunu önlemek için İran Türkiye’ye saldıracak... Rusya İran’ı destekleyecek... Suriye unutulacak… Savaş Türkiye ve İran arasında devam edecek... ABD ve AB NATO içinde Türkiye’yi destekleyecek… Rusya ve Çin İran’ı destekleyecek... Bu savaş “III. Dünya Savaşı”na dönüşecek... Kaç yıl süreceği belli olmayan bu savaş sonunda bir taraf galip gelmeye başladığı zaman, sömürü sermayesi öbür tarafı destekleyecek ve onu galip getirecek... Masada bir tarafta mağlup, diğer tarafta da sermaye sayesinde galip olan olmak üzere iki taraf olacak ama her iki taraf da sermaye ne derse onu kabul edecek... Türkiye bu günlerde işte bu savaşın kibritini çakmaya zorlanmaktadır...
Sermaye senaryosu budur ama Türkiye’nin savaşa girmesi için Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın ittifakı gerekmektedir... İran da Rusya da çok deneyimli devletlerdir... ABD’de Obama iktidardadır, böyle bir savaşa izin vermez... Dolayısıyla dünya uyanırken, sömürü sermayesi bu senaryosu ile bu sefer intihar etmektedir.