Türkiye yeni yılda yeniden yapılanmalıdır
Önemle hatırlatıyoruz: “YENİ YIL” ve özellikle de “OPERASYON” başta olmak üzere geçen yıl yaşadığımız “olaylar” vesilesiyle, “YENİ BİR DÜZEN” ne kadar elzemdir, umarız artık anlaşılmıştır; bir değil yaşanan birkaç “musibet” inşaallah “nasihat” olmuştur…
Hep hatırlatıyoruz: İnsanda FİKİR, HİS, İRADE VE ÜNSİYET olmak üzere dört meleke vardır. Bu melekelerin içtimaileşmiş yani sosyalleşmiş şekilleri İLİM, DİN, İKTİSAT VE SİYASET kurumlarıdır. Bunlar kurumsallaşmış şekilleriyle aynı zamanda insanların bu içtimai müesseseler içindeki HAKLARINI koruyan “DAYANIŞMA KURUMLARI”dır.
DAYANIŞMA KURUMLARININ GÖREVLERİ ŞUNLARDIR.
a) MENSUPLARININ DEVLET NEZDİNDE TEMSİLCİLERİDİRLER.
-Mensupların ne istediğini devlete “ahlâkî” dayanışma kurumları bildirirler.
-İsteklerin nasıl yapılacağını “ilmî” dayanışma kurumları bildirirler.
-İstenenlerin kimler tarafından yapılacağını “meslekî” dayanışma kurumları bildirir.
-Elde edilen ürünlerin nasıl bölüşüleceğine “siyasî” dayanışma kurumları karar verir.
b) HALKIN NEZDİNDE DEVLETİN TEMSİLCİLERİDİR.
-Yapılacaklarla ilgili bütçeleri “ahlâkî” dayanışma kurumları yaparlar.
-Plan ve projeleri “ilmî” dayanışma kurumları yaparlar.
-Kredileri “meslekî” dayanışma kurumları dağıtırlar.
-Vergileri “siyasî” dayanışma kurumları toplarlar.
c) Sigorta gibidirler, ortaklarının beklenmedik zararlarını dayanışma içinde bölüşürler.
-İhmalden doğan zararları AHLÂKÎ dayanışma kurumları tazmin eder.
-Bilgisizlikten doğan zararları İLMÎ dayanışma kurumları tazmin eder.
-Beceriksizlikten doğan zararları MESLEKÎ dayanışma kurumları tazmin eder.
-Kasten iras edilen zararları SİYASÎ dayanışma kurumları tazmin eder.
d) YÖNETİM ERKLERİNİ OLUŞTURURLAR.
-YARGILAMA erkini AHLÂKÎ dayanışma kullanır.
-YASAMA erkini İLMÎ dayanışma yerine getirir.
-YÜRÜTME erkini MESLEKÎ dayanışma kurumları kullanır.
-YÖNETME erkini SİYASÎ dayanışma kurumları kullanır.
Devlet başkanı geçici hakemlikler yapar, dayanışmalar arasında dengeyi korur.
Tüm çıkan nizalar “HAKEMLERDEN OLUŞAN YARGI” tarafından çözülür.
Mukadder sorumuz şöyle: Bu yapılanma Türkiye’de var mı; varsa ne kadar var, yoksa ne kadar yok?.. Cevabı biliyorsunuz… Son gelişmelerle bir kere daha durum ortada…
Öyleyse; haydi, buna göre yani “Adil Düzen”e göre yeniden yapılanmaya…
Türkiye’de “asıl yapmamız gereken” budur; yeni yılda yepyeni bir başlangıç…
İnsanlık BAĞIMSIZ ÜLKELERE…
Ülkeler BAĞIMSIZ İLLERE…
İller BAĞIMSIZ BUCAKLARA…
Bucaklar BAĞIMSIZ OCAKLARA ayrılır...
Peki, TÜRKİYE’DE DURUM NASIL, TÜRKİYE’DE YAPILANMA NASIL?
Bugün bütün güçler “siyasi partilerde” veya “bazı cuntalarda” toplanmıştır!
İşte, “ana sorun” buradadır, temel problem işte tam da bu noktadadır.
Uğraştık ama “YENİ BİR ANAYASA” bile yapamadık!
Yani “yeniden yapılanmanın” ilk adımını atamadık.
Artık, özellikle siyasi partilerimiz de yavaş yavaş ilmî dayanışmaya dönüştürülmelidir. İlmî dayanışmaya dönüşecek siyasi partilerin sayısını yirmiye kadar çıkarmalıyız. Seçim barajını yüzde 5’e indirmeliyiz, tüm ülkeyi tek seçim merkezi hâline getirmeliyiz, mecliste istisnasız herkes temsil edilmelidir, kimse mağdur edilmemelidir. Yeni yıl vesilesiyle bir kere daha hatırlatıyoruz; TÜRKİYE “ADİL DÜZEN”E GÖRE YENİDEN YAPILANMALIDIR…
1914’ten 2013’e tam yüzyıl çok şeyler yaşadık; artık yeniden yapılanma zamanı…