Dünya “Adil (Ekonomik) Düzen”e doğru gidiyor...
İnsanlığı “İlâhi Kader” yönetiyor... Ülkeler bu kaderden nasiplerini alıyor... İnsanlar “İlâhi Kader” tarafından yazılmış senaryoyu oynuyor... “Adil (Ekonomik) Düzen” geliyor…
Evet, bir önceki yazımızın sonunda böyle dedik ve insanlık tarihi uzun bir akıştır demek istedik; bu akışa ayak uydurabilenler yaşar, uyduramayanlar elenip giderler...
Çağımızda dünya nereye doğru gidiyor? Çağımızda dünya süratle “Adil (Ekonomik) Düzen”e doğru gidiyor... Biz “Millî Görüş”ü 1960’lardan itibaren ortaya koyduk...
Ondan sonra neler oldu? Dünya bu sayede değişti; bundan önceki yazıda ve diğerlerinde hep yazdık; daima “Adil Düzen”e ve “Adil Ekonomik Düzen”e göre yol alındı... Sovyetler yani “komünizm” yıkıldı... ABD’de “kapitalizm” can çekişiyor, sömürü sermayesi ikiye bölündü ve “Adil Düzen”e meyleden patronlar Obama’yı iktidar yaptı...
Türkiye’de neler oldu? Önce Millî Görüş Partileri iktidara geldiler ve efsane hizmetler yaptılar… Sonra AK Parti Anayasa ekseriyeti ile iktidar oldu ama; bu parti tarihin bu akışına uyarsa iktidarda kalır, uymazsa diğerleri gibi (DP, AP, ANAP, DYP vs.) elenip gider...
Millî Görüş Hareketi başladığından beri çok yol aldık ama daha alacağımız yol vardır.
1- SİYASETTE seçim barajı kalkmalı, Meclis’te bütün vatandaşlar temsil olunmalıdır. Yasamada Meclis bağımsız hâle gelmeli ve bütün milletvekilleri yasamada etkin olmalıdır. Meclis yürütmeye, yargılamaya ve yönetmeye karışmamalıdır. Meclis’in ekseriyeti ile denetim yerine, siyasi partilerin dava açmasıyla hakemlerden oluşan yargı ile denetlenmelidir. Bugün “kandırmaca demokrasisi” vardır. Tarihî akış “GERÇEK demokrasiye” gidiş olacaktır.
2- TÜRKİYE yüze yakın bağımsız ile ayrılmalı, iller kendi yönetimlerini kendileri seçmelidir; kendi dilleri ile lise eğitimini yapabilmelidir; iç güvenliği kendilerinin oluşturacağı silahlı güçlerle sağlamalıdır. Bölge merkezindeki merkez iller devletin yönetiminde olmalıdır. Taşra illeri halkı merkez illere istediği gibi girebilmeli, iş kurabilmeli ki yerleşebilsin. Taşra illerinde ise başkalarının girebilmesi oradakilerin iznine tabi olmalıdır.
3- Askeri yönetim ile sivil yönetim kesinlikle birbirine karışmamalı, genelkurmay başkanı başbakan seviyesinde olmalı, cumhurbaşkanı ile birlikte oluşan üçlü grup ülkeyi yönetmeli, bunlar da HAKEMLERDEN OLUŞAN YARGININ DENETİMİNDE olmalıdır.
4- Hâkimlik sistemi kalkmalı, “HAKEMLİK SİSTEMİ” getirilmeli ve hakemler de hakemlerle denetlenmelidir. Hakemlerden oluşan yargı en üstte yer almalıdır. Meclis de hakemlerden oluşan yargı kararları ile denetlenmelidir.
5- Karşılıksız yani hiçbir karşılığı olmayan “faizli kâğıt para sitemi” ortadan kalkmalı, yerine “FAİZSİZ ALTIN, DEMİR, BUĞDAY VE TOPRAK PARA SİSTEMİ” getirilmelidir.
6- MEDRESELER VE TARİKATLAR yeniden serbest hâle getirilip insanların bu kurumların hizmet sunduğu alanlarda özgürleşmeleri sağlanmalıdır.
7- Tek ve tekel şeklinde oluşturulan bütün odalar ve barolar gibi her türlü tekel kuruluşlar “ÇOKLU MESLEKİ KURULUŞLARA” dönüştürülmelidir.
8- YAZARLAR özgür hâle getirilmeli, devletten maaş almalı ama istediği basın ve yayın organında ücretsiz çalışabilmelidir. Yargı özgürlüğü değil “YARGIÇ ÖZGÜRLÜĞÜ”, basın özgürlüğü değil “YAZAR ÖZGÜRLÜĞÜ” getirilmelidir.
9- BÜROKRASİ sona erdirilmeli, yerine “GENEL HİZMET SİSTEMİ” getirilmelidir.
10- En önemli husus; TÜRK ORDUSU yaralanmıştır, çok tehlikeli durumdadır, görev yapamaz hâle getirilmiştir. Asker, düşmandan gelen tehlikelerden daha çok, kendisinin basının saldırısına uğrayıp uğramayacağı, bir savcının tutuklama talebi ile karşı karşıya gelip gelmeyeceğinin korkusu içinde askerlik yapmaktadır. Bu vahim durum böyle devam edemez.
11- Dershaneler dâhil bugünkü tüm “EĞİTİM KURUMLARI” ateist sömürü sermaye düzenine nasıl hizmet edecekleri çabası içindedirler. Bunların tam tersine, insanlığı sömürücü inançsızlık düzeninden “demokratik inanç düzenine” götürmek için düzenlenmesi gerekir.
Hangi parti bu görevleri yüklenirse, İŞTE O PARTİ geleceğin partisidir.
Bu görevi layıkıyla başaranlar var olmaya devam eder, diğerleri elenip tarih olur.