FAİZLİ DÜZEN!
Bu haftaki 740. seminer çalışmamızda çok önemli bir konu üzerinde durduk…
“Ekletmek” tüketmek demektir.
“Taam etmek” ise beslenmek demek yani yemek içmektir.
Şöyle açıklayabiliriz.
Ekletme denildiğinde, üretim mallarının tüketilmesi de ekldir.
Taam ise yalnız tüketim mallarının tüketilmesidir.
Bunların nâsın yani insanların mallarını eklettikleri söylenmektedir. Burada işaret edilen mallardır. Bundan sonra paradan bahsedilecektir.
Para nedir, mal nedir?
Bir adamın cebinde 10 dirhem gümüş var. Bir adamın ambarında da 20 kilo patates var. Eğer bu iki insan birbirlerinden habersiz ise dirhemi olanın elindeki gümüş bir işe yaramaz, patates sahibinin de patatesinin yarısı işine yaramaz. Çünkü ihtiyaç olan patates 20 kilo değil 10 kilodur. Şimdi gümüşü olan 20 kilo patates alabildiği için o patatese sahip demektir, 20 kilo patates 40 kilo gibidir.
Allah insanları öyle yaratmıştır ki; bir toplulukta mal kadar para vardır, bu sayede malların değeri üç dört misli artmıştır.
Kur’an burada mallardan bahsetmektedir.
Ondan sonra da paradan bahsedecektir.
Bilginler ve rahipler nâsın mallarını ekletmektedirler.
Bir insan yiyecek olarak fazla ekledemez, aynı zamanda fazla giyemez de; arazileri ve binaları alıp kendi mülkiyetine sokar. Sonra onları halka kiralar ve onların emeklerini gasp eder. Oysa insanın sadece emekten payı vardır, emek dışı kazançlar bâtıl kazançlardır.
***
Bunu nasıl başarmaktadırlar?
FAİZLİ DÜZEN parayı piyasadan çeker. Halkın satın alma gücü ortadan kalkar. Aç kalan halk evini barkını satarak karnını doyurmaya başlar ve sonunda halkın elinden haksız yere malları alınmış olur. Emeksiz kazanç, başkasının malını butlan ile yemektir. Bunun bir istisnası vardır, o da ticaretteki kârdır; bu da zarara karşı tanınan bir haktır. Yine de % 2,5 olmak üzere her yıl bu haksız kazancın temizlenmesi için zekât yani vergi alınmaktadır.
Bugünkü ekonomi düzeninde bir kimse 1000 TL faiz almışsa, Merkez Bankası bunun ödenmesi için 1000 TL fazla para çıkarmak zorundadır; bu 1000 TL’lik enflasyon demektir. Demek ki emeksiz elde edilen kazanç ancak enflasyonla karşılanabilir; enflasyon da bütün insanların cebinden çıkmış olur, haksız yere çıkmış olur, halkın parası “ÇALINMIŞ” olur.
Nerden gidersek gidelim aynı yere varıyoruz; FAİZLİ DÜZEN!
***
Aslında burada “bâtılen” veya “butlanen” denmesi gerekirken, hem “Bi” harfi ile hem de marife olarak getirmiştir. Buradaki “Bi” “Fî” manasında olabilir. Nâsın/insanların emvalini/mallarını butlan içinde ekl ediyorlar anlamı çıkar; butlan demek kapalı demek, görünmez demek, belirsizlik demektir. O zaman “Bâtıl/Butlan” kelimesi burada “enflasyon” anlamına gelir. Enflasyon düzeni içinde nâsın emvalini yani mallarını yiyorlar denmiş olur.
Gerçekte benim cebimde 100 TL varsa, ülkede de % 18 enflasyon varsa, her gün benim param yarım kuruş eksilmektedir. Böylece ENFLASYON demek herkesin cebinden parasının ÇALINMASI demektir. FAİZLİ SİSTEMDE eğer parayı piyasaya sürerseniz halkın cebindeki para azalmaz ama satın alma gücü azalır, böylece halkın malını çalmış olursunuz.
“Bi” sebebiye olabilir. O takdirde “bâtıl” faiz olmuş olur. Yani halkın mallarını FAİZ alarak ekl etmiş oluyorsunuz. Demek ki “Bâtıl/Butlan” ile yemek ya FAİZ KARŞILIĞI altın-gümüş değil taşınmaz alırsınız, “ENFLASYON” olur; yahut altın-gümüş alırsınız, o zaman da “KRİZ” olur. Sonuç olarak kişi malı alamaz, dolayısıyla başkası da satamaz.
Yani, nerden gidersek gidelim aynı yere varıyoruz; FAİZLİ DÜZEN!