Sermayenin sömürü düzeni nasıl ayakta duruyor?
Sermayenin sömürü düzenini önceki yazımızda anlattık…
Peki, bu sömürü düzeni nasıl ve kimler sayesinde ayakta duruyor, durabiliyor?
Önceki yazımızda sözde bilim adamları, sözde din adamlarının, çağımızdaki ekonomistlerin ve sosyologların, sömürü sermayesi ile işbirliği yapmış olduklarını yazdık. İşte özellikle bunlar, çıkarlarına zarar vermesin diye sömürü sermayesinin aleyhinde konuşmamakta, onların istediklerini söylememekte ve yazmaktadırlar.
Yazdıkları iktisat kitaplarını, önce Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde okudum; şimdi de çalışmalarımızda okuyoruz. Anadolu Üniversitesi’nin “İKTİSADA GİRİŞ” kitabını okuyun; baştan sonuna kadar bitirdiğinizde hiçbir şey öğrenmemiş olursunuz. Pratikte yani yaşanan hayatta uygulanacak hiçbir şeyi öğretmiyorlar.
Sadece Anadolu Üniversitesi değil, günümüzde tüm üniversiteler böyle işe yaramaz şeyleri tedris etmekle meşguldürler. Bu üniversitelerden mezun olanlar hayata atılırlar ve iş hayatlarında sadece sömürü sermayesinin kendilerine verdiği görevleri yaparlar.
İnsanlığın ve çağımız dünyasının bugünkü bu yaşanmaz hâle gelişi, işte üniversitelerimizin böylesine sömürü sermayesi ile işbirliği yaparak bu sömürü düzenini sürdürmesi sebebiyledir. Bilerek-bilmeyerek herkes bu sömürü çarkının içindedir.
Bunların neler olduğunu kısaca hatırlayalım.
a) Ordu ile milletin arasını açarak ulusal devletleri çökertme uygulamaları şedit bir şekilde devam etmektedir... Ülkemizdeki 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbeleri, müdahaleleri ve daha niceleri… Türkiye’deki üniversiteler ile sözde bilim adamları ve sözde din adamları buna ses çıkarmamakta veya çıkaramamaktadırlar...
b) Köylerimiz boşalmakta, tarım ve hayvancılığımız çökmekte, ülkemiz giderek yaşanamaz hâl almakta... Allah’ın gökten gönderdiği ve özellikle tarım yoluyla yararlanmakta olduğumuz Güneş nimetinden yani enerjisinden yalnız kendimizi değil insanlığı da mahrum etmekteyiz; ekilmeyen, ekilemeyen topraklarımız ve çöken hayvancılığımız sebebiyle bu enerjiden yararlanılmamakta ve insanlık açlık çekmekte... Ne ilim adamları ne de din adamları bu gidişata ses çıkarmamakta, azıcık inleyenler görevlerinden uzaklaştırılmakta...
c) Küçük ve orta ölçekteki işletmeler kapanmakta, insanlık tekel işletmelerin tahakkümüne ve sömürüsüne doğru gitmekte... İşsizlik ve açlık gittikçe artmakta... Sözde din adamları ve sözde bilim adamlarının önemli bir kısmı bu duruma da ses çıkarmamakta...
d) Karşılıksız faizli kâğıt para sistemi insanlığı “borçlular ve alacaklılar”, “sömürülenler ve sömürenler” sınıflarına bölmekte; ne din adamlarının vaazlarında ne de ilim adamlarının kitaplarında ve konuşmalarında bunlara dair ses duyulmamakta...
Klasik sistemimizle tamamlayalım; bize göre çare ve çözümleri de yazalım.
Kur’an dayanışma ortaklıkları başkanlarından bahsederken bunları dört sınıfta toplamıştır. Ahbar “İLMΔ, ruhban “DİNΔ, rebban “MESLEKΔ, kıssis kavramı ile ise “SİYASİ DAYANIŞMA SORUMLULARINI” zikretmektedir. “ADİL DÜZEN, Adil Ekonomik Düzen” ilim ve imanla gelecektir; yani gerçek ilim ve din adamları ile gelecektir.
Biz, yapmakta olduğumuz araştırma denemelerinde günlük çalışmamızda 5 saati ilmî çalışmalara ayırıyoruz. Bu çalışanların “Adil (Ekonomik) Düzen”e inanmış olmaları gerekmektedir. “Adil Düzen”e inanmak için “Adil Düzen” üzerinde çalışma yapmak gerekmektedir. Sabır gösterilirse ilim elde edilir, sabır gösterilirse iman da kalbe dâhil olur.
Araştırma demek proje yapma demektir. İlmî çalışmalarımızla proje yaptığımız ve o projeye inandığımız zaman sermayenin sömürüsünden kurtulmuş olacağız.
Paramız olsun başarırız, iktidarda olalım başarırız anlayışı eksik bir anlayıştır. Ahbar ve ruhbanın siyasete ve ekonomiye soyunmasıdır. İlim adamları proje yapar, din adamları ise o projeyi halka öğretir ve sevdirir. “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” ancak ondan sonra gelir.
İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciûn: Ekonomi sayfaları sekreteri Rafet Kardeşimizin “DEDESİ” Musa Kesercioğlu, Rahmeti Rahman’a kavuştu. Allah mevtamıza gani gani rahmet, yakınlarına ve dostlarına sabır bahşeylesin… REŞAT NURİ EROL