Dershaneler, Yeni Anayasa ve yapılması gerekenler
“DERSHANELER MESELESİ” gündemde ya; bu vesileyle İslâmiyet’in emri olan beşikten mezara kadar farz olan ilim talep etme ve eğitim meselesini de hatırlamalıyız…
İlk nâzil olan âyeti “İKRA’/OKU!” olan Kitab’ın sahibi ve muhatabıyız…
Müslümanın hiç unutmaması gereken meşhur hadisi hatırlayalım: “İlim talep etmek her Müslümanın üzerine farzdır.” Bu farz kadın-erkek ayırımı olmaksızın beşikten mezara kadar yerine getirilecektir. Nasıl yerine getirilecektir? Namaz dinin/düzenin direği olduğuna göre; ömür boyunca kıldığımız beş vakit namazların hiç olmazsa akşam-yatsı arasını ilmî ve dini sohbetlerle geçirmeli, mümkün olduğunca diğer vakitlerde de bunu yapmalı, bunu bir müessese hâline getirmeliyiz. Beşikten mezara ilim ve eğitim emri böyle gerçekleştirilebilir.
Hayatımızın en önemli örnek şahsiyeti Hazreti Peygamber aleyhisselâm, her biri ayrıca örnek şahsiyetler olan “ASHABI” işte bu “sohbetlerde” yetiştirmiştir, bunu hiç aksatmadan her gün yapmıştır, nitekim “SAHABE” kelimesinin kökü ve kaynağı da budur.
Bundan önceki yazımızda bazı acı gerçekleri hatırlattık: “Dershaneler kapatılsın” diyenler de, “kapatılmasın” diyenler de konuyu “EĞİTİM SİSTEMİMİZİN PERİŞANLIĞI” açısından, “GENÇ NÜFUSUMUZUN GELECEĞİ” açısından, “İSTİHDAM VE İŞSİZLİK” açısından, “TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ VE DÜNYADAKİ YERİ” yani böylesine geniş açılardan ele alıp tartışmıyorlar, tartışamıyorlar!.. Neden tartışamadıklarını açıkladık… Açıklamalarımıza devam edelim…
“ANAYASA MESELESİ” de gündemimizdeydi ya; bir anda gündemden düşüverdi!!!
Anayasa çoğunluğunun elinde olduğu dönemde iktidar yeni bir anayasa yapmadı, yapamadı; yine o dönemde yaptığımız önerilere kulak vermedi, ilgi göstermedi!.. Muhalefeti oluşturan Meclis’teki üç parti de adeta ‘al birini vur ötekine’ örnekleri sergilediler, bu önemli konuda iktidar partisinden hiçbir farkları olmadı!.. Hepsi hep ‘kör-sağır-dilsiz’ idiler!.. YENİ ANAYASA konusu ile ilgili onlarca yazımız ve önerilerimiz hâlâ muhataplarını bekliyor!..
Geçmişi hatırlayalım… Eskiden krallar vardı; istedikleri kanunu çıkarır ve uygulatırlardı, diledikleri şeyleri yasaklar, istedikleri vergileri koyarlardı. Avrupa’da büyük savaşlar ve ayaklanmalar oldu, kanlar aktı; sonunda kanunsuz vergilerin olamayacağı, kanunsuz yasakların getirilemeyeceğini anayasalara koydular. Bizim anayasalarda da vardır. Ne var ki işin kolayı bulundu. Anayasalar müsade etmediği halde, Bakanlar Kurulu’na vergi salma yetkisi verildi, bakanlara kanun hükmünde istediği kararname çıkarma yetkisi tanındı!..
Tevhidi Tedrisat Kanunu’ndan önce isteyen istediğini okurdu, okuturdu; bilmenin, öğrenmenin yasağı olmazdı. Türkiye’yi dinsizleştirmek amacıyla tekel sömürü sermayesi Türkiye’de İslâmiyet öğrenilmesin diye bunları yasaklattı. Ne var ki halk bu yasağa, bütün baskılara ve zulümlere rağmen, gizli gizli okumaya ve öğrenmeye devam etti...
Üstadım anlatıyor: Ben bu yasak tedrisatın içinde yetiştim... Görevliler gözlenirdi... Evimizin arka kapısı vardı, görevliler görününce çocuklar arka kapıdan boşaltılırdı... Dersler kâğıtlara değil de tahta parçaları üzerinde yazılır, görevliler görülünce bunlar sobaya atılırdı...
Evet, herkesin bildiği, her yerde farklı hikâyeleri ve hatıraları olan “zulüm yılları” yaşandı... Ama bu yasaklara ve zulümlere rağmen millet yılmadı, bunun mücadelesini verdi... Zamanla bu mücadelesini öylesine geliştirdi ki; en sonunda İmam-Hatip Okulları, İlâhiyat Fakülteleri ve Kur’an Kursları açtırdı... O dönemlerdeki CHP iktidarını bile dize getirdi...
Son yıllarda milletten tek başına iktidar ve Anayasa çoğunluğu yetkisini alan AK Parti’nin “yasakları kaldırdım, artık tarikatlar serbest, medreseler serbest..” demesi gerekirken; CHP’nin en karanlık günlerinde bile başaramadığı bir işi yapmaya kalkışıyor! ..
Devletin dershaneleri, medreseleri, tarikatları ve benzeri halk kuruluşlarını bütçeden desteklemesi gerekir. Nasıl partilere kamu bütçesinden pay ayrılıyorsa, bunlara da pay ayrılmalıdır. Halk ne istiyorsa onu okur ve onu öğrenir, devlet de imtihanını yapar. AK Parti’nin yapacağı şey “Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası”nı tartışmaya açmasıdır. Anayasa bütün sorunları çözmelidir. Yasaklar, polis ile jandarmayı daha çok meşgul etme, onlara zulüm yapma imkânı vermeye yarar. Her yasak yeni yolsuzluk ve rüşvet kaynağı olur.