Batı düzeni şirktir
‘Bugünkü Batı düzeni şirktir. / İşçilik sistemi şirktir. İnsan iradesini yok edip düzende zorlama yaparak insanları kendisine taptırmadır, insanları köleleştirmedir. İslâmiyet’te rakaba vardır, köle yoktur. Rakaba borçlu demektir. Borcunu ödeyinceye kadar borçlanma ehliyeti elinden alınmıştır ama o yine insandır, yine Allah’ın kuludur. Bunun için mahkemelere gidip dava açabilmekte, davalı ve davacı olabilmektedir. / Faiz bir şirktir. / Karşılıksız para çıkarmak, Allah’ın mülkünde hak iddia etmektir. / İnsanların seyahatlerine, mallarını almalarına ve vermelerine mâni olmak şirktir, gümrükler ve vizeler şirktir. / Bugünkü anlayışta halka hâkim olan bürokrasi şirktir. Kamu halkın hâkimi değil hadimidir.
Bugünkü insanlık şirk içindedir, ancak hakem kararlarını kabul ettikleri için müşrik değildirler. Bunlara kâfir denmektedir.
Müşriklerden sonra kâfirlerden bahsetti. Şimdi de kâfirlerin İslâm düşmanlığından, Kur’an düşmanlığından, şeriat düşmanlığından bahsetmektedir.
Bir CHP’li kürsüde haykırıyor; ‘Kıza ayrı miras mı vereceksiniz?’ Bu kişi şirk içindedir. Neden? Devlet olarak biz bucaklara karışmayız. Bucaklar kendi yönetimlerini kendileri belirlerler. İsterlerse kıza iki isterlerse erkeğe iki misli pay verirler veya birine hiç vermezler. O bucağın yasalarını o bucak koyar. Merkezi yönetim oraya karışırsa şirk olur.
Biz evin nafakasını erkeğe yüklüyoruz. Biz erkeğin kadına boşanma tazminatını vermesini yüklüyoruz. Boşanma tazminatını geri almamak için mirası yarım veriyoruz. Siz vermeyebilirsiniz. Biz size, siz de bize karışamazsınız. Biz Tanrı değiliz, O’nun ne kefili ne de vekiliyiz. Siz de dediğinizin ve yaptığınızın hesabını bize değil Tanrı’ya verirsiniz.
Görüyoruz ki meclislerin taşrayı bağlayan kanunlar çıkarması şirktir. Meclis merkez bucaklarda uygulanacak kanunları çıkarır. Taşra bucaklarının kanunlarını taşra bucakları yapar. Bakınız, biz Kur’an’a aykırı kanun çıkardığınız için şirktesiniz demiyoruz, merkezin taşraya karışmasına şirk diyoruz, merkezi yönetime şirk diyoruz. Hakemlik sistemine şirk demiyoruz. Allah hükmedecek deyip mollalara hükmettirmiyoruz. O zaman biz de sizin gibi şirk içinde olurduk. Biz diyoruz ki; tarafların seçtiklerinden oluşmuş hakemler ile hakemlerin seçtiği başhakem karar versin diyoruz. Siz bunu kabul etmediğiniz için şirktesiniz.
Yargı kararlarını kabul ettiğinize göre size müşrik değil de kâfir diyoruz. Çünkü kulaklarınızı tıkamış bize kulak vermiyorsunuz, bizimle tartışmıyorsunuz.
Biz burada size şirki anlatıyoruz. Şirkin kötü olup olmadığına siz karar verecek ve ister müşrik olacaksınız ister olmayacaksınız. Bizim size karışmamız şirktir. Çünkü biz tanrı değiliz. Biz de sizin gibi kıymetli ama basit bir insanız. Biz sizden üstün olmadığımız için size bir şey dayatmıyoruz. Sizin de bize bir şey dayatma yetkiniz yoktur.
İşte bu Allah’ın nurudur.’ (s.4; KUR’AN VE İLİM, 739. Hafta Semineri’nden.)
***
‘Onlar nuru söndürmek istiyorlar’ deseydi de anlaşılırdı. Onların ağızlarıyla, nefesleriyle Allah’ın nurunu söndürmek istediklerini söyleyerek ne kadar zayıf ve gülünç durumda olduklarını anlatmaktadır.
Allah elektronlardan oluşan ve onların yaydığı kuantumlardan ibaret olan nura O’nun gönderdiği ilâhi kitapları benzetmektedir. Onların yaptığı kanunlar, Kur’an karşısında, ışık kuantumları karşısındaki hava parçacıkları gibidirler. O kuantumları da Allah halk etmiştir. O şeriatı da Allah koymuştur. Onun bir parçacığına üfleyip geçici zaman içinde şer’î hükümleri bertaraf edebilirsin ama ilâhi düzeni bozmazsın, kendin helâk olup gidersin.
Sömürü sermayesi ne kadar yırtınırsa yırtınsın, CHP zihniyeti ne kadar üfleyerek elektrik lambasını ağzıyla söndürmeye çalışırsa çalışsın, Allah nurunu tamamlayacaktır.
Evet, kıza bir, erkeğe iki misli miras verilecektir. Böyle verenler refaha erecek, böyle vermeyenler yok olup gideceklerdir. ‘Biz yok edeceğiz’ demiyoruz; doğa yok edecek, Allah yok edecek diyoruz. Bütün bunları müsbet ilim kanunlarına dayanarak söylüyoruz.’ (s.6)
Devamı var…