Türkiye nasıl uçuruma gidiyor?
Önceki gün (10.11.2013, Pazartesi) “Türkiye ne yapmalı?” dedik, çözüm önerilerimizi sunduk… Bunun elbette pek çok sebebi var ama bunların en başında bütün sorunların anası gibi duran “FAİZ” var ve SON ON YILDA da değişen bir şey yok; TÜRKİYE HER YIL SÖMÜRÜ SERMAYESİNE 40-50 MİLYAR DOLAR VERMEYE DEVAM EDİYOR!..
Bizim kırk sene önce söylediklerimiz vardır...
-FAİZ enflasyonu doğurur...
-ENFLASYON işsizlik yapar...
-İŞSİZLİK açlığa sebebiyet verir...
-AÇLIK borçlanmayı zorunlu kılar...
-BORÇ ödenmez olunca yolsuzluk başlar...
-YOLSUZLUK iki bakımdan rüşveti getirir...
-İşini yapamayan halk RÜŞVETLE sorunları çözmeye başlar...
-Yeteri kadar maaş alamayan memur RÜŞVET almak zorunda kalır...
-Bir gün öyle durum olur ki halk iyice FAKİRLEŞİR ve rüşvet veremez hâle gelir...
-Aç kalan memurlar halka BASKI yapmaya başlar, doğru iş yapanları cezalandırırlar.
-Baskı demek GEREKSİZ ZORLUKLAR çıkarma demektir, ZULÜM demektir.
TÜRKİYE bugün bu hâle gelmiştir, Türkiye’de böylesine fasit bir daire yani “ZALİM DÜZEN” oluşmuştur. TÜRKİYE işte bundan dolayı UÇURUMA DOĞRU GİDİYOR...
Kâinat boşluk kabul etmez. Siz olması gerekeni yerinde oldurmazsanız, konması gerekeni yerine koymazsanız, orası bayağı ve yanlış şeylerle dolar. Örnek olarak eğer “hukuk düzeni” kuramamışsanız, ödenmeyen senetleri tahsil edemezseniz, “senet mafyası” oluşur ve o mafya bu işleri görür. Eğer kanunun yapacağı işleri devlet memurları yapmazsa, “rüşvet mafyası” oluşur ve bu işleri o yapmaya başlar. Eğer sorunları çözen bir yasa çıkaramazsanız, sorunları çözen doğal yasa başlar, “yolsuzluk şebekeleri” oluşur ve sorunları onlar çözer.
Mesela, bugünkü yolsuzluğun bir kaynağı imzasız belgelerdir. Dosyalara imzasız belgeler konuyor, bu sakıncalıdır deniyor, görevliler de o belgeye dayanarak hareket ediyor... Görevli görevini yaptığı zaman hata ederse suçlanıyor… Ama aynı görevli görevini yapmadığı zaman suçlu olmuyor!.. Bu sistem, bu “ZALİM DÜZEN” değişmedikçe, bu durum böyle devam etmektedir. Çare ve çözüm olarak mafyalar ortaya çoğalmakta, mafya şebekelerinin adamları tarafından dosyalara imzasız kâğıtlar konmakta ve işler çıkmaza girmektedir. Bürokrasi vatandaşlara zorluk çıkaran bir kurum hâlinde çalışmaktadır. Görevini yapan ve vatandaşa kolaylık gösteren memur suçlanıyor, muhakeme ediliyor. Çünkü şebeke onları ihbar ediyor ve ihbar müessesesine dayalı olarak görevliler hapse atılıyor. Ama aynı görevli vatandaşa zorluk çıkarırsa mafyanın oluşturduğu şebeke tarafından orada tutuluyor ve başka kanallardan kaçakçılıkla, rüşvetle ve değişik suiistimallerle sorunlar çözülüyor…
Bir örnek verelim.
Türkiye’de belki milyonlarca kaçak işçi çalışmaktadır. Bunlar mafya şebekeleri aracılığı ile Türkiye’ye gelmektedir. Kanuni yoldan gelme ise devlet görevlileri tarafından önlenmekte, hem de namuslu görevliler tarafından engellenmektedir! İmzasız belgelere göre karar vermek zorunda kalan devlet memuru istemeden onların âleti olmaktadır.
Bir ülke bu hâle gelmişse, bir ülkedeki düzen bu şekle dönüşmüşse, işte bundan sonraki aşama tamamen siyasidir ve düzenin değiştirilmesi ile ilgilidir. Teşbihte hata olmazsa; adeta herkesin PKK gibi olması demektir. Çünkü artık meşru yoldan yaşamak mümkün olmayınca, o zaman geriye gayrimeşru yoldan ölmek kalır.
Biz çözümü 1968’de S. Demirel’e önerdik; o zamandan beri çözümler üretiyoruz...
Devlet memuru sadece kaydeder ve ilgililere takdim eder. Asla müsade vermez veya izin vermez. Sonra kayıtları görevliler yani yetkili ilgililer inceler, hukuka aykırı hareket eden varsa mahkemeye verilir, hakemlerden oluşan yargıya verirler. Hakemlerden oluşan yargının kararı kesindir ve uygulanır. Her şeyden önce “HAKEMLİK SİSTEMİ” uygulanmalıdır...