Korona fitnesi; fitne nedir, korona fitnesi nedir?-4
Konunun önemine binaen, “Korona fitnesi; fitne nedir, korona fitnesi nedir?” başlıklı önceki üç yazımızda kaldığımız yerden uyarılarımıza devam ediyoruz…
KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmalarımızda sıranın Ankebut Suresi çalışmasına geldiğini hatırlatmıştık; surenin hemen en başında FİTNEVE İMAN konusu var…
Üzerinde çalıştığımız ilk ayetin (Ankebut 2) mealini tekrar hatırlayalım…
“İnsanlar fitnelenmeden iman ettik demekle bırakılacaklarını mı sandılar?” Bu ayete istinaden Covid-19 salgını ile ilgili olarak yazılması gerekenler önceki yazılarda yazıldı...
Sonraki ayetin anlamını hatırlayarak devam edelim: “Ve onlardan öncekileri fitnelemiştik. Allah doğru olanları bilecektir ve yanlış yapanları bilecektir.” (Ankebut 3)
Ayetin ilk bölümü fitnelemekten söz ediyor; Covid-19 salgınının hem ülkemizde hem de bütün dünyada nasıl da FİTNE vesilesi haline geldiği de önceki yazılarda yazıldı...
Ankebut Suresi 3’üncü ayetin ikinci bölümünü Covid-19 salgını açısından değerlendirdiğimizde; “Le Ya’lemenne Allahu Ellezîne Sadakû / Allah sadık olanları yani hedefi tutturanları, doğru sözlü ve davranışlı olanları kesinlikle bileceklerdir” demektir.
Ayet “Ve Le Ya’lemenne’l-Kâzibiyne / Ve yanlış yapanları bilecektir” şeklinde sona eriyor; Allah yani gerçek anlamda topluluk halinde organize olabilmiş insanlar zamanla Covid-19 salgını konusunda kesinlikle hedefi tutturmayan kâzibleri de bileceklerdir demektir.
***
Burada dikkat edilmesi gereken bir durum daha vardır. Ayette iki ayrı “bilme fiili” kullanılmaktadır. İki ayrı fiille gelmesi “sadık olanlar” ile “kâzib olanların” ayrı yerlerde, ayrı durumlarda, ayrı zamanlarda, ayrı ayrı topluluklar şeklinde olabilmesinden dolayıdır.
Bu durumu biraz açalım ve açıklayalım.
Sizin bir topluluğunuz var. Her şey gayet iyi gidiyor. Kur’an üzerine birleşmişsiniz. Hedefiniz Allah’ın istediği bir toplumsal model oluşturmak. Gün gelir, topluluğunuzun hoşuna gitmeyen bir şey yaparsınız. Yaptığınız şey Allah’ın dinine (düzenine) uygundur, hiçbir sakıncası yoktur. İşte bu da ciddi bir fitnedir. Topluluğunuzu terk edenler olacaktır, sizden rahatsız olanlar olacaktır. Bu ayete göre bu sizi hiç ilgilendirmemelidir. İnsanların sözleriyle değil, Allah’ın emirleri ve yasakları ile hareket etmelisiniz. Böylece iman ettik deyip de yanlış yapanlar ve doğru yapanlar ortaya çıkmış olacaktır. Bu da bu ayete göre geçmişten beri gelen ve gelecekte de gerçekleşecek olan Allah’ın sünnetlerinden biridir.
***
Covid-19 salgını açısından bakıldığında konu giderek netleşmeye başlıyor…
“Yoksa kötülükleri amel edenler bizi geçeceklerini mi sandılar?
Ne kötüdür hükmediyor oldukları.” (Ankebut Suresi 4. ayet)
Ayet Arapça “EM” yani Türkçe anlamı olarak “ya da” kelimesiyle başlıyor. Atfettiği iki önerme bir arada olamayacaksa kullanılır. “EM / ya da” kelimesinin kullanılmasından anlıyoruz ki; “insanların iman ettik diyerek fitnelenmeden bırakılacaklarını sanmaları” ile “kötülükleri amel edenlerin bizi geçmeleri” bir arada olamaları kesinlikle mümkün değildir.
Ayetteki “Nâ” kelimesi “BİZ” demektir. Birinci çoğul şahıs zamiridir. Kur’an’da Allah “Biz” diyorsa sosyal ve doğal kanunlar içinde gerçekleşecek durumlar ifade ediliyordur.
“Em hasibellezîne ya’melûne esseyyiati en yesbikunâ / Yoksa kötülükleri amel ediyor olanlar BİZİ geçeceklerini mi sanıyorlar?” (Ankebut 4) demektir.
Burada dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır.
Kötülükleri bile bile mi amel ediyorlar? Bu konudaki birkaç ayeti hatırlayalım…
“Bile bile Allah için denkler kılmayın.” (Bakara 22)
“Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin.” (Bakara 42)
“Ona aklettikten sonrasında bile bile onu tahrif ederler.” (Bakara 75)
“Allah’ın üzerine bile bile yanlış söylüyorlar.” (Ali İmran 75)
Adil Düzen Çalışanı Tıp Doktoru ve Mühendis Lütfi Hocaoğlu’na teşekkürler…