Sağlık, sistem, kanal, amiraller vs. ve TEDAVİ-2
Ne diyorduk?
“Koronavirüs” sebebiyle ilgili son gelişmeler sebebiyle “sağlık” konusunda yazmaya hazırlanıyordum ki; yine “sistem” konusu ana gündemin konusu oluverdi!
“Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi” vesile edilerek bir müddet önce 126 emekli büyükelçi, şimdi de 103 emekli amiral bildiri hazırlayıp altına imzalarını atmışlar...
Bu gibi durumlarda biz ne diyoruz?
“Sağlık” veya “sistem” olsun hiç fark etmez, her ikisi veya hayatın diğer bütün ana alanlarının “bağışıklık sistemleri sağlıklı olmadığı” için bunlar olağan şeyler… Bu olağanlığı anlamak ve anlatmak için “Sosyal Tufan” uyarımızı bu vesileyle tekrar hatırlatmam gerekecek, çünkü sorun bu seviyede anlaşılmadığı takdirde tarih tekerrür etmeye devam edecek… “Sorunlar” sadece “sağlık” veya “sistem” sorunlarından ibaret değil; hayatımızın dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî dört alanında da var olan “tufan seviyesinde sorunlar” var… TEŞHİS böyle ve genel olarak “sİstem” ve özel olarak “sağlık” alanındaki son gelişmeler ya da koronavirüs ile ilgili son uygulamalar vesilesiyle bu genel teşhisimizi hatırladık… Tek olan TEDAVİ yani çare ve çözümü de hatırlayalım: “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Dünya Düzeni, Adil Düzen İnsanlık Anayasası”…
Öz ve özet olarak durum böyle!
***
Artık ayan beyan ortada olan ve bir an önce adam gibi kavrayıp yapılması gerekenleri gecikmeden yapmamız gereken durumu kabul etmemizin zamanı gelip geçiyor…
Sorun veya sorunlar az değil…
Adeta sorunlar yumağı ile boğuşuyoruz…
Hayatımızın dört bir yanını kaplayan devasa sorunlar var…
Bu sorunların tamamına “Sosyal Tufan” teşhisini hep hatırlatıyoruz...
Bu arada bir şey daha yapıyoruz…
Hem kişiler hem de topluluk olarak bütün bu biyolojik, fiziki, siyasi ve sosyal hastalıklara kaşı hem “teşhis” hem de “tedavi” olarak yapılması gerekenleri de hatırlatıyoruz…
Her şeyden önce bu hastalıklara yakalanmamamızı sağlayacak yöntemler var…
Bunların en başta geleni de, bundan önceki yazımızda hatırlattığımız üzere, kişiler ve topluluk olarak bağışıklık sistemimizin sağlam ve güçlü olması gerekmekte...
Kişi olarak beden ve topluluk olarak sistem bağışıklık sistemimiz sağlam ve güçlü olursa, her türlü biyolojik virüslere ve sosyal hastalıklara karşı mücadeleyi kazanırız…
***
Her şeye ve bütün tedbirlere rağmen…
Kişi ve topluluk olarak sosyal tufan seviyesindeki hastalıklara yakalandıysak…
O zaman da bir an bile hiç vakit kaybetmeden derhal ve önce teşhis…
Sonra da tedavi merhalesine geçmemiz gerekmektedir…
Meselenin bir de hem yüz yıldır hem de özellikle son bir yıldır yaşanan süreci var.
Bütün bunları hem yarım yüzyıldır yazmakta olduğumuz yazılarda yazıyor hem de adeta birer sosyal laboratuvar konumunda olan kurumlarımızda uygulamaya çalışıyoruz…
Son bir yıldır yaşamakta olduğumuz “korona-virüs musibeti” başladığı ilk günlerden itibaren de, “Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?” ana başlığı altında önce 49 (kırkdokuz) yazı yazdık; devamında ve yeri geldikçe de diğer uyarıcı yazılarımızı yazdık…
Nitekim…
Hem sağlık hem de sistem ile ilgili olarak, bir taraftan korona-virüs ile ilgili son tedbir ve uygulamalar, diğer taraftan kanal bahanesiyle hem emekli büyükelçiler hem de emekli amirallerin bildirileri vesilesiyle, şimdi de bu tarihî uyarılarımızı yapıyoruz…
Anlayabilen akıl sahiplerine sivrisinek (korona-virüs) bile saz…
Anlamayan veya anlayamayanlara ise davul-zurna (sosyal tufan) bile az!