Bir ay kadar önce, 16 Şubat Perşembe günü, “Selem Sözleşmeli Sistem ve Kooperatif Modeli” başlıklı yazımızda, başlangıç kısmında neler demişiz, bakalım…
“Musibetler (krizler) yaşanmadıkça nasihatler (yazdıklarımız) kale alınmıyor… Ne diyorduk? “Tedavi Millî Görüş ve Adil Ekonomik Düzen’de” ile “Tek çözüm ‘Adil Düzen ve Ekonomik Düzen’dir” başlıklı önceki yazılarımızda, ‘domates biber patlıcan’ vesilesiyle yazılması gerekenleri, -elbette ‘Adil Düzen ve Ekonomik Düzen’ açısından- ‘TEŞHİS VE TEDAVİ’ boyutları ile ele olduk. Musibetler yaşandıkça nasihatlerimiz etkili olur inşallah... / Bir de önceki yazımızda dedik ki: ‘Yeri ve zamanı gelmişken, gelecek yazımızda Dr. Süleyman Akdemir’in “Faizin Yarattığı Toplumsal Sorunlara Yönelik Alternatif Arayışlar: Para Peşin Mal Vadeli Selem Sözleşmelerine Yenilikçi Bir Yaklaşım” çalışması üzerinde duralım…’ Bugün bu konu üzerinde “öz/özet” ile iktifa ederek durmaya başlayalım...”
Evet…
Başlayalım dedik ve bugüne kadar 19 yazı yazdık; istifade edilmesi dileklerimizle…
Bundan sonra, bize göre “Adil Düzen ve Adil Ekonomik Düzen bağlamında, belediyeler ve belediye başkanları neler yapmalı?” konusu üzerinde duracağım, inşallah…
2004 yılı yerel seçimlerinde, İstanbul’un bir beldesinde, Saadet Partisi Belediye Başkan Adayı oldum. Bu vesileyle, belediye başkanı olmam halinde, Adil Düzen’e göre belediyeyi nasıl yöneteceğimin kitabını, kitapçığını ve broşürlerini arkadaşlarımla hazırladık. Seçmene gücümüz ve imkânlar nispetinde projelerimizi sunduk. İki üç ayda yapabildiklerimiz bu kadardı ve sonuç olarak seçilemedik; üçüncü olabildik! İyi bir tecrübeydi…
Bugün bir haber okudum, yıllar önce yaptığım seçim çalışmasına benziyor. “İlginç bir vaat: Saadet adayı makam odasının kapısını sökecek” başlıklı bir haber. Benim başlıca vaatlerimden biri de aynen öyleydi; makam odasının kapısını sökmek, diğer kapıları da…
Haber şöyle: “Saadet Partisi Gaziosmanpaşa Belediye Başkan Adayı Bilal Ay, milyonluk makam araçlarına binmeyeceğini, ihaleleri canlı yayınlayacağını, belediyeyi diğer siyasi partilerin denetimine açacağını ve makam odasının kapısını sökeceğini söyledi... / Bilal Ay, “200’e yakın projemiz içerisinde çok farklı vaatlerimiz var. Belediye başkanı seçildiğimde yapacağım ilk iş makam odasının kapısını sökmek olacak. İhaleleri canlı yayınlayacağız. Milyonluk makam araçlarına asla binmeyeceğim. Ayrıca kısaca SE-DE olarak ifade ettiğim, seçtiğini denetle isimli proje ile hem diğer siyasi partilere hem de STK’lara belediyeyi Sayıştay’ı beklemeden denetleme imkânı sunacağım” şeklinde konuştu. / Ay, “AŞK Belediyeciliği diye isimlendirdiğimiz adalet, azim, şefkat, şeffaflık, kararlılık ve kalite ilkelerini içeren anlayışımızla, halk ile birlikte yönetim anlayışımızla bu durumu kısa sürede değiştireceğiz.” diye konuştu.” Aklın yolu bir. Bana sorsa ilave edeceklerim çok; yazacağım…
Geçen Cuma günü Bakırköy/Ataköy’de işim/randevum vardı. Sonra taksiye binip sahilde yol almaya başladık; Yenikapı’ya kadar aynı manzara! Biraz ilerde ben taksiden indim, sahilde yürüyüş yapayım dedim, Sarayburnu’na kadar yürüdüm; yine hep aynı manzara!
Manzaranın ne olduğunu, Fehmi Koru bugünkü “AK Parti’den evimize hediye geldi. Bakalım halk da iktidar cephesine beklediği hediyeyi verecek mi?” başlıklı yazısında özetlemiş: “Kilometrelerce yol aldığımız güzergâhta yüzlerce reklâm panosu önünden geçtik; yalnızca bir tanesi muhalefet partilerinden birinin adayınca kullanılmıştı. Diğerlerinin hepsi, AK Parti’nin tekli (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘lı), ikili (Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İstanbul adayı Binali Yıldırım‘lı) veya üçlü (Erdoğan ve Yıldırım’a ilçenin belediye başkan adayının da eşlik ettiği) kocaman fotoğraflı duyurulara ayrılmıştı.” Proje yok; bunlar var!
Fehmi Koru’nun yazı başlığında sözünü ettiği ‘hediye/ler’ bizim eve de geldi! Geçen seçimde kapımız çalınıp ‘kahve’ bırakılmıştı; bu seçimde de dün (Pazar günü) ‘çay’ bırakıldı! Proje yok; çay kahve var! Bu konularda da yazılacak çok şey/ler var ama bugünlük bu kadar!
“Adil Düzen bağlamında belediyeler ne yapmalı?” konusunda yazmaya devam…
Not: Ekrem Şama’nın bugünkü (dünkü) “Dost Acı Söyler” yazısı dikkatle okunmalı…