İhaleler, vahim sonuçlar ve çözüm önerilerimiz
İnşaatın bir kuralı vardır. İnşaat artan emekle yapılır ve artan emek yalnız inşaatta harcanır. İnşaatı artan emekten fazlasıyla yaparsanız mutlaka dışarıya borçlanır öyle yaşarsınız. Böyle kârlı inşaat ülke içi üretimi iflas ettirir.
Herkes bol ücretli inşaat yerlerinde çalışır, kendi asıl işlerini bırakır.
Zaten ilkel seviyede olan işletmelerin hepsi kapanır, ÜLKE EKONOMİSİ ÇÖKER.
Tekel sömürü sermayesi bunu çok iyi bildiği için gittiği yerde oranın ücret seviyesinin üstünde ücret vermekte, ona göre fiyatlar oluşturmakta, yerli ekonomiyi çökertmektedir.
Bunun en büyük kötülüğü tarımın terk edilmesi, köylerin boşalmasıdır...
Bir başka ekonomik cinayet de budur, köylerin boşalmasıdır...
Geleceğimizi ipotek eden vahim sonuç budur...
Daha sonraki yıllarda ne yiyeceğiz?..
Ürettiğimiz binaları mı?!.
***
Kâinat yaratıldığında var olan yüksek enerji hidrojen atomlarında depo edildi. Bunlar birleşip güneşleri oluşturdular. Şimdi güneşler atom enerjisini ışık enerjisine dönüştürmektedirler. Güneş enerjisi yeryüzüne gelmekte ve tüm yeryüzü metrekare metrekare onu kimyasal enerjiye çevirmekte, bitkiler onu depo etmektedir. Yapraklarda depo edilen bu enerji insanlar tarafından sosyal enerjiye çevrilmekte, böylece insanlık yaşamaktadır.
Köylerin boşalması ile bu enerji boşa gitmekte ve ısı enerjisi bir işe yaramadan çürüyüp gitmektedir. Bunun zararı yalnız o tarla sahibine olmamakta, tüm Türkiye’ye olmaktadır. O TARLALARIN BOŞ KALMASI YÜZÜNDEN TÜRKİYE DIŞARIDAN İTHAL ETTİĞİ BESİNLERLE YAŞAMAKTA, BÖYLECE GİTTİKÇE BORÇLARI ARTMAKTADIR. Zarar sadece TÜRKİYE ile kısıtlı veya sınırlı olmamakta, DIŞARIDAKİ GÜNEŞ ENERJİSİNİ BİZ ALINCA ORADAKİ HALK AÇ KALMAKTADIR.
Demek ki EĞER AFRİKA’DA BİR KİMSE AÇSA, BUNUN SORUMLUSU TÜRKİYE’NİN KÖYLERİNİ BOŞALTAN SİYASİLER VE YÖNETİCİLERDİR...
Afrika’ya düzenlenen “YARDIM SEFERLERİ” ile kimse kimseyi aldatmasın…
Türkiye ve dünyaya “ADİL (Ekonomik) DÜZEN” getirmedikçe…
AFRİKA’DAKİ AÇLIK ve yokluğun sorumlusu da biziz…
***
Önceki yazımızın sonunda; meselenin daha başka boyutları, çok ama çok VAHİM SONUÇLARI ve “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”e göre çözüm önerilerimiz gelecek yazıda dedik… Başka boyutları ve vahim sonuçları yazdık; şimdi de çözüm önerilerimizi yazalım…
“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”de İHALELER mümkün olduğu kadar küçük parçalar hâlinde yapılır ki herkes ihaleye girebilsin ve herkes bildiği işi yapsın. Böylece ihale eden kazansın. Halk da kazansın. Tekeller sömürmesin.
“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”de YOLLAR kilometre kilometre ve hafriyat, nakliye, asfalt gibi farklı farklı birimler olarak verilir. Kim önce talip olursa ihaleyi o almış olur. Dağlık, kayalık gibi zor kısımları başlangıçta alan olmaz. O gibi yerlerin bedelini gittikçe yükseltirsin, orasını da gücüne göre en kolay yapabilen alır.
“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”de yerlere yani ARAZİLERE para verilmez, yolun sağı bir kilometre olarak istimlâk edilir. Toprak sahiplerine parsellerin pay senetleri verilir. Onlar kendi paylarını istedikleri kimselere istedikleri fiyatla satarlar. Yolun şerefiyesi devlete kalır veya arazi sahiplerine kalır, satın alanların olur.
“ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”de YOLLAR yalnız barış için yapılmaz, savaş için de yapılır. Yolların haritası çizilirken askerlerle birlikte karar verilir. Ayrıca ordu kendi katkısını da sağlayabilir yani parça parça ihaleye girebilir. Selçuklu ve Osmanlı dönemi yollarını ve bu yollar üzerindeki han ve kervansaraylar sistemini hatırlayalım; barış zamanında halk buralardan bedava yararlanır, sefer yani savaş zamanında da askerler kullanırdı.