Sömürüyü sona erdirmek için ne yapmalı?
Sömürü sermayesinin insanlığın gelişmesini ve uygarlaşmasını nasıl engellediğini, bundan önceki yazımızda anlattık.
Sömürü sermayesinin bunu yaparkenki ana gayesi ve çabası, insanların bir araya gelmemeleri sağlama ve birlikte çıkar paralelliği içinde iş yapmalarını önleme çabasıdır.
Sermaye bunu hep yapmıştır, hâlen de yapmaya devam etmektedir. İslâmiyet’ten öğrendiği müsbet düşünmeyi Batı’ya taşımış, oralardaki insanları işçi olarak kullanmış, onlara ürettirdiği malları dünyaya pazarlamıştır. Başından beri dünyadan ham madde alıyor, Avrupa fabrikalarında Hıristiyan işçilere işletiyor ve dünyaya satıyor. Buna Amerika’nın keşfi de katkıda bulunmuştur. Amerika’da para olarak kullanılmayan altınları bedava denecek şekilde satın almış ve dünya piyasasına böylece hâkim olmuştur.
Bu işte başarılı olması için Avrupalılara dünya pazarını göstermemiş, diğer dünya pazarlarına da teknolojiyi kapatmıştır.
Bu teknoloji tekelini yeryüzünde ilk kıran Gümüş Motor ile Erbakan olmuştur.
Bu sayede bugün bu teknoloji tekeli kırılmış, dünya sanayileşmeye başlamıştır.
Karşılıksız para, gümrük ve vize/pasaport musibetleri ise hâlâ devam etmektedir.
Sömürü sermayesi bugün bütün gücünü yeryüzünde serbest piyasanın doğmaması ve tüm alışverişlerin kendi kontrolünde olması için kullanmaktadır.
İstanbul Laleli’de pazarımız vardı. Tüm Sovyet (eski SSCB) halkı gelip oradan alışveriş yapıyordu. Dolayısıyla biz de onlardan ucuz mal alma imkânına eriyorduk.
Sömürü sermayesi ne yaptı?
Moskova’da Türklere büyük mağazalar açtırdı; tabii ki ana sermaye onların yani Amerikan Yahudi sermayesinindi. Sonra Türkiye’ye ve Rusya’ya bavul ticaretini yasaklattı, imkânsız hâle getirdi.
İşte, insanların birbirleriyle alış-veriş yapmalarını önlemek, Allah’ın yani insanlığın sebilini saddetmektir, insanlığın birbirine ulaşmasını engellemektir. Kur’an bu konuda “sebil” kelimesini kullanmaktadır ki bu kelime şebeke hâlindeki yol demektir. Burada bu kelimenin kullanılması çok beliğ bir durumdur. “Allah sebili” bir yerden diğer yere götüren yol değildir, kişilerin ve toplulukların çevreleri ile ilişki kurdukları yol şebekesidir, ulaşım ağıdır.
Sermaye işte bu ulaşım ağına engeller koymaktadır.
Petrolün çıkarma maliyeti yarım dolardan azdır. Petrol bittiği zaman da alternatif enerji vardır. Dolayısıyla petrolü bir dolardan aşağı tutsak maliyetler düşecek, ulaşım ucuzlayacak, insanlık süratle uygarlaşacaktır. Sudan elde edilen hidrojen enerjisine geçerek kirlilik problemi de halledilecek. Ama petrol tröstleri, mesela Türkiye’de, bir litre benzini dört-beş TL yapmakta, böylece maliyetler büyümekte ve insanlar pazar bulamadıkları için üretim yavaşlamakta, bu yolla uygarlaşma ve insanlığın gelişmesi önlenmektedir.
Petrolun maliyet fiyatları ile akmasını önlemek Allah yolundan saddetmektir.
691. Haftalık “KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ” notlarımızdan derlediğim bu çalışmada, Kur’an’ın ortaya koyduğu gerçekleri bugün dile getirmek, küfrün sebilullahtan saddetmesini anlatmak bir üniversite kurma işidir. Mesele bu açıdan ele alınmalıdır.
Üniversite ile de bu iş, bu görev, bu tebliğ bitmez. Bu olayları halkın gözleri önünde canlandırmak için bununla ilgili romanlar yazmak, senaryolar oluşturmak, filimler/diziler çevirmek, lise kitapları meydana getirmek ve daha başka şeyler yapmak gerekir.
Böyle bir çalışma, sömürü sermayesini bu işleri yapmaktan vazgeçirtir.
Ancak, sömürü sermayesi yine boş durmaz, başka hileler bulur.
Sermayenin o hilelerini önlemek için de “ADİL EKONOMİK DÜZEN İŞLETMELERİ” devrede olmalıdır.
Yüz sene sonra bu yazdıklarımızı okuyanlar, demek ki olacaklar yüz yıl öncesinde biliniyormuş diyecekler; çünkü olacakları Kur’an bildiriyor, Allah bildiriyor...