Ne yapmalı?
07.03.2011
Bir Kadınlar Günü’nü daha utanç içinde “kutluyoruz.”
Erkek olmak utancı ağırlaştırıyor. Demek ki bu konuda yeterince bilinç yaratamamışız, vahşeti engelleyememişiz.
BM istatistiklerine göre, dünyada her yıl 5 bin kadın, adına “töre” denilen korkunç cinayetler sonucunda ölüyor. Genç kızlar babaları tarafından diri diri toprağa gömülüyor, anaları tarafından intihara zorlanıyor, çocukken beraber oynadıkları erkek kardeşleri tarafından hunharca bıçaklanıyorlar.
Durum korkunç.
Yalnız bizde değil dünyada da böyle:
1993 yılında Rusya’da 14 bin 500 kadın öldürüldü, 56 bin kadın ise şiddete maruz kaldı. Aynı yıl Kenya’da kadın nüfusunun yüzde 42’sinin eşleri tarafından düzenli olarak dövüldüğü bildirildi.
1990 yılında Hindistan’da 4 bin 825 kadın miras kavgası nedeniyle öldürüldü, Türkiye’de kadınların yüzde yetmişi şiddet görüyor.
***
Peki ne yapmalı?
Bu korkunç gidişe son vermek için hangi adımları atmalı?
Avrupa Konseyi’nden Liz Kelly şunları söylüyor:
“Şiddete maruz kalan bir kadının her şeyden önce yaşadıkları hakkında konuşmaya ve düşünmeye ihtiyacı var. Böylece kadın, yaşadıklarının şiddet olduğunu anlayabiliyor. Bundan sonra ise kadınların çoğu kendilerine uygulanan şiddeti görmezden gelme eğiliminde oluyor. Bu bilinçlendirme çalışması sırasında bir acil yardım merkezi, bir danışmanlık merkezi ve yardım grupları kurulması gerekiyor. Ek olarak da şiddet gören kadına, kendini şiddetten korumanın yollarının gösterilmesi gerekiyor. Kadınlara şiddetin verdiği zararın telafi edilebilmesi için birbirinden farklı yöntemler var.”
***
Şimdi de yine Avrupa Konseyi’nden Jan Kleijsen’e kulak verelim:
“Kadınların yüzde 45’i hayatları süresince fiziksel şiddete maruz kalıyor. 16 yaşın üstündeki kadınların yüzde 15’i ise partnerlerinden şiddet görüyor. Şiddetin maliyeti çok ağır. Araştırmalar İspanya ve İngiltere gibi ülkelerde kadına yönelik şiddetin milyarlarca Euro değerinde ekonomik zarara yol açtığını da ortaya koyuyor.”
***
Kadına karşı şiddetle mücadele edilebilmesi için düşünülen tedbirler ise şöyle:
* Cinsel şiddete maruz kalan şiddet mağdurlarına, anlayışlı ve kendilerini rahat hissedebilecekleri bir ortamda tıbbi yardım sağlanmalı. Yani muayene bir kadın doktor tarafından yapılmalı. Ayrıca, soruşturmalar yapılırken özel hayatın dokunulmazlığına ve mağdurun onurunun incitilmemesine özen gösterilmesi de gerekiyor.
* Danışma, koruma imkânı, hukuki ve insani destek sağlanmalı.
* Ama hepsinden önce toplumda kadına uygulanan şiddete karşı bir duyarlılık yaratmak gerekiyor.
***
İnanın bana; Türkiye’nin uygarlık sınavındaki en büyük ölçü, kadınlara nasıl davranıldığı.
Bu konuyu gündemin birinci sırasında tutmalı, yalnız Kadınlar Günü dolayısıyla değil, sürekli dile getirmeliyiz.
***
Kadınlar Gününüz kutlu olsun(!)
YORUM:
Önce din den başlanmalı…
Çünkü bireysel değişme din algısıyla başlar.
Kur’an ı kerime gereken değer verilmedikçe ve onun ülkemiz ve çağdas sorunlara
Cevapları çıkarılıp uygulanmadıkça…
Bucaklar bazında adil düzene göre fakat serbest sözleşmelerle 10 000 sosyal
Gönüllü laboratuar kurulup çağın, dünyanın ve hatta geleceğin sorunlarına
Çözümler bulunmadıkça,
Bulunacak isteyerek vyae istemeyerek kaderde yazıldı bu görev türk halkına verildi…
Türk halkı binlerce Muhammet(sav)binlerce Atatürk binlerce Erbakan çıkaracaktır
Allah(cc)’ın izniyle ömrü olan görecek.
Bir hodri meydan:”
Mahir Kaynak - Star
Seçime doğru
Seçime doğru 6 Mart 2011 Pazar
Yorumun altında;
c) Bunlardan Adil Düzen’in tek mercii vardır. O da Akevler’dir. Başka bu konuda çalışan bir yer yeryüzünde yoktur. Bütün partiler Akevler’in kapısını çalmalıdırlar. Akevler kendilerine yardımcı olmaya her zaman hazırdır.
Yorumlayan: Süleyman Karagülle
http://www.akevler.org/
ADİL DÜZEN DERGİSİ