07.02.2011
Tam da CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun “Darbe olursa tankın üstüne çıkarım” şeklinde fiyakalı açıklamalar yaptığı bir dönemde...
Tam da CHP 'lilerin artık askeri değil, halkı kışkırtmaya çalıştığı bir dönemde...
Tam da CHP'nin iktidarın yolunun gecekondulardan geçtiğini fark ettiği bir dönemde...
Tam da “CHP artı ordu eşittir iktidar” formülünün CHP'liler açısından arkaik bir masal haline geldi bir dönemde...
CHP'li Süheyl Batum, Zonguldak'ta şunları söylemiş:
“Koca bir askeri yıktılar. Meğer kâğıttan kaplanmış. Biz bunu asker zannedermişiz. Meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar. Ancak CHP'yi yıkamadılar.”
Kimse tevile kalkmasın.
Demokratik yolla iktidara gelmeyi planlayan bir partinin önemli bir ismi, Türk Ordusu'nun iç politikaya müdahil olacak dermandan yoksun kalması karşısında oturmuş ağıt yakıyor.
Durum bundan ibarettir.
Öyle olmasa...
Tankıyla, tüfeğiyle, mekanizmasıyla dimdik ayakta olan bir ordu için neden “yıkıldı / yıktılar” gibi bir hüküm verilsin ki?
“Yıkıldı / yıktılar” hükmünün tek bir anlamı var:
“Darbe yapacak derman bırakmadılar.”
Kâğıttan kaplandan maksat da budur.
“Hakiki” bir kaplan istiyor Süheyl Hoca...
Vurdu mu deviren... Kodu mu oturtan...
Süheyl Batum'un durumuna bakınca ister istemez Şevki Yılmaz'ı anımsadım.
Refah Partisi'nin Şevki Yılmaz'ını...
İyi bir hatipti Şevki Yılmaz...
Damardan konuşurdu. Lafını sakınmazdı. Dinleyenleri etkilerdi.
Ama sonuçta bir “yeraltı hatibi” idi.
Ne zamanki Refah Partisi ciddiye alınır oldu, işte o zaman Şevki Yılmaz da yer üstüne çıkarıldı.
Yer üstünde işin rengi değişti tabii.
Şevki Yılmaz kasetleri, Refah'a vurmanın aracı haline getirildi.
Refah Partisi'nin bile savunamayacağı türden bir araç.
Süheyl Batum da şimdi bir tür Şevki Yılmaz işlevi görüyor.
“CHP Genel Başkan Yardımcısı” sıfatını taşımasaydı, en fazla “Bir darbeci profesör daha” başlıklı haberlere konu olacaktı.
Ama ne yazık ki bu haliyle “İşte CHP'nin darbeci yüzü” şeklinde manşetlere konu oluyor.
Refah Partisi Şevki Yılmaz'ı taşıyamamıştı.
Bakalım CHP Süheyl Batum'u taşıyabilecek mi?
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Halkı küçük görmek
Babalar, anneler çok iyi bilirler. Çocuk küçükken doğru karar vermez. Bu nedenle kararları anne ve baba onun yerine verir. Sonra çocuk büyümeye başlar. Büyüdüğü her dönemde kendi hakkındaki kararların bir kısmını eline geçirir. Büyüme tamamlanınca artık siz onun yerine karar veremezsiniz. Tüm karar yetkileri artık onun elindedir. Erişkin bir birey olmuştur ve kendi kararlarını kendi verir. Siz sadece ona tavsiyelerde bulunabilir ve yanlışları için uyarırsınız, onu zorlayamazsınız.
Halk da böyledir. Halk kendi kararını kendi verir. Siz halk adına ancak onun temsilcisi olduysanız karar verirsiniz. Temsilcisi olarak sizi seçmediyse halkın adına karar veremezsiniz. Halka bir çocuk gibi davranamazsınız. Oysa CHP zihniyeti bunun tersini yapar. "Halk doğru karar vermez. Halk yanlış kişileri seçer. Halk doğru karar verse Ak Partiye oy verir mi? Bize verir." İşte bu kendi hatalarını göremeyen zihniyet halkın kendilerini seçmeyeceğini görünce ordunun darbe yapmasına güvenir. Ordu darbe yapar ve beni başa getirir. Halkın seçtiği bu insanlardan da kurtuluruz ve halkı halkın istediği gibi değil kendi istediğimiz gibi yönetiriz düşüncesi ile ordudan medet umar. Oysa büyük yanılgı içindedir. Çünkü CHP'nin yöneticileri halkın içinden gelmemiştir. Onlar elit ailelerin çocuklarıdır ve halkı anlayamazlar. Bu nedenle halk onları seçmemektedir.
Halkın niçin Tayyip Erdoğan'a oy verdiği, niçin onu sevdiği sorusunun cevabı burada gizlidir. Onun çok bilgili, çok yetenekli olmasıyla ilgisi yoktur. Hatta halkın içinden çıkan, halkın kendisine benzettiği politikacı dünyada o kadar azdır ki Arap ülkelerinde bile Tayyip Erdoğan bir idol haline gelmiştir. Tedrisatı altında yetiştiği Erbakan hoca bile böyle değildir. O da halk içinde yetişmemiştir. Elit bir aileden gelmiştir ve Erdoğan gibi halkın içine rahatça dalıp sıradan vatandaş gibi davranamamaktadır. Çünkü davranmayı bilmemektedir. Çünkü bu davranma öğrenilmez, yaşayarak öğrenilir. Bu nedenle Erbakan hiç bir zaman Erdoğan kadar halkın teveccühünü kazanamamıştır.
Sonuçta ne CHP'liler ne de Saadet Partililer Erdoğan'ın bu başarısının sırrını anlayamamışlardır. Onu deviremeyeceklerini de bildiklerinden CHP'liler ordudan medet ummakta, Saadet Partililer ise ona kızgınlıktan ne yapacaklarını şaşırmaktadırlar.
Allah selamet versin.