Akıl, vicdan ve sağduyu üzerine
21.10.2010
Sadece vicdanı olan ama olayları çözecek bir zekâya sahip olmayan, başkalarını oyuncağı haline gelir.
Sadece aklı olan fakat vicdanı olmayanlarsa, hiçbir toplumsal sorumluluk duymadan, ortamdan yararlanma ve kişisel kazanç sağlama yolunu seçerler.
Hem aklı hem vicdanı olanlarınsa işi çok zor!
Böyle birisi, hem ortada dönen dolapları çözer, analitik zekâsıyla gelişmeleri anlar, hem de zarara uğrama pahasına bunlardan yararlanmaz. Toplumsal sorumluluğu ve vicdanı gereği halkı tehlikelere karşı uyarmaya çalışır.
Dünyadaki namuslu aydınların çoğu bu türden kişilerdir.
Ve kaçınılmaz olarak ebedi bir yalnızlığa mahkûm edilirler.
Gelişmiş toplumları, ortak sağduyu ve kolektif bilinç yönetir.
Mesela İngiltere’de yazılı olmayan kurallar, yazılı olanlardan daha önemlidir. Herkes sınırını ve ölçüsünü bilir. Bu ölçünün dışına çıkan ise kim olursa olsun, derhal tasfiye edilir.
Demokrasi kendisini düzeltme yeteneğine sahiptir.
Buna karşılık gelişmemiş toplumları, öfkeler, nefretler ve gündelik çıkar kavgaları yönetir.
İngilizler Picadilly’de yemek yer, pub’larında Guinness biralarını yudumlarken Hutu’lar Tutsi’leri keser, Taliban kitle kıyımı yapar, Sihlerle Hindular her sabah kan banyosuna uyanır, Şiilerle Sünniler sonu gelmez bir öldürme iştahıyla birbirlerini yok ederler.
Gelişmiş toplumlardaki en önemli değer ölçüsü makul olmaktır.
Uluslararası kurumlarda çok çalışmış olduğum için bu konuda epey deneyimim var. Oralara yeni giren kişiyi fark ettirmeden tartarlar.
Eğer makul ve ölçülü birisi ise içlerine alırlar.
Yok eğer aşırılıklara meraklı ve mantık dışına çıkan sivri biriyse, hiç seslerini çıkarmaz, nezaketlerini bozmazlar. Ama o kişi hemen dışlanır, ne olduğunu anlayamadan kayar gider.
***
Gelelim Türkiye’ye.
Bu ülkede de aşırıların, radikallerin sesi çok çıkar oldu, makul insanlar ise mecburen köşelerine çekildi.
Meydan sivrilere kaldı.
Ben bunu, şiddetini her geçen gün daha da artıran kutuplaşma olgusuna bağlıyorum.
Savaş tamtamlarının çalındığı ve borazanların öttüğü yerde bilgelerin düşünceleri ve olgun sözleri duyulmaz oluyor.
Üstüne bir de cehaleti eklerseniz, basit sloganlar haykıran radikallerin ortalığı kaplamasına şaşırmamak gerekiyor.
Cehalet o dereceye geldi ki milyonlarca kişi, artık makale formatında yazılmış bir gazete yazısı bile okuyamıyor.
Komprime biçimindeki şaka, küfür ve sataşmaları anlayabiliyor.
Kimi bunu din adına yapıyor, kimi milliyetçilik adına.
Kutuplar ne kadar farklı olursa olsun, üslup ve seviye aynı.
Sonunda olan, makul çoğunluğa oluyor.
Her gün kanlı bir boks maçı izlemekten yorgun düşüyorlar.
Türk şiirinin sağlam damarlarından ARİF DAMAR’ı kaybettik. Şiirlerleriyle yaşayacak...
YORUM:
HEM AKIL HEM VİCDAN MI?
Yazara katılmakla beraber insanı tanımak çok önemli.Bu yüzden insan
İçin bir sistem oluşturmak çok önemli.Evvela yaratılışı idrak etmeli kainatı
Ve insanı derinlemesine tanımalı.Bunun için ilimde derinleşen bir
Ekip oluşturmalı ve uyumlu ve uzun süre çalışılmalı.Ayrıca pilot olarak
Bir topluluktada uygulanmalı.Problemleri çözen ekibi insanlar örnek
Aldıkları zaman ideal topluma doğru gidiş başlamış demektir.Görünen
Köy klavuz istemez.Yukarıdan beri Akevler Adil Düzen ekibi tarif
Ediliyor ister istemez.Çünkü aklın yolu bir ve aynı kapıya çıkar…