Ekonomik sistem çöktü Alternatifi biliyorsunuz!
1334 Okunma, 3 Yorum
Reşat Nuri Erol - Milli Gazete
Ilker Ardic

Dünyada var olan 'vahşi/vampir kapitalist faizli ekonomik sistem' çöküyor; 'karşılıksız faizli kâğıt paraya dayalı sistem' çöküyor; sözde 'devlet bankası' ve ülkelerin Merkez Bankalarına bağlı/bağımlı gibi görünen ama aslında 'ÖZEL Yahudi bankası gibi çalışan' ABD'deki FED'e (ABD Merkez Bankası) bağlı ve de bağımlı olarak çalışan 'ABD DOLARI' merkezli 'sömürüye dayalı ekonomik sistem' çöküyor...

Ya da çöktü de bizim yani dünyanın, insanlığın, ülkelerin haberi mi yok!

Şöyle de diyebiliriz: Tamam, dünyanın ekonomik sistemi çöktü; peki, yerine ne koyacağız, alternatifini biliyor muyuz; biliyorsak uygulanacak hâle getirdik mi?

Bu ekonomik sistem, bu zalim dünya düzeni II. Dünya Savaşı'ndan sonra kuruldu...

ABD dolarının karşılıksız basıldığını dünyaya ilk defa Fransa Devlet Başkanı Charles de Gaulle resmen ilan etti ama aradan nice on yıllar geçmesine rağmen, insanlık tarafından yerine bir alternatif üretilemediğinden, FED (ABD Merkez Bankası) tarafından değil 'özel bir Yahudi bankası tarafından basılan karşılıksız dolar sömürüsü' maalesef devam ediyor!..

Ne zamana kadar?

Dünya ve insanlık 'alternatif çözüm' üretinceye kadar.

Bu 'zalim ekonomik sistem/düzen' ile dünya kör-topal ayakta durmaya çabalıyor ama nafile! Krizler, hep krizler, sürekli krizler, bitmeyen krizler, küresel krizler, global krizler ile yaşayıp duruyoruz?

Neden?

Nedeni gayet basit. Var olan bütün ekonomik modeller çöktü, zorla ve halka karşı uyguladıkları vahşi/vampir sömürülerle ayakta kalabiliyorlar. Ama halkın sabrının da bir sonu var. O sabır bittiğinde ve gereği yapıldığında 'küresel kapitalist vahşi/vampir sömürü sermayesi' (yoksa 'Siyonist sermaye' mi demeliydim) için her şey bitecek!

'Gereği yapıldığında' dedim de hatırıma geldi. Millî Gazete'nin ve bu köşenin okuyucusu olan sizler şanslı hem de çok şanlısınız, gereğini biliyorsunuz; daha doğrusu Erbakan Hoca sayesinde bütün dünya gibi alternatifi siz de biliyorsunuz.

"MİLLÎ GÖRÜŞ HAREKETİ"nin en önemli eseri ve projesi olan "ADİL DÜZEN"i -yani bu köşenin konsepti açısından bakıldığında "ADİL EKONOMİK DÜZEN"i- biliyorsunuz. Şanslı olmanın ve bilmenin de elbette bir bedeli var; onu yani "ADİL DÜZEN"i öğrenmek, anlamak, anlatmak ve uygulamak!..

Haydi; öyleyse bu alternatifi öğrenip uygulamak için daha ne bekliyorsunuz?!.

 

Ilker Ardic


YorumcuYorum
Süleyman Karagülle
16.08.2010
22:37

(61. sayıdaki yorumun devamı:)

Fırsat, fırsatı değerlendirenler içindir. Adil Düzen çalışanının Adil Düzen’i anlatmaya talip olması görevidir. Siz anlatmaya mani olanların arkasından koşmaya devam edin. Ben seçilme ihtimali olan yere talip olmadım. 63 yaş icra için söz konusudur. İlim öğrenmek öğretmek beşikten mezara kadar sürer. Erbakan kuşatılmıştır. Söyledikleri doğrudur. Ne var ki bunun suçlusu AK Parti değil zalim düzendir. Çözümü de Saadet değil Adil Düzen’dir. İstişare etmek başka ittiba etmek başkadır. Parti kuran kendi aklıyla kursun. Ben 50 yaşlarımda olsam bir gün durmam parti kurarım. AK Parti’nin arkasından gitmek uçuruma, Saadet Partisi’nin arkasından gitmek Serab’ın peşinden koşmaktır. İsteyenler istedikleri kadar spor yapmakta elbette serbesttirler. AK Parti ile Saadet arasında hiçbir fark yoktur. İkisi de mürtedd. Adil Düzen’i terk eden mürtedddir. Bir fark var, biri güçlü diğeri silik. AK Parti’yi eleştirmeyin demiyorum. AK Parti’ye saldırmayın diyorum. Üzülerek söylüyorum AK Parti düşmanlığı veya Saadet sevdalılığı küfür kokmuyor şirkin ta kendisidir. Hayr ve şerr Allah’tandır. Size başka bir gerçeği söylüyorum. Erbakan’ı biz dışlamıyoruz, 40 yıllık birlikte çalışmalarımızda bizi hep dışlamıştır. Erbakan’ın Akevler çalışmasında hiçbir katkısı olmamıştır. Oysa Akevler Millî Görüş çalışmalarında daima yanında olmuştur. Erbakan Adil Düzen’i Millî Görüş kadrosuyla değil Akevler kadrosuyla oluşturmuştur. Biz Erbakan’ın Şerîata uyan her hareketine katılmaya şimdi de hazırız. Ama o ictihâdsız şerîata aykırı hareket ediyor. Onu eleştirmek için söylemiyorum. Onun Adil Düzen’e olan katkıları o kadar büyüktür ki bu tür hatalar görülmez bile. Ama sizin bile bile dalâlete gitmenizi doğru bulmuyorum.

Biz yaşlandık, bizi dışlıyorsunuz. Ben bunu müdrik olduğum için kimseye sitem etmiyorum. Erbakan bu gerçeği görmüyor. Kendi gücünü boşuna harcıyor. Onu isteyenleri kendisinden uzak tutuyor, onu istemeyenlerin peşini bırakmıyor. Bunlar gerçeklerdir. Umarım yakınları bu gerçeği görür de ona anlatabilirler.

***

Cengiz’in Rüyası

Allah nebîlerden mîsâk almıştı. Size ita ettiklerim kitâb ve hikmettendir. Sonra sizinle beraber olanı musaddık olan bir resûl gelmiştir. Ona îmân edeceksiniz. Ona nusret edeceksiniz. İkrâr ettiniz mi? Ve bunun üzerine ısrımı ahzettim mi? Onlar ikrâr ettik dediler. Şâhid olun ben de sizinle beraber şâhidlerdenim. (Âli İmrân (81)

Nebîler kurallı çoğuldur. Bir nebî değil nebîler cemâatı söz konusudur. Bunlar çalışacaklar düzen oluşturacaklardır. Kitâb nekîredir. Hikmet nekîredir. O nebîler bir kitabı esas alacaklar bir hikmeti yani müsbet ilmi esas alacaklar. Düzeni oluşturacaklar. Sümme sonra diyor. Yani düzen oluşturmaya katılanlardan biri olmayacak. Size gelecek. Yani siz hayatta iken gelecektir. Resûl da nekîredir. Burada kasdedilen bir marûf resûl değildir.

O sizin oluşturduğunuzu tasdîk edecek. Siz de ona yardım edeceksiniz. İkrâr ettiniz mi? Yükümü aldınız mı? Görevimi yüklendiniz mi? İkrâr ettik dediler. Artık olacaklara şâhid olun ben de sizinle beraber olacaklara şâhidim diyor.

Örnek: Akevler cemâatı Kur’an’a ve çağımız müsbet ilmine dayanarak Adil Düzen’i oluşturdu. Sonra Erbakan geldi bizim oluşturduğumuz Adil Düzen’i tasdîk etti. Biz de ona yardım ettik. Olanlar oldu. Bugüne geldik. Bu 1. çalışma olmuştur. Adil Düzen insanlığa sunulmuştur. Ne var ki fiilen gerçekleşmemiştir. Bu görev bizim nesle verilmemiştir. Şimdi Yeni Bosna’da Adil Düzen’in 2. çalışmaları yapılmaktadır. Bilgisayarla Kur’an’ı inceleme imkânları hazırlanıyor. Muhâsebe hazırlanıyor. Adil Düzen’e göre insânlık Anayasası hazırlanıyor. Örnek işletmeler hazırlanıyor. Çalışmalar tamamlanınca II. Erbakan çıkacaktır. Yeni oluşmuş hamle projesini uygulayacaktır. İşte Cengiz’in rüyası budur.

Yukarıdaki açıklamayı bir iki yıl önce seminerlerde açıklamıştım. Rüya yeni Erbakan’ı müjdeliyor. Sizin göreviniz onun uygulayacağı şeyleri hazırlamak doğru hazırlamaktır. Bunu nasıl başaracağız. Bir araya gelip cemaat olamıyor birlikte çalışamıyoruz. Ama Allah Akevler Adil Düzen dergisini ihsân etmiştir. Uzaktan da katılma imkânları doğmuştur. Kitâb ve hikmet üzerinde durmalısınız. Önce dergimizi daha ileri hâle getirelim. Dergideki yazıları Kur’an ve hikmete yönlendirelim. Ondan sonra şâhid olalım yani gözetleyelim. Allah da bizimle beraber gözetlemektedir.

Reşat Nuri Erol
17.08.2010
01:37

Süleyman Hocam;

Yorumunuzu az önce gördüm ve okudum...

Teşekkür ederim, yine değerli yorumlar yapmışsınız, Allah razı olsun...

Haklısınız; siz de ben de yaşlandık, artık farklı konumdayız, bu yaştan sonra görevlerimiz de farklı... Artık bu yaştan sonra yerine getirilmesi gereken görevlerimizi yerine getirmeye çalışmalıyız; bunun idraki içindeyim ve şahsen o görevleri yerine getirmeye çalışıyorum/çalışıyoruz...

Allah yâr ve yardımcımız olsun...

En derin hürmet ve muhabbetlerimle...

reşad

Reşat Nuri Erol
17.08.2010
20:06

(GEÇEN HAFTADAN bir devam daha; daha doğrusu 573. "SENÜMİNERLER" dergimizdeki "EVET mi, HAYIR mı?" yorumumuzla örtüşen bir yorum daha...)

İsmet Özel Referandum’un özüne karşı

16 Ağustos 2010

’REFERANDUM, BİR DÖNÜM NOKTASI DEĞİL; BİR DAĞILMA NOKTASIDIR’

İstiklal Marşı Derneği 12 Eylül’de gerçekleştirilmesi planlanan anayasa değişikliği referandumuyla alakalı bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan İstiklal Marşı Derneği Genel Başkanı İsmet Özel, anayasa değişikliği meselesinde İstiklal Marşı Derneği’nin doğrudan doğruya taraf olduğunu, çünkü İstiklal Marşı’nın daha önceki anayasalarda zikredilmemesine rağmen 1982 Anayasası’nda yer aldığını ifade etti. Bünyesinde anayasalardan daha büyük güç taşıyan İstiklal Marşı’nın herhangi bir sigortaya bağlanmasa da canını kurtarabilecek bir şeyken böylece ayrıca bir tür sigortaya bağlanmış bulunduğunu dile getiren İsmet Özel; İstiklal Marşı Derneği’nin yerinin de Türk Milleti’nin varlık şartlarıyla alakalı bir yer olduğunu beyan etti. Konuşmasına İstiklal Marşı Derneği’nin Türk Milleti’nin sözcülüğünü yapmaya en yakın kuruluş olduğunu, bu sebeple referandum hakkında bir basın toplantısı düzenlediklerini söyleyerek devam eden İsmet Özel derneğin referandum hakkındaki görüşünü “Kirli Evet, Kirli Hayır, Kirli Boykot” şeklindeki ifadeyle özetledi.

ETNİK TALEPLERİN ŞİDDETİ ÖLÇÜLMEK İSTENİYOR

Bu referandumun vukû bulmasının kendi başına bir bela olduğunu, hangi sonuç çıkarsa çıksın bunun Türkiye aleyhine bir hareketi doğuracağını beyan eden İsmet Özel, Türkiye’yi kontrol altında tutan güçlerin kendi manipülasyonlarının hangi imkânları taşıdığını ölçmeye çalışmak için bir referandum uyguladıklarını ifade etti. Bu manipülasyonların bundan sonra hangi usullerle yapılacağı, yeni metotlar geliştirilip geliştirilmeyeceği hususunda bir yoklama yapıldığını belirten Genel Başkan İsmet Özel, AKP’nin bir bütün olarak devamı veya dağılması halinde neler yapılacağının tespit edilmek istendiğini, referandumda “evet” diyenlerin, “hayır” diyenlerin ve boykot edenlerin güçlerinin neye yetebileceğinin ölçüleceğini ifade etti.

Aslında kimsenin derdinin anayasa değişikliği olmadığını, “evet” diyenlerin AKP iktidarına “evet” demiş olacaklarını, “hayır” diyenlerin AKP iktidarına hayır demiş olacaklarını, boykot edenlerin ise Kürt meselesinin AKP’nin tekelinde olmadığını göstermeye yönelmiş sayılacaklarını izah eden İsmet Özel, Amerika’ya bağlı Kürt hareketiyle devlete bağlı Kürt hareketi arasındaki çizgiyi bu referandumun sonuçlarının belirleyeceğini ifade etti. Referandumda etnik taleplerin şiddetinin ölçülmek istendiğine dikkat çeken İsmet Özel, etnik taleple Kürt meselesini kastetmediğini, zira Türkiye’deki etnik meselenin bilhassa Kürtlerin dışındaki bir mesele olduğunu, Çerkezlerin, Gürcülerin, Pomakların, vs. talepleriyle alakalı olarak geliştiğini dile getirdi.

REFERANDUM BİR DÖNÜM NOKTASI DEĞİL, BİR DAĞILMA NOKTASIDIR

İstiklal Marşı’nın bir milletin akıbeti konusundaki endişenin dile getirilmesinden başka bir şey olmadığını; ancak insanların referandumla birlikte, bu endişeyi yok sayarak hayatlarını devam ettirmeyi kabul etmiş olacaklarını dile getiren İstiklal Marşı Derneği Genel Başkanı İsmet Özel, referandumun bir dönüm noktası olmadığını, bir dağılma noktası ve bir bitiş olduğunu ifade etti. “Gâvurla mukatele ettik, gâvur bize mübadele uyguladı. Şimdi aynı gâvur referandum yapıyor. Bizi boğazlayamayanlar, bizi kimlikten sıyırıp çıplak bırakamayanlar bugün beslenmiş, hem de sağlıklı beslenmiş ve giyinmiş, hem de marka giymiş olarak Türklüğümüzü sonlandırıyorlar” diyen İsmet Özel Türkiye’nin referandumla birlikte Türk olduğunu söylemenin alay konusu olacağı bir sonuca götürüldüğünü kaydetti.

REFERANDUMLAR ZULMÜN, MAZLUMLARA TASDİK ETTİRİLMESİ İÇİNDİR

Kanunların, anayasaların neden var olduğunun anlaşılması gerekliliğine işaret eden İsmet Özel kanunlarda neler yazılı olursa olsun esas olanın her zaman, bir milletin neye boyun eğdiğiyle alakalı olduğunu, hiç anayasası olmayan Britanya ile çok sayıda anayasa değiştirmiş olan Fransa örneklerini vererek izah etti. Anayasalar ve kanunların hiçbir insani meseleye çare olamayacağını belirten İsmet Özel, kanunların her zaman gücü ve maddi imkânları elinde bulunduranların kendi programlarında neler varsa bunlara göre düzenlendiğini, referandumların ise halk desteğine sahip olmayanların yaptıkları işleri halka da onaylatmak üzere yapıldığını ifade etti. İsmet Özel konuşmasının devamında sekiz senedir Türkiye’de bir Amerikan diktatörlüğünün ceremesinin çekildiğini ve bunun devamını istememiz için bir zorlamanın yürürlüğe konulmak istendiğini vurguladı.

REFERANDUMUN VUKÛ BULMASI BİR MUSİBETTİR

İstiklal Marşı Derneği’nin referandumla alakalı bir teklifinin olmadığını, oyunun kurallarının değiştirilmesini teklif edecek bir pozisyon elde edildiğinde referandum belasının atlatılabileceğini dile getiren Genel Başkan İsmet Özel Türkiye’de bir milletin yaşayıp yaşamadığı sorusu cevaplandırıldığında İstiklal Marşı Derneği’nin hareket alanının da tayin edilmiş olacağını sözlerine ekledi. Türkiye’de yaşayan insanların kâfirler tarafından tanzim edilmiş planların uygulayıcısı olmadıkları takdirde olgun birer fert yerine geçeceklerine ve referandum gibi alçaltıcı bir şeyin vuku bulmasına izin vermeyeceklerine işaret eden İsmet Özel bugün böyle bir topluluğun bulunmadığını beyan etti.

Meselenin başlangıcı olan Tanzimat’tan bu yana bizi bugüne getiren şeylere hep “evet” diyenlerin yine evet dediklerini, bunların küfrü Müslüman kisvesi altında savunma tezinin müdafileri olduklarını; “hayır” diyenlerin ise Tanzimat’tan bu yana Türk Milleti’nin uğradığı kayıpları savunan ve tebcil edenlerden oluştuğunu söyleyen İsmet Özel, “evet” diyenlerin de “hayır” diyenlerin de Türkiye kaybettikçe kazanan kimseler olduklarını, bu bakımdan referandumun kendisinin bir bela olduğunu, vukû bulmasının bir musibet olduğunu beyan ederek konuşmasını tamamladı. İSMET ÖZEL





Sayı: 62 | Tarih: 15.08.2010
Ahmet Hakan
İğrenç bir kitap: ‘Takunyalı Führer’
1771 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Anılar
1703 Okunma
9 Yorum
Süleyman Karagülle
Reşat Nuri Erol
Ekonomik sistem çöktü Alternatifi biliyorsunuz!
1334 Okunma
3 Yorum
Ilker Ardic
Mehmet Şevket Eygi
Allah Bizi Korusun!
1267 Okunma
Emine Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Köpek kulübesi villa olur mu?
1188 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ruşen Çakır
Kafalar çorba gibi
1157 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Altan
SİSTEM ve AKP
1127 Okunma
Özer Ataç
Oktay Ekşi
Evet mi, Hayır mı?
1081 Okunma
Vahap Alma