12.08.2010
SÖZ konusu kitap, “çok satanlar” arasında “bir numara”.
Kapakta Hitler bıyıklı, gamalı haçlı bir Tayyip Erdoğan fotoğrafı var.
Kitabın adı ise kayıtsız kalınamayacak kadar çarpıcı:
“Takunyalı Führer”.
Gerçi yazarı Ergun Poyraz'ın daha önceki vukuatlarını biliyorum ama yine de dayanamayıp aldım bir tane, “tatilde karıştırırım” diye... Almaz olaydım.
Ben hayatımda bu kadar müptezel, bu kadar aşağılık, bu kadar faşist, bu kadar bel altı çalışan bir metinle karşılaşmadım.
Bin türlü iftira... Bin türlü hakaret...
Yazanın ölçüsü, insafı, izanı, daha da önemlisi ahlakı yok.
* * *
Adam almış kalemi eline...
Tayyip Erdoğan'a...
“Rum” diyor... “Mehdiliğe soyundu” diyor... “Kilise açtı” diyor... “Şeriatçı” diyor... “Türk değil” diyor...
Yetinmiyor...
Erdoğan'ın aile kökeniyle ilgili bin türlü tezvirat yapıyor.
En alçakça tezleri ortaya atıp bırakıyor. Kelimenin tam anlamıyla rezillik...
Yazar, muhatabını bitirmek maksadıyla kaleme almış kitabı ama tam tersi oluyor, kendini bitiriyor.
* * *
En azılı Tayyip Erdoğan karşıtlarının bile bu kitaba yüz vermemesi gerekir.
Şu beş nedenden dolayı:
BİR: Karşı olunan kişiye alçakça iftiralar atmak kalleşliğin daniskasıdır.
İKİ: Karşıtına kalleşçe saldırılmasına göz yumarsan, yarın sana kalleşçe saldırıldığında söyleyecek lafın kalmaz.
ÜÇ: Rum olmayı, Yahudi olmayı “suçmuş gibi” yansıtan bir adam, faşistin önde gidenidir. Hiçbir faşist, siyasal rehber olamaz.
DÖRT: Vakit gibi gazetelerin o tarafa yaptıkları ile Ergun Poyraz gibilerin bu tarafa yaptıkları arasında zerre kadar fark yoktur.
BEŞ: Tezviratın bu türlüsü, hedef alınanı düşürmez, yükseltir.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Bir iftira yöntemi: Yazar kiralamak
İftira atmanın çeşitli metotları vardır. İftiracı doğrudan iftira atılabilir. Ancak kendisinin deşifre olmasını istemiyorsa bazı iftiracılar kiralar.
Günümüzde moda olan yöntem ise iftira kitapları yazdırmak. Bunun için iftiracı yazar kiralanır. Kiralanan kimse ya gerçekten yazardır ya da yazar başkasıdır ama kitabın kapağında onun adı yazıyordur. Kendisine verilen siparişle iftira atılacak noktalar belirlenir. Yazar da bu sipariş üzerine iftiralarla dolu olan bir kitap yazar. Kitapta bolca uydurma deliller vardır.
Burada asıl mesele bu kitabı yazan veya yazarı kiralayan iftiracı değil, okuyanın tepkisidir.
Tepki 1: “Bak bak bak, Tayyip meğerse Yahudi’ymiş? Vay be nasıl bir adammış? Gördünüz işte. Oy verdiğiniz adama bak. Ne kadar da tehlikeliymiş? Zaten biz demiştik. İşte ispatlandı.”
Fanatik CHP, MHP ve fanatik Saadet Partililerde bu tepkiyi görüyoruz. Hatta ellerinde Ergün Poyraz’ın kitaplarını gezdirip başbakanın Yahudiliğini ispatlamanın gururunu yaşarlar.
Başbakana karşı o kadar kin dolu ve hırslıdır ki onun aleyhine olan en küçük bir iddiaya uydurma olup olmadığına bakmaksızın öyle bir sarılır ki aklınız durur. Heyecanla herkese anlatır. Aslında yaptığı bilinçaltında kendi kendini tatmindir.
Tepki 2: Çok açık ve net görülüyor ki bu kitap ısmarlanarak yazdırılmış. Delillerinin hiçbir dayanağı yok. Tamamen iftiralardan oluşuyor. Yazık.
Bu tepkiyi fanatik olmayan herkes verir. İster aynı görüşe sahip olsun, ister olmasın iftiracıya inanmaz. Yeri gelir, aynı iftiracı sipariş üzerine kendisi üzerine de yazabilir.
Akıllı insan isterse en azılı düşmanına atılsın, hiçbir iftiraya aldırmaz. Peşine düşmez.
Sonuçta yapılan bu tür iftiralar hiçbir işe yaramaz. Son derece komik bu iddialara ancak aklını hırsına ve düşmanlığına esir etmiş olan fanatikler inanmak ister ve bu nedenle inanır. Çünkü salim akılla düşünse o da bu tür iddialara inanmayacaktır. Ancak fanatizm insana aklını kaybettirir. Fanatikçe bağlandığı kişi veya topluluğa mensup olmayan herkese saldırır ve bu dürtüyle hareket eder.
Fanatik olmayanlar ise zaten bu tür iddialara güler geçer. Yani sonuç değişmez. Yapılan bu tür planlar boşa gitmekten başka bir işe yaramaz.