Son istiklal ve istikbal mücadelesi başladı...
Yusuf Kaplan
22 Temmuz 2016
15 Temmuz'da karşı karşıya kaldığımız saldırı, darbe-terör saldırılarının ötesinde bir saldırıydı. Türkiye'yi işgal girişimiydi.
Halkın, iradesine sahip çıkması, kendini tankların önüne atarak destan yazması ve bir kaç aydır izlemeye başladığımız denge stratejisi, bu saldırının püskürtülmesini sağladı.
Bu saldırı, NATO patentli, ABD-İngiltere tezgâhıydı.
Şunu iyi bilin: Saldırının püskürtülmesi, ABD ve İngiltere yönetimini çıldırttı. Öyle ki, saldırıya uğrayan NATO üyesi bir ülkeye destek vermesi gereken NATO, patronu ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin ağzından “Türkiye'yi NATO'dan uzaklaştırmakla” tehdit etti! Sonra bu açıklama düzeltilmeye çalışıldı ama ok yaydan çıkmıştı bir kere.
…………………
SALDIRILARI PÜSKÜRTECEK KÖKLÜ STRATEJİLER
Bu saldırıları püskürtebilmenin bir kaç önemli yolu var:
1-Türkiye, orta ve uzun vadede bizzat üyesi olduğu Batı ittifakının NATO, AB kurumları ve bizzat Batı ülkelerinin saldırısıyla kaşı karşıya kalabilir. Açık saldırılardan söz ediyorum!
Bu saldırıları püskürtebilmenin en önemli yolu, dış politikada,denge stratejisi izlemektir. Tıpkı denge dehası Sultan Abdülhamid gibi.
Denge stratejisinin bir gereği olarak düşmanlarını azaltmanın ve müttefiklerini artırmanın yollarını, imkânlarını artırmalıdır Türkiye.
Şunu unutmamak gerekiyor: NATO, AB gibi projeler, Türkiye'nin aslî projeleri değildir ve olamaz. Türkiye, bu kurumlara iki gerekçeyle üye olabilir: Birincisi, Batı'dan gelebilecek saldırıların önünü kesmiş olmak; ikincisi de kendi tarihî medeniyet yolculuğuna soyunabilmek amacıyla zaman kazanmak için.
2-İçerde ise, bir yandan toplumun bütün farklı kesimlerini bütünleştirecek, kenetleyecek, ülkeyi leş kargalarına yem etmeyecek bir atmosfer oluşturmak ve bu çerçevede politikalar geliştirmek zorunda Türkiye.
Dışardan ve içerden büyük saldırılarla karşı karşıya kalan bir ülke, içerde kardeşliği, kenetlenmeyi sağlamakla mükelleftir. Mesele, Türkiye'nin bekasıyla ilgilidir.
İYİ HAZIRLANMAMIZ GEREK
3-Son olarak, bu ülkenin kangrene dönüşen toplumun kültürel dinamiklerini dinamitleyen, mankurtlaşmış kuşaklar yetiştiren eğitim, medya, kültür, sanat dünyası bizim medeniyet dinamiklerimiz ekseninde silbaştan yeniden inşa edilmelidir.
O yüzden yaşadığımız şey, birkaç yıldır söylediğim gibi bizim istiklal ve istikbal mücadelemiz.
Bu istiklal ve istikbal mücadelesini hakkıyla verebilmek için sadece siyasete değil, aynı zamanda hatta daha çok da düşünceye, sanata, eğitime, gençliğe yoğunlaşmamız, medeniyet fikrini ilmek ilmek örmemiz, özümsememiz ve sonra “Ya Allah, ya Bismillah” diyerek yola çıkmaya başlamamız gerekiyor. Vesselâm.
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/son-istiklal-ve-istikbal-mucadelesi-basladi-2030574
yorum;
OHAL’E DÜŞEN KUR’AN’A SARILSIN!
Bir kelime-cümle bulmamız lazım Türk halkını yekvücut yapacak.
Mesela İslam tarihinden “la ilahe illallah” gibi.
Cumhuriyet tarihinden “ya istiklal ya ölüm” gibi.
Bunun manası işin özetini ifade edebilmeli ve net olarak
hedefi bildirmelidir,hem içeriye hem dışarıya.
Madem ki Türk halkının % 50 si Ak partiyi Refah Partisinin
devamı olarak görmekte ve bundan dolayı desteklemektedir.
Diğer % 50’ lik parçalı kısımları da da zulüm düzenine karşı bir tavır
takınmaktadırlar, benim birleşilecek kelime önerim”Adil Düzen” kelimesidir.
Tamamen Adil Düzen’in karar alma şekilleriyle milletimize
gittiğimizde ben bunu oluşturacakların oranının % 99 olacağına
inanmaktayım.
Lakin önümüzdeki büyük engeller “büyüklerimiz”dir
halk değildir buda başka büyük bir gerçek.
Şuna inanmamız lazımdır ki;bir milletin önüne bu kadar büyük bir
fırsat 100 yılda bir gelir.O gün bu gündür.
OHAL’ de ilan edildiğine göre bu işin sonu yaklaşmış demektir.
İşten kastım ya Türk milleti Ak Partinin önderliğinde
Adil Düzen’e geçip yeniden mazlum ve mağdur milletlere öncülük yapacak,
ya da Allah(CC) onu götürecek içinden veya dışından daha ileri bir
demokratik kadro ortaya çıkaracaktır.
Yazarımız Yusuf kaplan güzel yazıyor lakin onunda
diğer İslamcı refikleri gibi görme özrü var anlaşılan.
Bütün Türk halkının gözleri önünde, merhum Erbakan hocamızın liderliğinde
gösterilen Adil Düzen örneğinden ve bunun oluşmasında
en az yarı yarıya katkısı bulunan 50 yıllık Akevler
ekibinin, orjinali 40 000 sayfaya ulaşan Kur’an Düzeni-Adil Düzen
çalışmalarından bir paragraf veya isimle bile bahsetmiyor/lar.
Allah’(CC)’ın doğal kanunları olduğu gibi sosyal kanunları da vardır.
Bunlar Kur’an’ın sonsuz manalarında mündemiçtir.
Uyanlar kurtulacak uymayanlar helak olacak.
Bence hiç uyulacakmış gibi durulmuyor an itibarıyla.
Bekleyecek göreceğiz.
Öylede olsa böylede olsa,
çalışmaya devam ölüm bize gelinceye kadar vesselam…