22.07.2016
SAYIN Hakan Fidan...
“Darbe” kıpırdanmasının haberini ilk aldığınızda...
Neden konuyu hiçbir siyasiye haber vermediniz?
*
Sayın Hakan Fidan...
“Enişte” bile Cumhurbaşkanı’na “Buralarda tuhaf şeyler oluyor” diye haber verirken...
Siz neden Cumhurbaşkanı’nı konudan haberdar etmediniz?
*
Sayın Hakan Fidan...
Darbe gecesi “Ne oluyor” diye Başbakan Binali Yıldırım’ın mı sizi araması gerekiyordu, yoksa sizin mi Başbakan Binali Yıldırım’ı aramanız gerekiyordu?
*
Sayın Hakan Fidan...
Genelkurmay’a gidiyorsunuz... Genelkurmay Başkanı ile toplantı yapıyorsunuz... Ve aradan iki saat geçtikten sonra Genelkurmay Başkanı rehin alınıyor...
Burada bir tuhaflık yok mu?
*
Sayın Hakan Fidan...
Eskiden MİT, askerlerin yapacağı darbeyi haber almasına rağmen sivil idareye bilgi vermezdi.
Sonuçta bugün siz de aynısını yapmış olmadınız mı?
*
Sayın Hakan Fidan...
Devletin tüm birimlerinin FETÖ ile ilgili teyakkuza geçtiği bir dönemde...
FETÖ’nün darbe girişiminden önceden haberdar olmayan bir istihbarat örgütünün başında olmak, sizi hiç mi etkilemiyor?
*
Sayın Hakan Fidan...
“Ben bu işi başaramadım galiba” duygusuna kapılmanız için...
Bu memlekette daha ne olmasını bekliyorsunuz ki?
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
İstihbarat zaafı
30.03.2014 tarihli yorumumu virgülüne dokunmadan koyuyorum:
BİR: Devlet başkanı, yöneticiler necva yani gizli konuşma yapamaz. Zaten her şeyleri açık olursa casusluk ortadan kalkar.
İKİ: Zalim düzenin gereği olarak casusluk yapılıyor, gizli toplantı da yapılıyor. O zaman şu iki soru sorulur:
- Eğer en gizli ve en mahrem bölgedeki toplantı dinlenebiliyorsa ve bunu MİT saptayamıyorsa MİT müsteşarı beceriksizliğinden dolayı görevden alınmalıdır.
- Eğer en gizli ve en mahrem bölgedeki toplantı dinlenebiliyorsa ve bundan MİT haberdarsa veya aracı oluyorsa o zaman yine MİT müsteşarı görevden alınmalıdır.
Her halükarda devletin korkunç bir zaafı vardır.
ÜÇ: Başbakan paralel devleti yanlış yerde, uzaklarda arıyor. Ufuklara bakmaktan vazgeçip burnunun dibine baksa uykudan uyanacak.