Asıl iş, şimdi başlıyor!
Yusuf kaplan
06 Kasım 2015
Önce önümüzdeki -ürpertici!- manzara'yı tasvir ve tarif edelim. Sonra da çıkış yolunu gösterecek nazariye'ye geçelim.
……………………
...DALGA KURAMAZSAK YOK OLURUZ!
Şimdi dalga kurma aşamasına geçmek zorundayız: Bunun için de kültür ve fikirde, sanat ve medyada büyük atılımlar yapamazsak, yok oluruz.
Siyasa'nın ve piyasa'nın pençesinde kıvranıp duruyoruz: Toplum olarak handiyse yüzyıldır her şeyi siyasa'ya ve piyasa'ya endekslememizin bize ödettiği ağır bedel bu!
Hakikat diye bir derdimiz yok, ne yazık ki! Her şey siyasa'dan ve piyasa'dan ibaret bu ülkede. Bu çok büyük bir felakettir tarih yapmış, tarihin akışını değiştirmiş bir toplum için: Ontolojik felaket.
İşte bu ulvî dertle hemdert, hem dost ve hemhâl olabildiğimiz içindir ki, dün, insanlığa hakikatten süt emen, herkese hayat hakkı tanıyan bir adalet, kardeşlik ve ruh medeniyeti hediye ettik.
Ama son iki asırdır köklü bir medeniyet buhranı yaşıyoruz: Medeniyet gök kubbemiz çöktü: Müslüman zihni, idraki, dili, “yer”i yerle bir oldu: Müslümanca duyuş, kavrayış, düşünüş ve yaşayış vasat'ımızı ve vasıta'larımızı, yetilerimizi ve yeteneklerimizi, ilkelerimizi ve zeminimizi yitirdik.
Zamanda ve mekânda İslâm'ın diriltici ruhu hükmünü icra etmiyor artık. Müslüman zamanı'nı ve Müslüman mekânı'nı, şuurunu ve şiiri'ni kaybettik.
Zamanı ve mekânı Müslümanlaştırmamız gerekiyor sil baştan.
DERS'TEN ÖNCE, DERT SAHİBİ ÖNCÜ KUŞAKLAR GEREK BİZE!
Dert, büyük yani.
Öğrenciye, Ders'ten önce Derd'ini öğretecek Dertli hoca'lar gerek bize!
Derdimiz: Dertsiz ders, Dertsiz hoca, Dertsiz öğrenci'dir. Bu, iyi biline!
Derdini bilmeyen, derdine derman bulamaz. Derdimiz ne, biraz açalım öyleyse:
Derdimiz, Hakikat yolculuğuna çıkacak... Çağ'ı iyi tanıyacak... Ardından, Çağ'ın ağ'larından ve bağ'larından, kavramlarından ve bağlamlarından arınarak ümmîleşecek, kısacası Çağ'ı tanımadığını ilan edecek, Çağ aşacak, Çağ açacak, Çağrı'sı Çağ'ını kuracak bir öncü kuşak yetiştirmek!
İlim, irfan ve hikmet menzillerinde yolculuk yapacak, insanlığın sorunlarını hâl yoluna koyacak, bizi hakikatten süt emen hakikat medeniyetini yeniden ihya, inşa yolculuğuna çıkaracak, bu dünya için ve kendisi için yaşamayacak, ilke'leri için, ilkelerinin ülkü'lere dönüşmesi için, ülkü'lerinin ülke'sini bulması, dünya'sını kurması için yaşayacak bir öncü kuşak!
İşte bütün mesele, asıl dertlenmemiz gereken yegâne derdimiz ve kafa patlatmamız gereken yegâne “ders”imiz bu! Gerisi çelik-çomak oyunu!
Eğer önümüzdeki dönemde -10 yıl içinde- eğitim, kültür, medya ve gençlik'te pergel metaforu ekseninde, gelecek 50 yılın, 100 yılın tohumlarını ekecek köklü bir inşa süreci başlatamazsak, “gemi” karaya oturur ve bunun hesabı çok ağır olur!
Ben vazifemi yapıyor; tenkitlerimle birlikte teklifimi de özlü bir şekilde sunarak, mükellefiyetimi yerine getiriyorum. Gerisi yetkililerin işi!
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/asil-is-simdi-basliyor-2022843
yorum;
İNSAN’A “DERD”’İ KUR’AN ÖĞRETİR
Dermanı da tabii ki Kur’an öğretir.
Teşhisi de tedaviyi de.
Yusuf hocamız en son paragrafta ben vazifemi
yapıyorum gerisi yetkililerin işi demiş.
Demek ki durum biraz ümitsiz.
Yoksa tam danışman olacak adam Yusuf hocamız.
Halbuki halkın kabul etmediği hiçbir şey başarıya ulaşamaz.
İşte Akevlerin kooperatif kooperatif dediği de bu.
Halka iyi, güzel ve doğruları istetmek.
Onları getirmek için adil ve meşru bir şekilde
organize olmak.
Ve geceli gündüzlü var gücüyle çalışmak.
Allah aşkına Türkiye’de var mı bunun başka bir yolu.
Kur’an’dan önce sistemleri istihraç edeceksiniz, çıkaracaksınız.
Sistemleri çıkaracak Rasihleri yetiştireceksiniz.
Sonrada halk içtihatları sistemleri seçip benimseyecek.
Allah hiçbir çabayı karşılıksız bırakmaz.
Adil Düzen çalışanı Akevler mensupları işte
Bunun için 10 yıllardır çalışıyor ve üretiyorlar.
Allah semeresini arttırsın ve rağbet ettirsin.
Türkiye’mizin her yerinden de olur.
Akevleri ve Adil düzeni de yaz Yusuf hocam
yıllar çok çabuk geçiyor ve her an ne fırsatlar kaçıyor.
Ah bir bilseydik.
“Asra yemin olsun.
İnsan hüsran içindedir.
Sadece iman eden, salih amel eden, hakkı tavsiyeleşen, sabrı tavsiyeleşen kimseler müstesnadır.” (Asr (103), 1-3)