07.11.2015
Bazı gezi-zekâlıların seçim sonuçlarını yorumlama biçimine bakınca, "İnsan aklı nasıl bu kadar sığ olabilir" diye şaşırmıyor musunuz?
Mesela İngiltere'de, Fransa'da ve hatta Yunanistan'da kimse kalkıp yüzde 30'lu oylarla iktidar olmuş hükümetlere, seçim sonrasında "Halkın yüzde 70'i size karşı" diyebilir mi?
Bizde de mesela HDP'ye sevdalanmış bir seçmen, AK Parti'ye oy vermedikleri için MHP'li seçmenlerle yoldaş mı oluyor? Sırtını YPG'ye veya PKK'ya dayamış bir HDP sözcüsü ile Devlet Bahçeli, aynı yolun yolcuları mıdır yani?
Hangisi köymüş?
Nevşehirli ilk kez geldiği İstanbul'da trenden inince Haydarpaşa'da karşıya bakmış ve gördüğü semtin adını sormuş. Ona "Bu gördüğün yer Kadıköy" denilince sinirlenmiş.
- Bizim Nevşehir'e şehir, Kadıköy'e de köy diyenlerin aklına turp sıkayım, demiş ya.
Bu gezi-zekâlılar da, oyların yüzde 50'sini almış ve ülkeyi 2002'den beri yöneten AK Parti ile, seçim barajının yakın çevresinde kümelenmiş partileri eş tutunca, aklın sınırları biraz zorlanmıyor mu?
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2015/11/07/insan-aklini-yok-sayan-soylemlere-sinirlenmeyin
Yorum:
Şaşırmak yok, burası Türkiye!
Yer Türkiye, konu siyaset olunca genel geçer bütün bildiklerinizi unutun derim çünkü bunlar burada iş-le-mez.
Türkiye’de her an, her şey olabilir. Siyahtan beyaza, beyazdan siyaha dönmek an meselesidir. Tahminler tutmaz, varsayımlar çalışmaz, adeta sürprizler diyarıdır, ülkemiz.
Bu kadar hareketli bir siyasi yapısı olunca tabiri caizse dalkavuğu da eksik olmuyor. 7 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin tökezlemesine sevinen ve buna fazlasıyla güvenen tüm çıkarcı gruplar, gazeteler, kanallar, şirketler, holdingler hemen anında saf değiştirmeye başladılar. Ve birden ortaya özgürlükçü, Kemalist, devrimci, yurtsever, aydın, bir o kadar da halkın çocuğu ama biraz da entel, tuhaf, aşure vari ama ne yazık ki leziz ve faydalı olmayan bir topluluk çıktı. Evrimini tam olarak tamamlayamamış bu topluluk, 1 Kasım’la birlikte tam bir istikrar gösteremedi. Bir kısmı fıtratları gereği U dönüşü yaptılar ve rant peşinde koşmaya devam ettiler. Geri kalanı ise sözüm ona dik duruşlarını koruma adına, kendi başarısızlıklarını halka mal edip, işi zeka seviyesizliğiyle açıklamaya kalktılar ve biz de buna şaşırmadık.
Halkın iradesine, seçimine hiç mi hiç saygısı olmayan bu kesime en büyük cevabı ve en büyük cezayı tarih, tekerrür ederek veriyor ve bizim de pek bir şey yapmamıza gerek kalmıyor aslında.
Ancak konu ranta gelmişken şuna da değinelim, mevcut iktidarın imkanlarından faydalanmak uğruna dürüstlüklerinden ödün verenlerin bilmesi gerekir ki; AK Parti’nin %49 ile, 50 ile, 55 ile başa gelmesinin bir önemi yoktur. Bu sadece bir süreçtir ve gayet iyi biliyoruz ki geçicidir. Kalıcı çözümleri bulunamayan sorunlar, kalıcı hale gelirler ve toplumda yaşayan herkesi etkilerler. O yüzden, o veya bu demeden herkes için adil bir yaşam alanı oluşturmak gayesi taşıyorsa ancak o zaman ayakta kalabilir bu iktidar. Aksi halde daha önce yaptığı hataları yenilemesi halinde sandık en büyük cevap olacağı gibi, sonuçları her zaman bu kadar kurtarıcı da olmayabilir. Uzun vadede sırtını güce değil, Hakka yaslayanlar kurtuluşa erer.