18.07.2014
SÖZE ne zaman “Suriyeli mülteciler sorunu” diye başlansa...
İktidar çevrelerinden hep aynı ezber yükseliyor:
Ne yani? Zulümden kaçan insanlara kucak açmasa mıydık?
Ne yani? Kapatsa mıydık sınırımızı?
Ne yani? Bıraksaydık da sefalet ve ölümle burun buruna mı kalsaydılar?
Ne yani? Ne yani? Ne yani?
*
Zulümden, sefaletten, ölümden kaçan insanlara sınırını elbette açacaksın muhterem.
Ama senin yaptığın sadece sınırı açmak...
Ötesi yok.
Vicdan kapını aralamıyorsun bile.
*
Şu tabloya bir bak Allah’ını seversen:
Misafirin bir büyük sefaletin göbeğinde çırpınıyor, sen aldırmıyorsun.
Misafirin sokaklarında el açıp dileniyor, sen bakıp geçiyorsun.
Halkın misafirine düşman kesilmiş durumda, senden tık yok.
Misafirin perişan, sen seyircisin.
Misafirinin izzet ve onuru ayaklar altında, sen öyle bakıyorsun.
Misafirin aç, senin umurunda bile değil.
Misafirin kin ve nefretin hedefi haline gelmek üzere, sen umursamıyorsun.
*
Efendiler!
Ev sahipliği, misafire kapıyı açmakla bitmez.
Ev sahipliği, misafire kapıyı açmakla başlar.
Kendinize gelin.
Yazının tamamı için
http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/73/Ahmet-Hakan/37051/Misafirini-dilenci-yapan-ev-sahibi
Yorum:
Mülteci-muhacir
Bir mültecilik kavramı vardır. Adam iltica eder. Onu kabul edersin. Sonra iki arada bir derede süründürürsün.
O da bir yabancı olarak sağda solda kaçak çalışmaya başlar. Üç kuruşa çalışır. Bazıları çalışamaz, çalışmaz, dilenir. Bazıları hırsızlık yapar. Mültecilik kavramı onları bu hale getirir.
Oysa Kuran bize hicret etmemizi ve sıkıntıda olanı bize hicret ettirmemizi emretmektedir.
Kuran’a göre muhacir mülteci değildir. Muhacir artık bizim vatandaşımızdır.
Evet, Suriye’den geleni vatandaş yapmalıyız.
Gazze’ye ve İsrail’e seslenmeliyiz. Gelsin bütün Gazze’dekiler, vatandaşımız olsunlar, artık burada yaşasınlar demeliyiz.
Bize düşen budur, Ensar olmaktır, onlara düşen de muhacir olmaktır.
Bunun dışında sadece çatışmalar devam eder. Sermayenin istediği de budur. Sürekli olarak çatıştırmak, öldürmek, huzursuzluğun devam etmesidir. Onun oyununu bozmak bize düşmektedir. Bunun tek yolu da hicrettir.