06/07/2014
- Görünürde devleti Başbakan veya Cumhurbaşkanı yönetir. Çoğu kez onlar görünürde yönetirler.
- Yöneticiler, genellikle o yerin bileni değildirler. Zamanla birisi iyi danışman olur, hep onun dediğini yapmaya başlarlar. Vezirlik budur. Çoğu zaman bu bilen dışarı ile dolaylı olsa da ilişkilidir. Orduda karargah vardır. Ordu karargah tarafından yönetilir. Devlet ordu tarafından yönetilmezse dışarıdan yönetilmeye başlanır.
- Sorunları tespit etmek, çözümü bulmak gerekir. Halkın çözümü desteklemesi gerekir. Bunun için halkı ikna etmek zorundasınız. Sınır olayları çıkarabilirsiniz.
- Halk iç işlerde hukuk düzeni içinde kurallara tabi olur. Özgürlük içinde yaşar. Dış işlerde lidere tabi olur, ona inanır, onun doğru karar verdiğine kanidir. Bu devlet yaşar. Bu denge kurulamıyor. Ya iç işlerde lidere tabi oluyor bu dikta rejimidir. Yahut dış işlerde özgürlük istiyor. Bu de devletin çöküşüdür.
- Bizde ülkeyi Sermaye yönetir. Basını kullanan Sermaye gerekli görüntüleri oluşturur ve gerekli kararları alıp kabul ettirir.
- Ülkemizi şimdiye kadar derin güç yönetmiştir. Bu derin güç dışa bağımlı sermaye ile ordunun anlaşması ile gerçekleşiyor. MİT ve basın el ele dışarının istediğini memlekette dengeli olarak uyguluyordu. Ordu ile sermaye arasındaki bu anlaşma zorunlu idi. İçten içe savaş vardı ama hep birbirine uyarlardı. 2002’de ordu siyasetini değiştirdi. Seçimi kazananın emrine girdi. MİT ordunun yanında yer aldı. Sermaye dış sermayenin emrinde kalmayı tercih etti. Savaş budur. Bu savaş yalnız ülkede değil dışarıda da devam ediyor. Cumhuriyetçiler sermayeye tabi ve karşılıksız para ile elde ettikleri basın ile savaşıyorlar. Demokratlar devlet tarafındadırlar, silahla savaşıyorlar.
- İç sermaye dış sermaye ile iş birliği yapar. Hepsinin haberi bile olmaz. Dış sermaye her zaman ülkenin aleyhinde kararlar almış olmayabilir.
- Ortadoğu’da İsrail’in yönettiği, küçük devletlerden oluşmuş birliği kurmak için Türkiye’nin ekonomisi ve dini aleyhine kararlar dışarıdan empoze edilmiştir. Sermaye bu işi başaramayınca şimdi Türkiye’de yatırımlar yapmaktadır. Türkiye’yi merkez yapabilir. Biz Adil Düzen’i kurarsak karşılıklı dayanışma içinde üçüncü bin yıl uygarlığını kurabiliriz.
- İç sermaye emekli askerleri gerekli iş yerlerine yerleştiriyordu. Mevcutlara mesaj sunuyor, onları yanına çekiyordu.
- Emekli askerlerin siyaset yapması, ordu tarafından hoş karşılanmıyordu ama bu atamalara ses çıkarılmıyordu. Askerler de bildiklerini yapıyorlardı. Akevler’e kendiliğinden bir albay geldi. Sekreter oldu. Başarılı hizmetler verdi. Hak ettiği hizmetinden başka bir şeyi kendisine vermedik. O askerler firmalara ordunun izniyle gelmişlerdi ve asla ülkeye ve orduya ihanet etmediler. Onlar gözcüydüler.
- Bunlar bir görev yapmazlardı. Halen de görevlilere karşı bu uygulama yapılmaktadır.
- Türkiye devleti devletçiliği icat etti. İslami olan bu kurumun ilk uygulayıcısı Türkiye’dir. Askerlikten ve devletten ayrılanlar özel firmalara geçtiler ve orada başarılı oldular. Türkiye böylece tarım döneminden sanayi dönemine geçti. Askerler belki işletmenin teknolojisini bilmiyorlardı ama yönetimi biliyorlardı. Hadlerini biliyor bilmedikleri işlere karışmıyorlardı. Askerler ülke iç işlerine karıştırılmazsa bunda her hangi bir sıkıntı yoktur. Sivillerle tarafsız, bağımsız, etkin ve saygın yargı oluşturulursa kamu görevlilerinin özel sektörde sonra çalışmaları yararlıdır. Kamu görevlileri zorluk çıkarmazlar, özel sektör de devlet aleyhinde olmaz.
12/07/2014
Devletin yapısı
- Paralel devletten bahsediliyor, bunlar gücü nereden alıyorlar. Nasıl önlenir?
- Merkezi yönetimleri daima bir derin güç oluşturur. Demokrasi, saltanat, hep o gücün bir kalkanıdır. Devleti hanedanlar yönetmez, doğal olarak oluşmuş paralel yapı yönetir. Devleti seçilenler yönetmez, doğal olarak oluşmuş paralel yapı yönetir. O güç silahlı güçler ve sermayeyi arkadan kullanır. Zamanla ikinci paralel güç ortaya çıkar, çatışmayı göze alamazlar, yer altında uzlaşırlar. Sermaye paralel devlet oluşturmuştu, Cemaat de paralel devlet oluşturmaya başladı. Şimdi bunlar uzlaştılar ve devlet içinde birlikte hareket ediyorlar ama deşifre oldular.
- Sovyetlerde komünist Partisi vardı. O derin güçtü, resmi paralel devlet gitti. Kimse karşı çıkmadı.
- Komünist Partisi içinde derin savaş vardı. Leninciler ve Stalinciler. Leninciler Yahudilerin Stalinciler ise yöneticilerin yanında idiler. Bu çatışma hala devam etmektedir. Sovyetlerde hala Yahudiler devletin her kademesinde etkindirler.
- Etkin kişiler bir araya gelir, görüşlerini açıklar ve yöneticiler de onlara uygun gördükleri zaman uyarlar. Ülke için yararlı olur. Türkiye’de Sermaye kendi çıkarları içinde bu danışmanlığı yaptı.
- Sermaye, devletleri yönetmek için istedikleri kimseleri, gerici ve ırkçı damgası ile damgalıyor ve devlet adamlarının onlarla görüşmesini önlüyordu. Gericilerin gazetelerini hiçbir bürokrat veya siyasetçi okuyamazdı. Bu durum bugün de devam etmektedir. Böylece dışarıdan yararlanmak istedikleri ülkede uyguluyorlardı. Bu Japonya için, Almanya için yararlı uygulama idi ama İslam alemi için yararlı değildir.
- Sakıp Sabancı’nın kardeşi öldürüldü. Sözde katiller yurt dışına kaçırıldı. Asıl katiller bulunamadı.
- Japon ve Alman sermayesi yoktur. Yahudi sermayesi vardır. Dünyada dengeli bir teknoloji dağıtımını yapmakta idi. Japon firmaları Türk firması ile onun izni olmadan anlaştı. Bunun üzerine sermaye öldürdü. Derin güç tarafından korundu. Sözde katiller böyle ortaya çıktı.
- Türkiye’de ordu siyasetle anlaşmadı, derin devlet oluşamadı.
- Türkiye’de ordu sermaye ile derin devleti oluşturmuştu. 2002 seçiminde ordu siyasilerle derin güç oluşturmaya başladı. Henüz tam hakim değiller ama oraya doğru gidilmektedir. Sermaye şimdi, siyasetle derin devlet oluşturuyor. ABD’de Cumhuriyetçiler sermaye ile, Demokratlar yönetimle paralel güç oluşturuyorlar. Ordu AK Parti ile, Sermaye CHP-MHP ile paralel güç oluşturuyor.
- Paralel devlet tasfiye edilmeli ama derin devlet oluşturulmalıdır.
- Ekseriyet sistemini bırakılıp nispi sisteme geçilmelidir. İlmi, mesleki, ahlaki ve siyasi partiler oluşturulmalıdır. Bunlar devlet bütçesi ile desteklenmelidir. Barajlar kaldırılmalıdır. Hakemlerden oluşan yargı üstünlüğü kabul edilmedir. Devlet başkanı asker olmalı, ordu doğrudan ona bağlı olmalıdır. Hukuk düzeninde başkan da yargının denetiminde olmalıdır. Merkezi yönetim yerine hukuk düzeninde yerinden yönetim esas olmalıdır.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Paralel devlet ve devletin yapısı
Ekseriyet sistemi, gizli oylama, merkezi yönetim, hakimlik sistemi daima paralel güçler oluşturur ve devleti derin güç tarafından yönetirler. Nispi sistem, açık biat sistemi, yerinden yönetim ve hakemlik sistemi açık meşru çoklu grupları oluşturur. Asker devlet başkanının emrinde ordu derin güç olur. İlmi, ahlaki, siyasi ve mesleki çoklu sosyal gruplar paralel gruplar oluştururlar. Böylece paralellik söz konusu olmaz.
Demek ki paralel devlet ve derin güç kavramları bugünkü merkezi yönetimlerin sonucudur. Halk paralel güçler oluşturacak böylece ekseriyetin sultasından kendisini koruyacak, devlet derin güç oluşturacak böylece devleti paralel güçlerden koruyacaktır. Denge bunların boğuşmasından oluşacaktır.
Bugün ordu ile iktidar bir grup, sermaye ile muhalefet bir grup oluşturmuştur. Erbakan’a karşı oluşturulan parti ve cemaat bu iki cephede karşı karşıya yer almışlardır.
İnsanlık henüz halk yönetimine geçmemiştir. Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası Kuran delilleriyle yazılmıştır. İnsanlık bu anayasa üzerinde durmalıdır. Bu anayasanın verileri içinde yapıları oluşturmaya başlamalıdır. Bu derin güç açık güç haline gelir, ikili paralel yapı yerine çoklu paralel yapı ortaya çıkar ve denge oluşur.
Adil Düzen’in yapısını tekrar hatırlayalım. Onlu sistem içinde ocak, bucak, il, ülke ve İnsanlık birimleri oluşturulmalıdır. Bu birimler iç işlerinde tamamen bağımsız olmalıdırlar.
Yargı tarafların seçtiği birer hakemle, hakemlerin seçtiği başhakemden oluşmalıdır. Yargı kararları kesin olmalıdır. Yargı tüm özel ve kamu kuruluşları ile halkın üstünde olmalıdır.
Bucakta, ilde, ülkede ve İnsanlıkta; ilmi, ahlaki, mesleki ve siyasi dayanışma ortaklıkları oluşturulmalıdır. Yasamayı ilmi, yürütmeyi mesleki, yargıyı ahlaki, yönetmeyi siyasi dayanışma ile oluşan kuvvetler yönetmelidir.
Ülke başkanları asker olmalıdır. Ordular ona bağlı bulunacak. Bürokrasi yerine serbest hizmet ile devlet yönetilmelidir.