30 Mart öncesindeki atmosferin dağılacağına dair bir işaret yok. Kaygılar ve korkular, makul çoğunluğu tedirgin ediyor. Ailelerin içine kadar giren farklılaşma, yılların dostluklarını sarsan tavırlar, sağlam olduğuna inanılan bağları zorlayan müsamahasızlık giderek yayılıyor. En çok savunulan fikir ve ifade hürriyeti, unutulan değerler arşivine gönderilmek üzere… Yıllardır dostluk sergileyen, samimi arkadaşlık eden insanlar, eleştirilere ciddi analizlerle cevap vermek yerine hakaret, aşağılama ve alaya alma seviyelerine savruluyor. Hele medyada farklı kulvarda muharebe düzeni alanlar, şeref ve haysiyet cellâtlığı ile kin, nefret ve intikam soluyorlar. Taraflar, kendilerine katılmayanları, höpürdetme ve köpürtme dalgalarında sörfe yanaşmayanları, neredeyse harp kaçkını ilan edecekler. Hava öylesine ağırlaştı, savrulmalar öylesine hızlandı ki, mahalle baskılarına dayanmak, makul çizgide yatıştırıcı olmaya çalışmak ise hiç kolay değil.
http://www.zaman.com.tr/huseyin-gulerce/bu-ulke-kimsenin-olamaz-_2211647.html
Yorum:
Çözümü yanlış yerde arama..
Temeli çatışma üzerine kurulmuş bir sistemde gerçekleşmesi istenen ve beklenen hoşgörü, saygı, uzlaşma, özgürlük vs. gibi tüm talepler maalesef havada kalmaktadır.
Barış temelli bir sistemin oluşabilmesini Avrupa Birliğine veya uluslararası birtakım kuruluşların bünyesinde arama hatasına, gafletine düşerek korkulardan kurtulunması mümkün değildir. Beklenti içiresinde olunan bu kuruluşlar zaten çatışmacı bir anlayışın tezahürleridir. Kendinden olmayanları yok sayma veya kendine benzeme karşılığında değer verme bu anlayışın en önemli özelliğidir.
Tüm farklılıkları bünyesinde barındırarak uzlaşma, özgürlük, saygı vs. oluşturacak bir sistemi kendi inancımızda, kendi kaynaklarımızda aramadıkça sorunların üstesinden gelmemiz zor görünüyor.