'Türkiye' düşerse, insanlığın umutları da suya düşer!
Yusuf Kaplan
21 mart 2014
Bana, 'Ya, Yusuf hoca, sen, ne diye bu işlere girdin; neden fildişi kulenden indin; o zihin açıcı fikir yazılarını neden terkettin ki? Parti-pırtı işleri senin işin mi?' diye serzenişte bulunan okuyucular var hâlâ.
………………..
Normal şartlarda, haklı gibi görünüyor bu itirazlar.
Ama bu tür itirazlarda bulunan okuyucular, normal şartlarda yaşamadığımızı çok biliyor olmalılar.
Öncelikle, basit olanından başlayayım: Bendeniz, birilerinin sözcülüğünü ya da gözcülüğünü yapacak biri değilim.
Benim derdim, hakikat. Gerisi teferruat.
FİKRİN NAMUSU, FİLDİŞİ KULE'DEN KORUNAMAZ!
İkincisi ve asıl önemlisi şu: Yaşadığımız felâket, kayıtsız kalamayacağımız, helâket sebebimiz olabilecek kadar tehlikeli, büyük bir felâket.
İslâm, protestanlaştırılarak küresel sisteme eklemlenmek, Budizm, Hinduizm, Taoizm gibi hadım edilerek ölü, antropolojik dinlere, 'canlı cenaze'ye dönüştürülmek ve bitirilmek isteniyor.
Ortada böylesine varoluşsal bir felâket varken, tuzu kuru, duyarsız bir tavır takınamam ve fildişi kulemde oturamam.
Fikrin namusu, ancak böyle zamanlarda onurlu, duyarlı ve haysiyetli bir tavır takınarak korunabilir.
Böyle bir felâketin zihin haritalarını çıkarmak, şifrelerini çözmek, bu tür varoluşsal badirelerin nasıl aşılabileceğine dâir umut ve ufuk sunacak geleceğin yol haritalarını çizebilmek fikrin fildişi kuleden inmesiyle mümkün olabilir ancak.
SALDIRININ ÜÇ HEDEFİ: 'ERDOĞAN', 'TÜRKİYE' VE İSLÂM
Yaşadığımız kriz, bir parti ile bir cemaat arasındaki iktidar savaşı değil sadece.
Karşımızda, küresel ve çok yönlü bir saldırı var: Saldırının asıl amacının Erdoğan'ı bitirmek olduğunu düşünenler de, saldırının yalnızca bir cemaat tarafından yürütüldüğünü zannedenler de fenâ hâlde yanılıyorlar.
Bu küresel saldırının kısa, orta ve uzun vadeli üç hedefi var:
Küresel sistem, kısa vadede, Tayyip Erdoğan'ı hedef tahtasına yatırmış durumda. Eğer Erdoğan vurulursa, ikinci hedefe rahat geçileceğini düşünüyor.
Orta vadede, gerçekleştirilmesi düşünülen ikinci hedef, İslâm dünyasının istikbalini ipotek altına almak, böylelikle nihâî istiklâl imkânlarını, rüyalarını ve yollarını bitirmek.
Küresel sistemin uzun vadedeki asıl hedefi ise, İslâm'ın yeniden tarih yapacak yeni bir medeniyet yürüyüşüne soyunmasını imkânsızlaştırmak. Bunun için de, İslâm'ı dönüştürmek ve bitirmek.
İKİ ERDOĞAN: BİRİ FANİ, DİĞERİ 'SEMBOL ADAM'
Yakıcı gerçek şu burada: Tek bir Tayyip Erdoğan yok karşımızda: İki Tayyip Erdoğan var.
Birincisi, AK Parti'nin başındaki Tayyip Erdoğan.
İkincisi de, İslâm dünyasının, mazlum ve masum halkların umudu olan Tayyip Erdoğan.
Birinci Erdoğan, herhangi bir partinin başındaki fâni kişidir. Bugün var yarın yoktur.
Ama ikinci Erdoğan, Erdoğan'dan daha fazla bir şeydir: Sembol şahsiyettir: Bugün de vardır; yarın da...
İşte bu nedenle, saldırı, Ak Parti'nin başındaki fâni Erdoğan'a değil; İslâm dünyasının umudu olarak görülen 'sembol şahsiyet' Erdoğan'a ve bu Erdoğan üzerinden yapılan bir saldırıdır.
Neden?
Çünkü küresel sistemin lordları ABD'nin, İngiltere'nin ve İsrail'in denizaşırı ahtapotlarının haksızlıklarına meydan okuyan yalnızca o!
Çünkü Türkiye'deki vesayet sisteminin lordlarını dize getiren yalnızca o!
Çünkü Türkiye'yi Mısır'a, Ukrayna'ya, Venezuela'ya çevirerek diz çöktürmek isteyen küresel sistemin lordlarına direnen yalnızca o!
O yüzden, İslâm dünyasında, şu anda, İslâm dünyasının umudu olabilecek ikinci bir sembol şahsiyet yok, 'Erdoğan'dan başka!
İNSANLIĞIN UMUDU, NEFES BORUSU VE MEDENİYET KORİDORU
Unutmayalım: Küresel sisteme, stratejik zekâyla, iyi kötü iktisadî bağımsızlık hamlesiyle, medeniyet tecrübesinin verdiği tarihî ve irfanî derinlikle meydan okuyabilecek ülke yalnızca ikinci on yıllık Erdoğan Türkiye'sidir!
Afrika'da, Asya'da hatta Latin Amerika'da kapitalizmin pençesinde kıvranan masum ve mazlum halkların tek umudu ikinci on yıllık Erdoğan Türkiyesi'dir!
İnsanlığın son umudu, nefes borusu ve hakikat medeniyet koridorunun anahtarları, yeniden tarihî derinliğini ve irfanî derinliğini hayata ve harekete geçirecek ikinci on yıllık Erdoğan Türkiyesi'nin elindedir!
İSLÂM BİTERSE, İNSANLIK DA BİTER!
İslâm'ın protestanlaştırılarak hadım edilmesi ve bitirilmesi, sadece Müslümanları ilgilendiren bir sorun değil, insanlığın geleceğini ilgilendiren varoluşsal bir sorundur.
İslâm'ın protestanlaştırılması, paçavraya çevrilmesi ve bitirilmesi demektir.
İslâm'ın bitirilmesi ise, insanlığın insanlığını yitirmesi anlamına gelecektir.
Unutmayalım: İslâm biterse, insanlık da biter!
İslâm, insanlığın sığınabileceği son güvenli ada, demirleyebileceği son emin limandır zira.
Bu böyledir ve bu gerçek, birinci sınıf Batılı düşünürlerce de bu şekilde dile getirilmiştir: Daha önceleri de zikrettiğim gibi, Jean Baudrillard, 2008 yılında, ölmeden önce, kendisiyle yapılan son röportajda, İslâm'ın terörle özdeşleştirilerek önünün kesilmesine karşı şöyle isyan etmişti: 'İnsanlığın önündeki tek seçeneği yok ediyoruz!'
TÜRKİYE DÜŞERSE...
Görüldüğü gibi, Türkiye, dün İslâm'ın kalesiydi. Yarın da, insanlığın insanlığını koruyabilmesinin tek adresi olacak.
Mısır düştü... Arap dünyası, İngilizlerin, neoconların ve Yahudilerin elinde oyuncağa dönüştü...
Pakistan düştü... Asya'nın iyi kötü parlayan yıldızı daha doğmadan söndürüldü...
Ve İran, sahneye sürüldü...
O yüzden, küresel seküler-kapitalist sisteme meydan okuyacak yegâne medeniyet hamlesi, Türkiye'den gelecek. Bunu bütün dünya görüyor ama biz göremiyoruz.
O yüzden küresel sistem üzerimize üzerimize geliyor.
O yüzden karşı karşıya kaldığımız saldırı basit bir saldırı değil, İslâm'ın yeniden parlayan yıldızını söndürmeye dönük büyük bir saldırıdır.
O yüzden Türkiye düşerse, insanlığın umutları da suya düşer, diyorum. Nokta.
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/turkiye-duserse-insanligin-umutlari-da-suya-duser/50899
yorum;
İkinci 10 yıllık Erdoğan dönemi mi?
10 yıl daha mühlet istemek.
Neden?Şartlar anormal.
Ülkesinde halkının%99 unun desteğini alamayan
bir lider dünyaya nasıl kafa tutar?
Ülkesinde Adil Düzeni kuramayan bir lider
dünyadaki zulüm düzenine nasıl meydan okuyabilir?
Gerekli hazırlıkları yapmadan O liderin uğrunda savaşı kaç kişi
göze alabilir?
Önümüzde iki yol var.Ya nispi temsil sistemine göre
Milli Mutabakat hükümetini bizzat Tayyip Erdoğan
kurduracak ve Adil Düzene geçecek yada ülkenin bölünmesi ve iç savaş.
Ve hepimizin helakı”neuzu billah”
Detaylar ve çözüm 47 yıllık Akevler Adil Düzen çalışmalarında.