20.12.2013
BİR ülkenin başbakanı “Devlet içinde devlet var” diyorsa...
Çok ama çok mühim bir şey söylüyor demektir.
*
Bu mühim açıklama üzerine...
O ülkenin başbakanına sorulur:
12 yıldır iktidardasınız, bu devlet içinde devleti yeni mi keşfettiniz?
Genelkurmay başkanlarını bile tutuklayan hapse atan bir iktidar, devlet içinde devlet yapılanmasına nasıl kayıtsız kalabildi?
"Devlet içinde devlet olanlar" sorunu, yeni bir sorun mu?
Eğer yeni bir sorun değilse... Neden bu zamana kadar dile getirmediniz?
Eğer yeni bir sorunsa... Böyle bir oluşum nasıl oldu da devletin içine sızabildi?
Sizin bile kendinizi korunaklı görmediğiniz böyle bir yapılanma karşısında vatandaş kendisini nasıl koruyacak?
Ergenekon ve Balyoz sürecinde birçok kişi “Devlet içinde devlet var” derken... Siz neden bu tür açıklamaları hiç ama hiç ciddiye almadınız?
“Devlet içinde devlet var” açıklamanız, 12 yıldır iktidarda olan bir başbakan açısından büyük bir yönetim zafiyetine işaret etmiyor mu?
Yazının tamamı için Not supported field expression!
Yorum:
Geçmiş geleceğin aynasıdır
12.02.2012 tarihli dergideki yazım:
Birisine siyasi oyun oynayacağınız zaman çok değişik taktikler kullanırsınız. Bunlardan en etkili olanı oyun oynayanın hep perde arkasından işi idare etmesi ve ortalıkta hiç görünmemesidir.
Günümüzde de böyle bir oyun oynanıyor. Birileri düğmeye basıyor ve birileri tutuklanıyor. Koskoca genelkurmay başkanı tutuklanıyor, generaller hapislerde, mahkeme koridorlarında, savcıların karşısında süründürülüyor. Bu işler yapılırken olay Ak Partiye mal ediliyor. Ak Parti bilinçaltı memnuniyeti ile “yargı bağımsızdır, herkes yargı karşısında eşit bir şekilde hesap vermelidir” diyor. Böylece Ak Partililer askerlerin yargılanmasından hoşlanmanın getirdiği gevşeklikle arkadan gelecek oyunu fark edemiyorlar.
…
Daha da ilginci olayın Cemaat-Ak Parti çatışması şeklinde yansıtılması. Burada oynanan oyun o kadar kuvvetli ki birileri cemaatin çok güçlendiğini ve her yeri ele geçirdiğini söylentisini yayıyor ve Ak Partiyi rahatsız ediyor. Sonra cemaate gidiyorlar ve Ak Parti sizi elimine ediyor diyorlar. Ak Partide allerji oluşturuluyor, cemaatte allerji oluşturuluyor. Sonra cemaate mensup bazı üst düzey bürokratlar pasif görevlere çekilip yerlerine eski solcular getiriliyor. Cemaat bunu görünce basın yayın organları dahil Ak Parti aleyhine geçmeye başlıyor ve böylece çatışma başlatılıyor.
…
19.02.2012 tarihli (1 hafta sonra) dergideki yazım:
Geçen hafta yazmıştım Ak Partinin kendisinde oluşturulan allerji ile cemaate mensup bazı üst düzey bürokratları pasifize ettiğini. Bu pasifize etme olayının arkasından Fethullah Gülen Herkul.org sitesine bir görüntülü röportaj veriyor ve bu röportaj yayınlanıyor. http://www.youtube.com/watch?v=kF5STP6Igik adresinden izleyebileceğiniz bu konuşmada isim vermeden Ak Parti hükümeti için öyle şeyler söyleniyor ki sonunda eğer bu dünyada Allah tokatlamazsa öbür dünyada sonunun cehennem olduğunu söyledikten sonra büyük bir kızgınlıkla “Vallahi öyle olur, billahi öyle olur, tallahi öyle olur, öyle olmazsa Allah beni kahretsin” diyerek sözünü bitiriyor. İşte bu dönem allerji oluşturulup çatışmanın başladığından sonraki dönem. Ancak daha sonra başbakan ameliyat oluyor ve Fethullah Gülen son derece saygı ve sevgi sözcükleri içeren bir geçmiş olsun mesajı yayınlıyor. Tekrar her şey eski haline dönmüş gibi görünüyor.
Bu yaşanan olaylar ne cemaatin ne Ak Partinin kendilerinden kaynaklanıyor. Bu olaylar zalim düzenin kötü mekanizmaları içinde her zaman gerçekleşecek olaylar. Kim olursa olsun, ne kadar iyi olursa olsun bu bozuk düzende her zaman bu tür olaylar yaşanacaktır. Taraflar kendi menfaatlerini güdecekler, kavgalar olacak, tartışmalar olacak, tehlikeler yaşanacaktır. İktidarı ele geçiren taraf karşı tarafı ezmek için, muhalefettekiler iktidarı devirmek için kendilerine müttefikler bulacak, müttefikler menfaat birliği içinde hareket ederken karşı taraf onların arasını açma oyunları deneyecek, bazen başaracak, bazen kısmen başaracak, bazen başarısız olacak ve bu böyle devam edecektir. Tabi bu olaylarda organizasyonu gerçekleştiren asıl fitne başı sürekli olarak müdahil olacak ve siyasetin istediği yönde gitmesi için tüm gayretini gösterecek ve büyük oranda da başarılı olacaktır. Çünkü düzen zulüm düzenidir. Zulüm düzeni içinde zalim başarılı olma yolunda her zaman büyük bir avantaja sahiptir.
Zulüm düzeninin yerine Adil Düzen ikame ettirilmedikçe herkes tedirgin yaşayacak, herkes mutsuz olacak, herkes korku içinde olacak ve yarınından emin olmayacaktır. Değer mi bu kadar strese kısa dünya hayatı için?
Bu haftaki yazım:
Cemaat ile Ak Parti arasındaki alerji meydana getirildi ve bundan 3 sene kadar önce cemaate mensup üst düzey polis müdürleri görevden alındı. O zaman bunların görevden alınma sebebi Ak Parti için bir operasyon planladıkları haberiydi. Bundan korkan Başbakan bu üst düzey polis müdürlerini görevden aldı. Sonra yerlerine eskiden o mevkide olanlar atandı. Gün geldi cemaate mensup polis müdürlerinin yapacağı beklenen operasyonu onların yerine getirilenler yaptı.
İşte böyle oyuna getirirler adamı. Sağ gösterip tekrar sağ vurma böyle bir şey.
Zulüm düzeni içinde adaletin olmayacağı bir kez daha görüldü.
Eğer Ak Parti bu zulüm düzeni içinde başarılı olursa Kuran yanlış söylüyor demektir (haşa).