14.10.2013
Yaşadığımız yakın geçmişte bu ülkede tanık olduğumuz sosyo- politik ayıpların bugün dünyanın başka ülkelerinde tekrarlandığını görünce, "Olur mu böyle şey" diye şaşırmıyor muyuz?
Mesela silahlı adamlar Libya Başbakanı Ali Zeydan'ı Trablus'ta kaldığı otelden alıp, bir yere götürmüşler. Ali Zeydan kurtarıldıktan sonra "Bu bir darbe teşebbüsüydü" açıklamasını yapmış...
Hatırlamıyor musunuz?.. 1960'ın 27 Mayıs günü, varlık sebebi Cumhurbaşkanını korumak olan Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı alıp, ite kaka Harbiye'ye götürmemiş miydi?
Mısır'da darbe yapan ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'yi tutuklayıp ona destek veren partiyi de kapatan Sisi'nin yaptıkları, bize garip gelmiyor mu?
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/10/14/bugunun-dunyasinin-ayiplari-bizi-cok-sasirtiyor
Yorum:
Anlayış
Sevgili okuyucu bu satırları okuyup da boşuna telaşa kapılmasın zira kendi dışında her şeyle pek bir ilgili olmak sadece Türkiye’nin değil, dünyadaki birçok ülkenin ortak hastalığıdır. Bu durum şeye benziyor hani ‘Ateş düştüğü yeri yakar!’ derler ya işte onun tersi. Ateş göründüğü yerden paniğe sebep oluyor, yananlar henüz durumun farkında değiller.
Buna bir örnek verecek olursak: kendi ülkesindeki farklı etnik kökenlilere bile tam bir vatandaşlık hakkı sağlayamayan ABD, İngiltere ve türevleri çok uzak diyarlardaki, Suriye, Irak ve Mısır’daki karanlıkları demokrasi meşalesi ile aydınlatmaya kalkışıyorlar. Bu çaba da zaten ziyadesiyle takdire şayandır. (“Yanı başlarında aslanlar gibi bir Türkiye varken ABD niye telaş yapsın ki, elbette uzakları yakın eder.” düşüncesi tamamen spekülatif olup gerçekleri yansıtmamaktadır. Bkz.dış ses )
Bir de ‘Davulun sesi uzaktan hoş gelir.’ var. Onun tersi ise daha trajik, şöyle ki; pek yakın tarihte İstanbul Taksim’de başlayan ve tüm yurda yayılarak ciddi anarşilere sebep olan, büyük ölçüde can ve mal kaybına yol açan ve Türk hükümetinin ne kadar baskıcı, ayırımcı ve demokrasiden uzak ve insan hak ve hürriyetlerine aykırı bir politika güttüğü yönünde dünyaya reklam malzemesi yapılan bir ‘Gezi Parkı’ rezaleti var.
Davul, davul olalı o kadar ses yapamamışken, yanlı medya sağ olsun hoparlör etkisiyle dünyanın diğer ucuna bunu istediği gibi servis etmeyi başardı. Uzaklardan duyulan bu nahoş ses onlarda ülkemize dönük pek iyi bir etki bırakmasa da bunun kimin umurunda olduğu gerçeği de bizi olanları iplememeye yetecek kadar haklı kılmaktadır. Bizim el âleme peşkeş çekecek bir demokrasimiz yok. Böyle bir derdi olanları da zaten ibretle izlemekten başka bir şey yapamıyoruz.
Görülüyor ya kültür farklılığı böyle bir şey işte. Atasözleri bile çok farklı anlaşılabiliyor. Hikmetini ortak atadan gelmemekte mi, yoksa aklıselim olmamakta mı aramak gerek, bilemedim.
Günün ayıplarıyla uğraşanlardan olmak istemiyorsak bir an önce ‘Dostlar alışverişte görsün.’ psikolojisinden kurtulup salih amelde yoğunlaşmamız lazım. Bu atasözünü doğru anlamakta fayda var ne de olsa amelsiz ilmin kimseye bir faydası yok. Bu da eder nihayeti kelam.