Siyasette kul hakkı çiğneniyor mu?
1041 Okunma, 0 Yorum
Hüseyin Gülerce - Zaman
Zafer Kafkas

MHP, yüzde 10 barajını savunuyor. Bir parti yüzde kaç oy almışsa, milletvekili sayısı da aynı oranda olsun istiyor. CHP, yüzde 10 barajının sıfırlanmasını öteden beri savunuyor. AK Parti yetkilileri, üç alternatifin dışında başka alternatiflerin de olabileceğini, bunları da tartışabileceklerini belirtiyorlar.

 

Siyasi partiler ve seçim yasaları, maalesef 12 Eylül darbesinin eseridir. Temsilde adalet ve yönetimde istikrar deniliyor, ama demokrasinin temelinde olması gereken uzlaşma kültürü, halkın gerçek temsilcilerini Meclise gönderme sorumluluğu ıskalanıyor Mevcut siyasi liderleri doğrudan kastetmediğimin altını çizerek, yani meseleyi şahsileştirmeden net olarak söylenebilir ki, milletvekillerini seçmen olarak biz seçmiyoruz. Parti liderleri ya da onların içinde olduğu dar bir kadro seçiyor. Listelerde seçilecek yerlere kim konulursa, biz onları seçmiş oluyoruz.

 

Örnek verdiğimiz Batı demokrasilerinde -istisnalar olabilir- ama çoğunluk, önce sivil toplum kuruluşlarında, sonra yerel yönetimlerde başarı gösterip, halk tarafından teşvik edilerek milletvekili oluyor. Layık olan, temsil kabiliyeti olan insanların önü kesilmiyor. Tam tersine onların önü açılıyor, onlardan istifade etmenin, toplumun hakkı olduğu savunuluyor

 

http://www.zaman.com.tr/huseyin-gulerce/siyasette-kul-hakki-cigneniyor-mu_2146704.html

 

Yorum:

 

Sınırlı Demokrasi

 

Açıklanan paketi günü kurtarma ve seçim için puan toplama çabası olarak görüyor ve samimiyetten uzak olduğunu düşünüyorum. Üzerinde ciddi çalışma yapılmadığı açık olan ve bütünü kapsamayan, belirli bir kesime ayrıcalık tanıyıcı maddeler içeren, eksiklerle dolu bir demokratikleşme paketi halkı kandırmaktan öteye gidemeyecektir.

 

İnsanların, ülkeyi belirli bir dönem yönetecek kişiler için parti liderlerinin belirlediği kişiler için seçim yapması ve bu kişilerin yapılmasında herhangi bir dahlinin dahi olmadığı birtakım kural ve kanunlara göre hayatını sınırlandırmasına demokrasi adı verilmesi en iyi bakış açısıyla bilgisizliğin bir sonucudur.

 

İnsanların eğitim hayatlarında özgürce öğretmen ve okul seçimi yapamadıkları, inançları ile alakalı bir mezhebe, bir tarikata, bir cemaate kendi özgür iradeleri ile katılamadığı, iş hayatlarında kendisinin seçtiği bir mesleki oda veya sendikaya rahatça bağlanıp eğitimini alamadığı ve tüm bu kurumları istediği zaman değiştirme hakkına sahip olmadığı bir sisteme demokrasi denmesi aklımıza sınırlı demokrasi kavramını getirmektedir.

 

Tek demokratik düzen olan İslam Düzenine kulak vereceğimize hala batı demokrasisinden örnekler vermek kendi kaynaklarımıza ne kadar yakın görünsek de çok çok uzak olduğumuzun en açık göstergesidir. Tebliğe İslami camiadan başlamak mı gerek yoksa onlarla vakit kaybetmemek mi? Çözemedim..       

 

Zafer Kafkas






Sayı: 225 | Tarih: 6.10.2013
Mahir Kaynak
Devletin Gücü
Yeni Düzen
1218 Okunma
5 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
İFAM'ın eğitim devrimi
Eğitim devrimi nasıl olur?
1161 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Barlas
"Cumhuriyetçiler" ABD'de de ölçüyü kaçırdı
Yeni Denge
1100 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Bir ‘Ne iş’ sorusu
Anadilde eğitim
1051 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Hüseyin Gülerce
Siyasette kul hakkı çiğneniyor mu?
Sınırlı Demokrasi
1041 Okunma
Zafer Kafkas
Mehmet Şevket Eygi
Reformlar Paketinde Niçin Sünnî Çoğunluğun Haklar
Geri değil, ileri gitmeliyiz
1016 Okunma
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler