17/09/2013
-Suriye’de kimyasal silahı kim patlattı? AB veya Rusya, bilmiyorum. Türkiye’nin durumu ne? Ne tedbir alacak? Muhalefetin tutumu ne olacak?
-Bir devlete hakemler kararı ile savaş ilan edilir. Mağlup edilerek hiç olmazsa yönetimi kökünden değiştirilir. Devletin iç işlerine karışmak, orda iç savaş çıksın birbirini kırsın anlamına gelir. İhvanı Müslimin’i desteklemek, onları ateşe atmak demektir. Kuran göç etmezlerse sizin oraya karışmamanız gerekir diyor.
-Olay sınır olayı değildir. Türkiye’yi olaylara dahil etmek isteyebilirler.
-Olay açıktır. Türkiye Suriye’ye girsin. Bundan yararlanan İsrail de güneyden Suriye’ye girsin. İran ve diğer İslam ülkeleri Türkiye’ye saldırsın. Üçüncü cihan savaşı çıksın ve sermaye sonunda tekrar masaya oturup etkin devletlere diz çöktürsün.
-Savaşta ülke çıkarlarına göre taraf olmalıyız.
-Savaşa baştan karışmamalıyız. Tarafsız olmalıyız. Komşularımızla iyi geçinmeliyiz. Taraflar yorulduğunda mağlup olan tarafında yer aldığımızda galip gelecekse onun yanında yer almalıyız. Dengeyi iade etmeliyiz. Böyle bir durumumuz yoksa galip gelenin emrine o zaman gireriz.
-Çin ve AB Rusya ile ABD’nin arasını açmak ve Türkiye’yi de bu çatışmaya dahil etmek istiyorlar.
-Mahir Kaynak sermayeden fazla korkmuş olacak ki sermayenin yapmak istediğini Çin ve AB yapıyor diyor. Sermaye üçüncü cihan savaşını çıkarmak istiyor. Rusya ile ABD çatışırsa, AB ABD tarafında yer alacak, Çin Rusya tarafında yer alacak. Türkiye Batı İran Doğu bloğunda yer alacak ve sonunda sermaye, keyfine bakacaktır. Başaramayacak. İnşallah.
Sorun Çözülmeli
21/09/2013
-Kimyasal silahı Suriye kullanmazdı. Çıkarına değildir. Türkiye veremezdi, çünkü çıkarına değildir. Aynı günlerde Helikopteri düşürmemiz yangına körükle gitmek olmuştur. Bunlardaki hedef Suriye halkı ile Türkiye halkını karşı karşıya getirmektir.
-Mahir Bey olayları doğru görüyor. Bunu yapan etkin devletlerle çatışan sermayedir, diyemiyor.
-İran’ın Suriye tarafında olması İran’ın çıkarına değildir.
-İsrail’in Suriye’nin yarısını işgal etmesi, tüm dünya Müslümanlarını rahatsız eder, tarafsız duramazlar. Onlar adına sermaye bombalar atar, İsrail de ona bomba atar. Savaş başlamış olur.
-Bugünkü sınırlar, Birinci Cihan savaşında İngiltere’nin çizdiği sınırlardır. Bu değişecektir. Osmanlıyı parçalama politikasıdır.
-İngiltere değil sermaye, Yahudi sermayesi bunu yapmıştır. Türkiye’yi ateist tetikçi olarak kullanmak için sağ bırakmıştır. Türkiye ateist olmamıştır. Tetikçi, olmamaktadır. Türkiye’yi de yola getirmek istiyor.
-Önümüzdeki günlerde bir savaş olacaktır. Türkiye de bu savaşa katılacaktır. Savaş kısa sürebilir. Rusya ve ABD bir, Çin ve AB bir olacaktır.
-Sermaye, AB ve ABD ile Türkiye’yi bir, Çin ve Rusya ile İran’ı bir cephede görmek istiyor. Bu hususta Mahir Bey ile baştan beri ayrılığımız devam ediyor. AB, ABD’ye karşı yarışma yapar, ama cephe almaz. Rusya da Çin ile yarışma yapar ama birbirleriyle savaşmazlar. Böyle bir savaş taraflara hiç bir yarar sağlamaz. Sınır ihtilafları da yoktur.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Kimyasal Silah
Bugün, tüm ekonomi sermayenin elindedir. Kimyasal silahı o üretiyor, kime verdiğini o biliyor. Türkiye’nin ve Suriye’nin elinde silah varsa da sermayenin envanterinde yer almıştır. Öncelikle silah yasağı saçma bir şeydir. Savaş, ölüm kalım savaşıdır. Yenilen ortadan kalkar. Sermaye büyük devletlere atom, biyolojik, kimyasal ve tahrip edici silahlar vererek, küçük devletleri onların emrine vermektedir. Büyük devletlere de kendisi hükmetmektedir. Böylece dünyayı tek güç idare etmektedir. Bunu karşılıksız dolar gücü ile yapmaktadır.
MSP’nin CHP ile yaptığı koalisyon ile başlayan süreç, İran’a oradan Sovyetlere oradan da dünyaya sıçramış ve sermayenin dini ve ideolojik savaşları sona ermiştir. Erbakan’ın dünyaya anlattıkları dünyayı uyandırmıştır. Sovyetler yıkılmış, ABD’de halk Demokratlar tarafına geçmiştir. Çin’de de koyu baskılı sosyalizm ortadan kalkmıştır.
Sermaye kurduğu düzeni kullanamıyor. Büyük güçler artık oyuncak olmaktan çıkmıştır. Yeni düzende kitle imha silahlarını üretmek serbest olacaktır. Tüm silahları Silah Vakfı satın alacaktır. Masraflarını o şarj ederek dünyadaki ordulara o satacaktır. Her orduya eşit miktarda talep ettiği silah verilecektir. Mesela atom bombası verilecekse her ordu ancak belli büyüklükte ve belli sayıda silah alabilecektir.
Vakıf insanlık tarafından işletilecektir. Vakfa satılmayan silah üreticilerinin tesisleri bombalanarak imha edilecektir. Silahını vakıftan almayan ordular bombalanarak imha edilecektir. Her ordu kendine verilen silahı istediği zaman kullanacaktır. Savaş, savaş kuralları içinde yapılır. Yargı kararlarına uymayanlara karşı savaş kuralları içinde savaşılır. Her türlü silah kullanma serbesttir.
Sermaye ne yapıyor? Suriye’de kimyasal silah kullanıyor ve bunu Suriye devletine ve Türkiye’ye fatura ediyor. Suriye, Türkiye kullandı diye Türkiye’ye düşman oluyor, Türkiye de Suriye kullandı diye Suriye’ye düşman oluyor. Asıl kullananı kimse yazmıyor, söyleyemiyor.
Biz baştan beri ne söylüyoruz. İnsanlığın dört temel hastalığı vardır.
a)İşsizlik
b)Bağımsız yargının olmayışı
c)Sermayeye bağlı basın
d)Terör
Bunların içinde en şerlisi basındır. Basın, yazarlara bol bol maaş verip susturmuş sonra istediği zaman da istediği saldırıyı yaparak herkesi emri altına almıştır.
İşe bağımsız bir basın oluşturmakla başlamamız gerekir. Bunun için basın kooperatiflerce işletilmeli. Dağıtımı kamu yapmalı. Vergiden muaf olmalı. Yazarlar nerede yazarlarsa yazsınlar devlet maaşlarını ödemeli. Yazarları siyasi partiler oyları nispetinde seçmelidir.
Devlet bir danışma kurulu oluşturmalı, Başbakanlığa bağlı bu kuruluş, olayları tahlil etmeli devlet başkanına sunmalı. Devlet başkanının kabul ettiği yorum devlet yorumu olmalıdır. Devlet o yorumlara göre yönetilmelidir. Şimdi böyle bir araştırma merkezi yoktur. Sermaye basına neyi yazdırıyorsa devlet siyaseti o olmaktadır.
Olaylar önce tamamen tarafsız haber edilmelidir. Olayların tespiti yeminli soruşturmacılar tarafından yapılmalıdır. Mesela Irakta atom bombası var derler de Irak buna dayanılarak işgal edilir sonra da haber doğru çıkmazsa, o yeminli soruşturmacılar sorumlu olmalıdırlar.
Hâsılı İnsanlık için tek çözüm var. O da Adil Düzen’dir. Yoksa Sosyal tufan kapıdadır. Bizden sadece söylemesi. Hesap bize değil, O’na verilecektir.