27 Temmuz 2013
EY bilenler!.. Bilmeyenleri uyarmazsanız, aydınlatmazsanız, bilgilendirmezseniz; hem onlar, hem de siz helâk olursunuz.
Ey âlimler!.. İlmi olmayanlara zarurî ilimleri öğretmek, sizin tercihinize ve keyfinize kalmış bir şey değildir, vazifenizdir. Öğretmezseniz sorumlu olursunuz, helak olursunuz.
İslam dini faydalı ve hayırlı nasihat=öğüt üzerine kurulmuştur. Alimler, fakihler, şeyhler, ziyalılar; halka ve gençliğe doğru ve güzel olan inançları, salih amelleri ve yüksek ahlakı öğütlemezlerse İslam toplumu bozulur çöker.
Ey öğüt vermesi gerekenler, siz susarsanız, siz vazifenizi yapmazsanız, ileride enkazın altında cahillerle birlikte kalırsınız.
Ey bilenler!.. Niçin halkı sahih itikada çağırmıyorsunuz?
Niçin halkı beş vakit namaza çağırmıyorsunuz?
Niçin hür ve mukim erkekleri ehliyetli ve icazetli imamların ardında cemaat olmaya çağırmıyorsunuz?
Niçin bütün Müslümanların tek bir Ümmet olması için var gücünüzle gece gündüz çalışmıyorsunuz?
Niçin ehliyetli ve liyakatli bir Emîrü’l-Mü’minîn seçilmesi ve herkesin ona biat ve itaat etmesi için çırpınmıyorsunuz?
Niçin Müslümanların çocuklarının tâğutî okullarda okumasına tahammül ediyor ve tesâmüh=hoşgörü gösteriyorsunuz? Niçin İslam Mektepleri açılmasına öncülük etmiyorsunuz?
Niçin zina ve ribayı güçlü şekilde protesto etmiyorsunuz?
Niçin lüks, israf, beyinsizlik ve azgınlıkları durdurmaya, azaltmaya uğraşmıyorsunuz?
Sizler “Hesap Günü en ağır azaba, bildikleriyle amel etmeyen alimler çarpılacaklardır” mealindeki hadîsi şerif duymadınız mı?
Uyarmadığınız, aydınlatmadığınız, bilgilendirmediğiniz, kurtulmaları için çalışmadığınız cahillerin ve gafillerin vebali sizin üzerinize olacaktır.
Onların, o gün feryat edip sizden şikayetçi olmalarından korkmuyor musunuz?
-Bunlar biliyordu ama bizi uyarmadılar, bizi küfür dalâlet cahillik sellerinden kurtarmaya çalışmadılar…
-Bunların ellerinde imkan vardı ama bizi yangınlardan halâs etmeye çalışmadılar…
Ey halkı ve gençliği uyarmayan, aydınlatmayan, bilgilendirmeyen, onlara öğüt vermeyen, onları kurtarmaya çalışmayanlar!
Bu yazıyı kaleme aldığım için bu fakire kızar mısınız, darılır mısınız?
Hatâ ve edepsizlik ettiysem bağışlayın beni… Bağışlamak büyüklerin şanındandır.
Yazının devamı için;
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Duyduk_Duymadik_Demeyin/15946#.UfWkK21rPIU
Yorum:
İnsanın İçinden Gelecek
M.Şevket Eygi yazısında niçin uyarmıyorsunuz? Niçin öğüt vermiyorsunuz? Niçin beş vakit namaza çağırmıyorsunuz? vb. şeyler söylemektedir. Bunların söylenmediğini nereden biliyor? Öyle zor ki insanları uyarsan da uyarmasan da birdir. Çünkü insanın içinden gelmedikçe hiç bir şey yaptıramıyorsun. Sadece tebliğ etmekle yükümlüyüz. İnsanları zorlamak İslam'a aykırıdır.
En basiti çocuğumuza laf geçirmekte zorlanıyoruz. Onlara bizler örnek olmalıyız. Anne baba namaz kılmalarına, oruç tutmalarına rağmen onların kılmadıklarını, tutmadıklarını gözlemleyebiliyoruz. Bundan şunu anlatmak istiyorum ki insanların içinden gelecek ki kendileri isteyerek yapsınlar. Zorla hiçbir şey yaptırılmamaktadır.Her aile çocuklarının iyi yetişmelerini ister.
Ne yazık ki "doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" diye bir atasözümüz vardır. İşte bu atasözüne istinaden bilgili, donanımlı insanları, ilim adamlarını halkın çok izlediği televizyon programlarına çıkarmazlar. Reyting yapacak kişilerle program yaptıklarından bilinmesi gereken önemli bilgiler yerine saçma sapan uydurma şeylerle halkı oyalamaktadırlar.