26.07.2013

Geçen gün bu köşede şakayla karışık "Danışmanlar kime danışır" diye sormuş ve yine şakayla karışık "Danışmanlar patronlarına danışır" şeklinde cevaplamıştım bu soruyu. Sevgili Hıncal Uluç dünkü yazısında bu sorunsala "Danışman itiraz eden adamdır" açısından şöyle yaklaşıp, bana cevap vermişti kendince:
"Ankara'da Cüneyt Ağabey'le çalışırken, beni hep odamda oturur, kitap, gazete, dergi okurken görenler 'Bu adamın işi ne? Bu kadar parayı niye veriyorsun' diye sorarlardı hep, şakayla karışık...
Cüneyt Ağabey de cevap verirdi:
'Bu adamın işi bana itiraz etmek..'
Büyük liderleri 'Padişahım çok yaşa'cılar değil, 'İtiraz edenler' yaratır, Memo!.."

Büyük lider olmak
Sevgili Hıncal'ın itiraz etmeyi bir iş haline getirerek "Cüneyt Ağabey"ini "Büyük lider" konumuna getirmesi, dünya tarihinde pek sık rastlanan durumlardan biri değil.
Çünkü genellikle "Büyük lider" olarak anılan isimler kararlarını verirken, çevrelerini oluşturan danışmanlar heyetinden itirazdan çok uyum ve onay beklerler. Bu nedenle kentlerin parklarında ve meydanlarında itiraz eden danışman komitelerinin değil tek adamların heykelleri vardır.
Diyelim ki Hıncal nasıl Cüneyt Ağabey'ini büyük lider yaptıysa, şimdi de Başbakan Erdoğan'ı büyük lider yapmaya karar verdi. Bu kararına saygı duyan Başbakan da Sevgili Hıncal'ı "Muteriz Danışman" olarak atadı.
Başbakan Erdoğan'ın "Büyük Lider" olmaya uzanan yoldaki dik merdivenin basamaklarını tırmanırken, ne tür itirazlarla karşılaşacağını hayal ediyor musunuz?

Tamamı için Not supported field expression!

Yorum:

İyi Lider

Büyük lider olmak gerçekten zor, çok zor olsa gerek. Öyle ki insan ömründe bir tanesine bile şahit olduğunda kendini şanslı, halkını şanslı görmeli. Şimdi “Acaba bize de nasip olur mu böyle bir şans?” diyerek haksızlık yapmak istemiyorum. Türkiye zor bir süreçten geçiyor, dahası Dünya zor bir süreçten geçiyor ve Erdoğan bütün olumsuz eleştirilere rağmen kötü bir lider değil. Peki, iyi bir lider mi? İşte buna aynı netlikle cevap veremeyeceğim. Kime göre iyi demek, belki de daha doğru bir soru olacak.

Bu soruya en kestirme cevap ise danışmanlarını tanımaktan geçer diye düşünüyorum. Neticede bu bir ekip işidir, her başkan gibi Erdoğan’ın da istişare yapacak, sağlam kafa(özellikle akil demedim, bu aralar bu kavram kargaşadan başka bir şey ifade etmiyor) insanlara, diğer bir deyişle her türlü memleket meselesini, ki kendisi işi abartıp belediyelerin mesaisine de dahil oluyor bunu da kendisinin geldiği yeri unutamama vefasına bağlıyoruz ve iyi niyet göstergesi olarak hoş görüyoruz, danışacak insanlara ihtiyacı var. Bu kadar laf kalabalığına karşın diyeceğim o ki;

Ne yazık ki ben bu arkadaşları tanımıyorum. Erdoğan’ı Erdoğan yapan kökenden olmadıklarını, ta başından beri O’nun yanında olmadıklarını, ilmi birikime sahip olmadıklarını, memleketin hayrına baş koymadıklarını ve Adil Düzen davasında olmadıklarını yapılan icraatlardan yola çıkarak söyleyebilirim.

Bir de şunu söyleyebilirim, ülkenin geleceği için sağlamın da ötesinde hiçbir projesi olmayan bir tayfayla yola çıkan ve ancak zaman kaybeden Erdoğan’ın iyi-kötü, eksik-fazla bir çalışma ve gayret içerisinde olan kadim dostları Akevler Adil Düzen çalışanlarıyla bir araya gelmesi, sanatçı ve futbolcularla çözüm masasına oturmasından çok daha evladır. Herkese ayıracak zaman ve tevazuya sahip Başbakanımıza yapılan bu çağrı; davet niteliğinde olup, yer, zaman ve masa seçimi kendisine bırakılacaktır.

Yine de Akevler çalışanlarıyla danışma ve dayanışma içerisinde ol(a)mayacaksa mevcut danışmanlarındansa Google’a danışsa hiç olmasa bir iki yararlı link (akevler.org) bulma ve daha isabetli sonuçlar elde etme şansına sahip olacaktır.