08 Haziran 2013
BU gürültücü vurup kırıcı kalabalıklar ne istiyor? Demokrasi ve laiklik mi? Bildikleri gibi yaşamak mı? Hürriyet mi?
Bunların hepsi yok mu Türkiyede?..
İçki yasaklanacakmış… Yalan yalan yalan… Türkiye şu anda kocaman bir meyhanedir sanki.
Zina mı istiyorlar? Türkiye şu anda M. Kemal devrinden bile ileridir zina konusunda, çünkü yeni Ceza Kanununda zina suç değildir artık.
Muhalefet yapmak hürriyeti mi istiyorlar? Bol bol yapılıyor zaten. Bir Cumhuriyet alın, bir de Sözcü, okuyun. Bundan daha sert muhalefet olur mu?
Çoğulculuk mu istiyorlar?.. Bizde âlâsı var onun.
Millet Meclisinde herkes konuşuyor, bazen havada küfürler uçuşuyor.
Atatürk, İsmet, Celal Bayar zamanında yasak olan Komünist Partisi bile kuruldu.
Atatürkü devirmek isteyen Nazım’ı en çok Atatürkçüler seviyor.
Öyle bir demokrasi var ki bizde dinsizlik, densizlik, donsuzluk bile serbest.
1924’ten bu yana Türkiyede bugünkü kadar demokrasi, çoğulculuk, serbestlik olmamıştır.
Bir adamla bir kadın beraber yaşamaya karar veriyorlar. Nikah mikah yapmadan yaşıyorlar. Çocukları oluyor, nüfusa kayd ediliyor… M. Kemal, İsmet zamanında böyle bir şey olabilir miydi?
M. Kemal ve İsmet zamanında bira bile ruhsatla satılabiliyordu. Şimdi limonata gazoz çay gibi satılıp içiliyor serbestçe.
Göklerde vızır vızır uçaklar, otoyollarda seller gibi akan lüks otomobiller, her yer beş yıldızlı otel dolu. Beş yıldızlısını beğenmeyen yedi yıldızlıda yatıyor. AVM’ler pıtrak gibi açılıyor. Lüks, israf, sefahat… Daha ne istiyorlar? Türkiyenin Küba gibi olmasını mı?
Ülkemizde yasaklar da var ama ilericiler, çağdaşlar, ateistler için değil.
Başörtülü kadın avukatlara, öğretmenlere, memurelere hala baskı yapılıyor.
İslam medreseleri hala kapalı.
Tasavvuf tekkeleri hala kapalı.
Müslümanların devletten bağımsız bir Din İşleri İdaresi yok, Yahudilerin hahambaşısı gibi bir din liderleri yok.
Bu yaygaracılar daha ne istiyor? Müslüman Türkiyede Yahudiler cumartesi, Hıristiyanlar pazar günü tatil yapabiliyorlar ama Müslüman çoğunluk cuma günü yapamıyor.
Daha ne istiyorlar? Anıtkabir bir Sezar tapınağı gibi. Müslümanı ve münkiri hepsi orada baş eğiyor, bel kırıyor..
Sadece Suudîler ve İranîler bunu yapmıyor.
Daha ne istiyorlar? Paraların pulların üzerinde Atatürk, her yerde Atatürk heykelleri, resimleri… Atatürk okulları, Atatürk üniversiteleri… Atatürk caddeleri… Sağa bak Atatürk, sola bak Atatürk…
Evet daha ne istiyorlar?
Evet tekrar açık açık soruyorum: Bu memlekette içki, fuhuş, zina, dinsizlik, densizlik, heykel, resmî ideoloji, açık saçıklık, bikini mayo, dans, bale, nikahsız karı koca hayatı, her şey varken, bunca hürriyet ve serbestlik içinde daha istiyorlar, niçin ortalığı velveleye veriyorlar?
Türkiye diktatörlüğe kayıyormuş… Kuyruklu yalan!.. Bendeniz çocukluğumda yaşadım, bizde diktatörlük İsmet zamanında vardı. Hani şu nâm-ı diğer Millî Şef. 1946’ya kadar tek parti vardı. Seçimlerde oylar açıkta verilirdi, gizli sayılırdı ve yüzde 99,9 tek parti kazanırdı. Bunu tenkit edeni ne yaparlardı x? Anasını ağlatırlardı.
Fazla arpa merkepleri azdırırmış. Fazla demokrasi ve hürriyet de birilerini azdırıyor.
Yazının devamı için;
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Daha_ne_Istiyorlar/15281#.UbN4ym1rPIU
Yorum:
Allah'tan Bela
Bütün bu olayların çıkış sebebi 12 tane ağacın kesilmesiymiş. Bu bir bahanedir. Laik diye geçinen sol görüşlü, ahirete inanmayan kişilerin bu yönetimden korkuları vardır. Bunlar onların başlarını zorla kapattırmak ki bu Kuran'a aykırıdır. İçkinin yasak olması ki bu da aykırıdır. İsteyen istediği gibi yaşar.
M.Şevket Eygi bunu çok güzel dile getirmiştir. İnsanlar zaten istediği gibi yaşamaktadırlar. Bu ülkede Kuran'a uygun yaşamak zordur. Asıl zulüm görenler onlardır. Onların inançlarına saygı yoktur. Bunlar yaşanırken her şey normaldir. Çünkü Kuran ehli toplumda gericidir. Aslında toplumumuzda tam anlamıyla Kuran ehli olan bir topluluk yoktur. Bu İslami kesimde tasavvuf ehli ve atalarının dinini yaşayan, İslami olmayan fakat İslami görünen topluluklar yaşamaktadır.
Zaten Kuran ehli olarak yaşamayan topluluklar tarihte olduğu gibi onlar da batmaya mahkumdur. Topluluk olarak biz kendimizi düzeltemezsek, Allah bu topluluğu yok eder ve yerine yenisini getirir. Bu zulüm düzen böyle sonsuza dek devam etmez.
Birbirine zarar vermemek şartı ile reşit olmuş her birey dilediği gibi yaşar; isteyen İslam'ın bütün gereklerini yerine getirir, isteyen hiçbir dine inanmaz ve kendi değer yargıları ile hareket eder. İşte bu yaşam şekli İslami'dir.