25.05.2013
Alkollü içkilere ve sigaraya, nargileye getirilen yasaklamalar, özellikle gençlerin vücut ve ruh sağlıklarını korumayı amaçlıyor.
Bu yasaklamaları savunanlar, bunların Batı ülkelerinde de var olduklarını söylemekteler.
Açıkçası bu yasaklamalardan bazıları Amerika'da da İngiltere'de de var. Sigara bağımlılığına ve alkolizme dönük önleyici kampanyalar da, yasaklamalar da her gelişmiş ülke için söz konusu.
Bırakın alkolü ve tütünü, tuz ve şekerin aşırı kullanımının önlenmesi için de gelişmiş ülkeler bazı önlemler almaya başladı.
Ama bu ülkelerin televizyonlarında sigaranın veya alkollü içkiyle dolu bardakların noktalarla veya çiçek desenleriyle karartıldıklarını hiç görmedim. Ya da içkili lokallerin kiliselere veya havralara olan yakınlıklarına göre ruhsat alabildiklerini de pek duymadım.
Yasakçılık merakı
Bizdeki yasaklamalar temelde gençlerin ruh ve vücut sağlıklarını koruma amaçlı olsalar bile, bizim coğrafyamıza özgü dürtülerden de esinlenmekteler.
İster seçilmiş milletvekili olun, isterse bir yüksek bürokrat veya bir general olun, eğer bir şeyleri yasaklamak konulu yetkilere sahipseniz hayat tarzınıza, dünya görüşünüze veya inancınıza uyarlı yasaklamaları hemen uygulamaya sokarsınız.
Buna sadece bir örnek, başı örtülü genç kızların üniversiteye girmelerinin yasaklanması değil midir?
Bir de bu yasaklamaların kapsamları belirlenirken getirilen istisnaların garipliği vardır bizim coğrafyamızda... Mesela alkollü içkilere ilişkin yasaklamalarda "Turistik işletmeler"in ayrıcalıklı konumda tutuldukları görülmüyor mu?
Tamamı için Not supported field expression!
Yorum:
Etkin Çözüm
Yaşamda temel olarak لَا إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ felsefesini baz alırız yani “Düzende zorlama yoktur.” deriz. Herkes istediği gibi inanma ve yaşama hakkına sahiptir ancak bu noktada da tam anlamıyla serbest değildir. Bulunduğu yerin yönetim sınırlarınca bir özgürlüğe sahiptir. Uymak istemediği, beğenmediği veya yanlış bulduğu uygulamaları protesto etmek veya değiştirmek lüksüne de sahip değildir. Bulunduğu yerde anarşi çıkarmamakla yükümlü, kendi yaşam felsefesine en uygun yere hakları korunarak hicret etmekte ise serbesttir.
Dünya düzeninde bireyler üzerinde bir zorlama olmaması akla yasakların olmayacağı yanılgısını getirmesin sakın. Yasaklar elbette ki vardır ancak belli yaptırımları da vardır ve bunlar caydırıcılık hedeflenerek uygulanır.
Yukarıda anlattıklarım ömrümüz yeterse şahit olacağımız, yetmezse bile muhakkak gerçekleşecek olan hak düzenin felsefesidir. Bugün hükmen bir geçerliliği yoksa da uygulamadaki tezatlar ve fiyaskolar ona olan ihtiyacı artırmakta, insanlığa can çekiştirmektedir.
Gündemde yer alan içki yasağına gönderme yapacak olursak; belli mekanlarla ve zamanlarla sınırlandırılmak istenen içki tüketimi, sonunda uygulamada usulsüzlükler getirecek ve hiç umulmadık sorunlara zemin hazırlayacak. İşin el altından pazarı oluşacak, karaborsaya dönecek, mafyası çıkacak…
Sorun çözüldü mü?
Hayır!
Dahası bir sürü kirliliği bünyesinde barındıran içki mafyası diye yeni bir de sorunumuz var.
Satış ve kullanıma yönelik yasaklar işe yaramayacağa benziyor. Hükümet; muslukları teker teker kapamaya çalışacağına, vananın yerini bulmalı yoksa alay konusu olması halkın normal tutumu haline gelecek.