Soğuk Savaş'tan 'soğuk barış'a… sistemin restorasyon süreci
24 mayıs 2013
İzini sürmemiz gereken hayatî soru şu: Suriye krizinin bu kadar uzamasının ve içinden çıkılmaz hâl almasının nedeni ne?
SOĞUK SAVAŞ VE KOMÜNİZMİ TASFİYESİ
Küresel sistem, 1989'dan itibaren Soğuk Savaş'a son verdi ve soğuk barış sürecine girdi.
Soğuk Savaş, kapitalizmin, Komünist Blok'u neo-liberal küresel sisteme dâhil etme süreciydi.
Bu süreç şöyle işledi: Komünizm, kapitalizmin önündeki yegâne tehdit olarak ilan edildi ve çeyrek asır boyunca komünizm tehdidiyle savaşıldı.
Sonunda, kapitalizm, komünizmi dize getirmeyi başardı: Sovyetlerde Stalinci devlet sosyalizmi bitirildi; yerine zorunlu olarak Troçkist 'hümanist sosyalizm' ikame edildi. Ardından Gorbaçov geldi, glasnost ve perestroyka politikalarıyla sosyalizmin ipini çekti. Sonuçta, Rusya, neo-liberal ekonomiye geçti, küresel sisteme dâhil edildi ve Rus ruhu, komünizmden sonra kapitalizme boca edilerek yok edildi.
Aynı yöntem, Çin komünizmine de uygulandı. Çin, 1970'lerin ortalarından itibaren istikrarlı bir şekilde neo-liberal ekonomiye geçti. 2000'li yıllara gelindiğinde, Çin, neo-liberal küresel sistemin içinde çoktan eritilmişti bile.
SOĞUK BARIŞ VE BİZANTİNİZM: İSLÂM'I SİSTEME ENTEGRE EDEREK TASFİYE SÜRECİ
…………………
Soğuk barış sürecinin hedefi, küresel sisteme paradigmatik ölçekte direndiği gözlenen görünüşte İslâmcılığı, ama gerçekte İslâm'ı sisteme entegre ederek dize getirmek ve bitirmek.
Soğuk Savaş sürecini az çok biliyoruz ama soğuk barış sürecini hemen hemen hiç bilmiyoruz bile. Bunun nedeni, yaklaşık çeyrek asırdır küresel sistemin hegemonya kurma mantığını ve yöntemini oluşturan postmodern siyaset teorisinin ve pratiğinin DOLAYLI dili; 'ölümü gösterip sıtmaya razı etme' yöntemi.
Soğuk Savaş süreci, belki de son modern savaş biçimiydi: Düşman belliydi ve düşmanın nasıl dize getirileceği biliniyor ve ona göre hareket ediliyordu.
Tastamam ayartıcı postmodern yöntemlerle sürdürülen soğuk barış sürecinde, düşman, görünüşte belli değil (meselâ İslâm değil); ama gerçekte küresel sistem, adı konulmamış vahşî ama ayartıcı bir savaş yürütüyor İslâm'a karşı.
Görünüşte, terörle savaşıyor küresel sistem. Ama gerçekte İslâm'ın tarihin yapılmasında ve akışında aktör olarak yeniden tarihî rolünü oynama imkânlarını ve zeminlerini yok edecek bir soğuk barış tesis ediyor. Ve örtük, ayartıcı, terörize edici yöntemlerle İslâm'ın direnişini ve gelişini önlemeye çalışıyor.
Nihâî amaç şu: İslâm'ın sekülerizme ve kapitalizme direnen tek evrensel ve paradigmatik kaynak olduğunu biliyor küresel sistem. O yüzden İslâm'ı sisteme entegre ederek içeriden, kendiliğinden bitirmekten başka seçeneği olmadığını düşünüyor. Bu nedenle 1989'dan itibaren Soğuk Savaş'ı bitirdi ve İslâm'ı tasfiye edecek Arap baharının yapıtaşlarını döşedi. Önce diktatörlüklere mahkûm etti; sonra da görünüşte demokrasi diyerek gerçekte dromokrasi'nin köksalması için gerekli bütün kapıları sonuna kadar açtı…
ARAP SONBAHARI: DEMOKRASİ'NİN DEĞİL DROMOKRASİ'NİN ZAFERİ
Özetle soğuk barış süreci şöyle işletiliyor: Kapitalist sistem, İslâm dünyasını liberalleştiremediği, dolayısıyla sekülerleştiremediği sürece, nihâî sonuna hazırlanması gerektiğini çok iyi biliyor. O yüzden, İslâm dünyasında, görünüşte haklar rejimi demokrasiyi 'yerleştirdiği' propagandasını yapıyor ama gerçekte, büyük bir hızla hazlar rejimi dromokrasi'nin köksalması için savaşıyor var gücüyle…
Arap baharı denen şey, görünüşte, Arap / İslâm dünyasının haklar rejimi demokrasi'ye geçişini sağlıyor ama gerçekte hazlar rejimi dromokrasi'nin pençesinde kıvranmasına yol açacak. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi, Arap toplumları, önce laikler-İslâmcılar olarak tam ortadan ikiye bölünecek. Ardından hızla ve hazla sekülerleştirilerek İslâmî duyarlıklar aşındırılacak ve iktidara sürülen İslâmcılık iktidarda bitirilecek ve tasfiye edilecek.
Hatırlatmam bile gereksiz: Bendeniz, Arap dünyasının diktatörlüklerden kurtulmasını ve kendi geleceğini kendisinin tayin etmesini sonuna kadar destekliyorum. Aksi düşünülemez bile.
Yapmaya çalıştığım şey, nereye sürüklendiğimize dikkat çekmek ve uyarmaktan ibaret.
SİSTEM, SURİYE ÜZERİNDEN YENİDEN KURULUYOR
İşte Suriye krizi, İslâm'ın tasfiyesi operasyonunda, soğuk barış sürecinin ikinci önemli ayağını oluşturuyor. Soğuk barış sürecinin birinci ayağında, Arap Sonbaharı'yla Arap dünyasının sisteme entegrasyon süreci başlatıldı.
Soğuk barış sürecinin ikinci ayağını oluşturan ve özellikle olgunlaştırılan Suriye krizi, sanıldığı gibi Suriye üzerinden İran'ın küresel sisteme direnmesi değil, aksine, İran'ın sisteme eklemlenerek gizli bir güç hâline getirilmesidir.
Suriye krizinin görünmeyen hedeflerinden biri, birlikte hareket ettiğimiz İngilizlerin, bizi / Türkiye'yi arkadan vurma çabalarıdır.
İngilizler, böylelikle hem İran'ın önünü açarak İslâm dünyasında ürpertici bir Şii-Sünnî bloklaşması oluşturmak, hem de Türkiye'nin Osmanlı'yla birlikte kurduğu Ehli Sünnet omurgayı çökertmek ve Türkiye'nin orta ve uzun vadede İslâm dünyasını toparlayacak uzun soluklu bir yürüyüşe soyunmasını önlemek istiyorlar.
Zorlu bir süreçten geçiyoruz. Eğer Türkiye, İngilizlerin oyununu farkedip dalga-kıracak bir harekât başlatamazsa küresel sistem bizim üzerimizden ömrünü bir süreliğine daha uzatmış olacak…
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/soguk-savastan-soguk-barisa-sistemin-restorasyon-sureci/37830
yorum,
soğuk barıştan-sıcak barışa
adil düzen ile inşallah…
yazarımızın tespiti doğru.
Ama bu süreç daha kısa olacak.
2023 yılına kadar olanlar olacak.
Türkiye ve bölge ülkelerinin”tam bağımsızlık ve barış”
süreçleri başlayacak.
Alametleri ve işaretleri görülmeye başlandı.
Proje/ler tamamlanıyor.
Görev taksimatları yapılıyor.
Çok çalışan önce geçecek az çalışan sıkıntılarla geçecek.
Ama er veya geç “göklerin”yolları insanlığa açılacak.
Bizide ADİL DÜZEN’inin çalışanlarından kabul et Allahım…