29.03.2013
Kürt realitesinin kalıcı ve demokratik bir kalıcı zemine oturtulmasını amaçlayan "Barış Süreci"ne ilişkin yaklaşımlar, aynı durumun farklı kesimler tarafından nasıl değişik değerlendirilebileceğinin somut örneği değil mi?
Milliyetçi- Muhafazakâr AK Parti ile BDP'nin bu süreçte aynı çizgide olmaları ve Sosyal Demokrat CHP ile MHP'nin ulusalcı platformda birlikte yer almaları, kısa süre önce düşünülemezdi bile.
Türkiye'de yaşayan insanları temsil eden siyasi partilerin "İç barış" kavramına bile böyle farklı açılardan bakmalarının nedenini, seçmen tabanına verilen mesajlarda ve iktidarın başarması ihtimalinden duyulan endişelerde, yani siyasal dürtülerden anlamaya çalışıyoruz.
Olacak şey gibi görünmüyor ama mesela CHP tek başına iktidarda bulunsaydı. Açılımların ve "İmralı süreci"nin mimarı CHP olsaydı...
Siyasetçi ve seçmen
Acaba muhalefetteki bir AK Parti bu süreç karşısında nasıl davranırdı?
İdam cezasının kaldırılması ile Abdullah Öcalan'ın bu cezadan kurtulması gerçekleşirken, seçime "Öcalan'ı asacağız" sloganı ile giren MHP koalisyon ortağı değil miydi?
Öcalan idam cezasından ortaklarının oyları ile kurtulduğu için, MHP koalisyondan mı çekildi?
Kısacası biz "Seçmen" ve "Vatandaş" konumunda siyasi polemikleri ve zıtlaşmaları izlerken, siyasetçilerin bizden çok farklı dürtülere sahip olduklarını hiç unutmamalıyız.
Partilerin ilkeleri veya programları tabii ki vardır ama bunlar siyaset mesleği icra edilirken fazla anlam taşımazlar.
Bir siyasi parti lideri rakibine laf yetiştirmek için hazırlanırken partisinin programını açıp, kuracağı cümleleri oradan seçmez.
Amaç iktidar olmaktır
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/03/29/muhalefet-olmak-iktidar-olmaktan-farklidir
Yorum:
İnadına Muhalefet Ancak Böyle Olur
Muhalefet olmak, iktidar olmaktan sadece farklı değildir, çok daha zordur.
Düşünün bir kere; bir iktidar ki bir ülkenin tarihinde yaşadığı en büyük sorunlardan birine bir çözüm planı hazırlıyor ve onu uygulamak için çabalıyor. Bir muhalefet ki, soruna, kaynaklarına, verdiği zararlara; çözüme, stratejilerine, yararlarına hiç mi hiç bakmadan bir reddiye hazırlıyor ve bunu canı pahasına savunuyor.
Kolay iş mi?
Elbette değil!
Akıl işi mi?
Sözü bile edilemez.
Güçlü iktidardan mı yoksa kötü muhalefetten mi bahsetmek gerekiyor? Normalde iktidarın başarısızlığı muhalefetten bilinirken, bizde iktidar başarısını(oldukça göreceli de olsa) muhalefete borçlu. Yapıcı hiçbir faaliyeti, daha doğrusu elle tutulur hiçbir faaliyeti olmadığı için iktidarın ömrünü uzatan ve onu güçlü kılan muhalefet, sırf muhalif olmak yerine elini taşın altına koysa, asıl hizmetin bazen geride kalmak, hiç sahneye çıkmamak olduğunu bilse bu seviyesiz siyaset de, anlamsız polemikler de son bulacak, Türkiye gündemi berraklaşacak.
Pozitif yaklaşımı bir yana bırakalım, destek olmak yerine yapılanları aklıselim incelese zaten eline dolu muhalefet için istemediği kadar malzeme geçecek. İş eleştiri yaparken çözüm sunabilmekten geçiyor. Ancak bu şekilde yapılınca eleştiri anlam kazanıyor.