02.02.2013
Aslında hayat bir film veya bir tiyatro oyununun sahnede sergilenmesi gibi değil mi?
Sonsuz bir film veya oyun bu...
Ama zamanı geldiğinde başroldekiler de çıkıyorlar ve film hiç aksamadan devam ediyor.
Aktörler de, aktrisler de, figüranlar da ayrılıyorlar hayattan.
Yerlerine hemen yenileri geliyor.
İzleyiciler mezarlıkların vazgeçilmez sanılan insanlarla dolu olduğunu biliyorlar ama kimse kendisinin de bir gün sahneyi terk edeceğini pek düşünmek istemiyor.
Geride kalan ocak ayında da çalışmaları ile hayatımızda izler bırakan nice ismin sahneden çekildiğini yine görmedik mi? Düşünün ki Mehmet Ali Birand bile yok artık...
Batı Avrupa dillerinde "Herkes ölür ama herkes yaşamaz" diye bir özdeyiş vardır. Bertold Brecht bunu "Ölmekten değil yetersiz yaşamaktan korkun" şeklinde formüle etmiş.
Menderes ve Pargalı İbrahim
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/02/02/yasamak-ve-olmek-uzerine-cesitlemeler
Yorum:
Yaşamla ölüm arasında
Kuran ölü ve diri kavramlarını o kadar iç içe anlatır ki insanın, birinin diğerinin sonu olduğunu kabullenmesi güçleşir. Hayata anlam katan; ölümün var olması, hayatı nihayetlendirmesi ve yaşanılır kılmasıdır. Kimsenin sahiplenmemesinden olsa gerek her ölüm anidir, her ölüm zamansızdır. Daha erkendir, yaşanılacak, yapılacak daha çok şey vardır. Her zaman vardır…
Pişmanlıklar, keşkeler ve bir fırsat daha talepleri, tıpkı Kuran’da dendiği gibi.
Asla geri döndürülmeyeceğiz o yüzden yapabileceğimiz kadar salih amel yapalım, kulluk bilincini hiç kaybetmeyelim, ölümü aklımızdan hiç çıkarmayalım, her an bekleyelim…
Maalesef hiç de böyle olmuyor. Ölüm unutuluyor. Dilde hatırlansa bile amele yansımıyor. Sürekli bir dürtü olması gerekiyor. Herkes çevresinden birileri, yakınları ölünce asıl o zaman ölümü anlıyor. Oysa bize gerekli olan böyle hatırlatmalar değildir. Ölümü, ondan da önemlisi ahret hayatını sürekli düşünmemizi sağlayacak Kuran’ı dilimizden ve elimizden hiç düşürmememiz gerekiyor. O’nu zikrin ötesine, hayatın içine, ta temellerine kadar alalım ki eksikliği hayatımızı sarssın, yokluğu depremimiz olsun, vazgeçilmezimiz olsun. Bu büyük mucizeye tanık olup da onu raflara terk etmenin hesabını vermekten Allah bizleri korusun. Hala yaşıyorken, ölüm bizi gelip bulmamışken, yaşayan ölüler olmamak için Adil Düzen yoluna koyulalım ve Rabbimin ayaklarımızı o yolda sağlam ve daim kılması için çalışarak dua edelim.
إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ (Muhakkak ki Allah’a aidiz ve ancak O’na döneceğiz.)