13.10.2012
Anlamlarını bilmeden kullandığımız kelimeler, Samsun Müftüsü Hayrettin Öztürk'ün çocuklara isim verirken dikkatli olunması üzerindeki uyarıları ile yine gündeme geldi.
Mesela "Kezban" Arapçada yalancı, "Jülide" Farsçada dağınık demekmiş.
Sayıları topu topu 30 dolayındaki "Harf"lerden bunca dildeki bunca kelimenin üremesinin, bazılarını "Hurufi"liğe itmesi galiba doğal bir sonuçtur.
Hangi kelimenin hangi kökene dayandığını bilmek pek kolay değil.
Önceki gün kasımdaki ABD Başkanlık seçimi kampanyasında Başkan Yardımcısı Joseph R. Biden ile Cumhuriyetçi Parti'nin Başkan Yardımcısı adayı Paul D. Ryan televizyonda tartıştılar.
Ryan Başkan Obama'nın ekonomi politikalarını alabildiğine eleştirdi.
Biden da bu eleştirilere karşı bunların "Malarkey" olduğunu söyleyerek cevap verdi.
Bilinmeyen kelimeler
İlk kez duyduğum bu kelimenin anlamına ulaşmak için sözlüklere baktım. "Malarkey", palavra, içi boş söz anlamına gelen bir deyimmiş.
Devamı için Not supported field expression!
Yorum:
Etimolojinin Hazzı
Sorun, sadece anlamları bilinmeyen kelimelerin kullanılması olsa yine iyi; asıl mesele kelimelere yeni anlamlar yüklenilmesindedir. Bu anlam değişikliği tamamen spontane bir şekilde olmaktadır. Kim, neye göre, ne anlam verdi o belli değil. Bu anlam yozlaşması o kadar hızlı bir şekilde yayılıyor ki, bırakın mani olmayı, takip etmek bile neredeyse imkânsız oluyor. Özellikle yeni nesil arasında yaygın olan bir alışkanlıkla kelimelere yani anlamlar veriliyor. Onunla da kalınmıyor, cümle yapıları bile değiştirilebiliyor.
Dilin incelikleri vardır. Birçok yolla iletişim sağlanabilse de sözlü ve yazılı ifadenin yerini hiç bir şey alamıyor. Mucize bir eser olan Kuran’ı Kerim yazılı bir kaynak olarak bize dilbilgisi ve edebiyat hakkında çok şey anlatıyor. Öyle güzel bir incelikle yazılmıştır ki, hiçbir kelime bir diğerinin yerine kullanılamadığı gibi, aynı manaya gelen birden fazla ifade de yer almıyor. Okuyanın yanlış anlamasına mahal vermediği için açık, dinleyeni sıkmadığı için akıcı, karışıklığa yer vermediği için sade, kulağa güzel geldiği için ahenklidir.
Şiir ve edebiyatın gayet popüler olduğu Mekke toplumunda indirilen eser hayranlık bırakacak kusursuzlukta olmuş, O’nun Allah kelamı olduğu üzerine şüphe bırakmamıştır. Biz Ruh’ul Kuran projesi kapsamında lügat çalışması yaparken Türkçe'yi de daha iyi anlama fırsatı buluyoruz. Hatta Türkçede kullandığımız birçok kelimenin Arapça kökenli olduğu ancak asıl manası dışında kullanıldığına da şaşkınlıkla şahit oluyoruz. Mesela ceza kelimesi Arapça'da her türlü karşılıkken, Türkçe'de olumsuz karşılıktır. Buna benzer onlarca kelime vardır. Bu sadece bir örnektir. Lügat çalışması yapmanın tadı bambaşkadır. Verdiği haz bir yana inanılmaz doyurucu bir ilimdir. Keşke buna tek branş olarak ayıracak zamanımız olsa. Bunu yapamasak bile özel hobi olarak lügat çalışması yapmak, bizlere çok şey katacaktır.