Hegemonyanın dayanağı: Terörize etmek
Yusuf kaplan
17 Eylül 2012
Asıl mesele gözardı ediliyor. Asıl meseleyi, Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton açık etmiş: İslâm'a, Kur'ân'a ve Hz. Peygamber'e yapılan saldırıları yok sayarak, Müslümanların, kendi kutsallarına saldırılmasını protesto etmelerini 'saldırganlık bunlar' diyerek kınamış.
Ortada bir cürüm var: Öyle az buz bir cürüm değil hani: Papazlarınıza Kur'ân yaktırıyorsunuz. Aşağılık askerlerinize Kur'ân çiğnettiriyorsunuz. İnsanlık karikatürü karikatüristlerinize, neredeyse bütün Avrupa'nın ülkelerinde bir dinin peygamberini aşağılayan karikatürler çizdiriyorsunuz!
Kimi Kıptî, kimi Yahudi, kimi 'yamyam', kimi bilmem ne belâ, insanlıktan nasibini almamış pespaye adamlarınıza iğrenç 'numaralar çevirtip', Müslümanların bütün kutsallarını ayaklar altına alıyorsunuz! 2001'den bu yana televizyonlarınızda, gazetelerinizde, filmlerinizde sürekli olarak İslâm'ı, Müslümanları 'teröristler, gözü dönmüş caniler' diye yerden yere vuruyorsunuz. Tam bir söylemsel şiddet, söylemsel terör havası estiriyorsunuz!
İslâm'a, İslâm'ın kutsallarına, Müslümanlara her an, her yerde, her Allah'ın günü hakaret bombardımanı yapıldığı bir medyatik bir dünyada, Müslümanların her tür tepkisini 'saldırgan bunlar!' diyerek bir de siz kınamaya kalkışıyorsunuz, işlediğiniz medyatik terörü hiç görmüyorsunuz bile!
* * *
Mesele Müslümanların haklı dirençleri olunca hepsini 'terörist, fanatik, cani' ilan ediyorsunuz. Ama mesele, Batılıların yaptıkları hakaretlere, tahriklere, aşağılamalara gelince onları münferit hâdiseler olarak sunmaktan çekinmiyorsunuz!
2001'den bu yana İslamofobinin estirdiği söylemsel terör havasını, söylemsel şiddeti gözardı ederek Müslümanları 'saldırganlıkla' suçlamanız, sizin ne kadar ruhsuzlaştığınızı, vicdansızlaştığınızı göstermeye yeter!
Hem suçlu, hem de güçlüsünüz! Hem 'hırsızsınız', hem de 'soyulan adam'ların, 'ev'leri başlarına yıkılan, dünyaları karartılan insanların işlediğiniz cürme isyan etmelerine sessiz kalmalarını bekliyorsunuz! Sessiz kalmadıklarında da 'saldırganlıkla' suçluyorsunuz!
* * *
Tuhaf bir psikoloji egemen bütün medyada: Herkes Müslümanların haklı tepkilerini suçluyor. Müslümanların gösterdiği tepkilere odaklanıyor. Söylemek bile gerekmiyor: Şiddet, saldırganlık, cana, mala, tabiata yapılan hiç bir cinayet, şiddet aslâ kabul edilemez. Ama sorun bu değil ki. Müslüman kitleler durup dururken feryadü figan etmiyor ki!
Ortada bir suç var: On yıldan bu yana sürgit işlenen, sürekli yenilenen, ardı arkası kesilmeyen söylemsel şiddet var: İslâmofobiya denen insanlık suçu var.
On yıldır suçu işleyen sizsiniz: Her tarafınızdan, her televizyonunuzdan, her gazetenizden ırkçı, ayırımcı, aşağılayıcı bir İslâm düşmanlığı söylemi ve eylemi akıyor.
* * *
Sadece bununla da yetinmiyorsunuz: Son çeyrek asırdır, neredeyse işgal etmediğiniz, yakıp yıkmadığınız, terör havası estirmediğiniz, kan kusturmadığınız, karıştırmadığınız Müslüman toprağı kalmadı: Askerî yığınak yapmadığınız Müslüman ülke kalmadı.
Bütün bunlar yaşanmamış, İslâm dünyasını her bakımdan kuşatmamış, İslâmofobia denen insanlık suçunu icat etmemişsiniz gibi, Müslümanların, işlediğiniz bu insanlık suçlarının, işgallerin, katliamların üzerine kutsallarına saldırılmasına tepki vermelerini 'saldırganlık' olarak niteleyebiliyorsunuz!
...............................................
Bütün bunlar tek bir şeyi gösterir: Sizin Müslümanların bütün direnç noktalarını kırmak istediğinizi, işgallerinize, sömürü biçimlerinize, askerî yığınaklarınıza karşı çıkmalarından, Müslümanları aşağılayan eylemlerinize ve söylemlerinize karşı çıkıyor olmalarından çılgına döndüğünüzü...
* * *
Kimse hırsızın cürmünü yok sayamaz. Emperyalistin, sömürgenin tecavüzlerini, binbir türlü köleleştirme girişimlerini, fitne-fesadını gözardı edemez.
Terörün kaynağı, İslâm ya da Müslümanlar değil, Batılıların ürettikleri terörize etme eylemidir; söylemsel şiddettir.
Şu yakıcı gerçek günışığına çıkmıştır artık: Batılılar, dünya üzerindeki haksız hegemonyalarını, bu terörize etme eylemlerine, kendilerinden 'başka olan'ı aşağılayan söylemsel şiddete borçlular!
Hem suçlular, hem de güçlüler yani!
Yok öyle yağma!
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/hegemonyanin-dayanagi-terorize-etmek/34072
yorum;
Suçsuzlar niye güçsüz?
Asıl soru bu bence.
Cevabı Musa(a.s)’ın Firavunu ile mücadelesinde gizli.
Kur’an’da en fazla mücadelesi anlatılan peygamber Hz.Musa.
Ama bizde O’nu Yahudilerin peygamberi zannediyormuş gibiyiz.
Aynen İsa(a.s)gibi.Sanki Hz.İsa’da hristiyanların peygamberi.
Müslümanlar olarak üzerlerinde pek az durmuşuz.
Düşünün Hz.Musa firavnunu nasıl mağlup etti.
Benim cevabım;Adil ve doğru bir örgütlenmeyle.
İşte suçsuzlar(Müslümanlar ve mazlum halklar)neden güçsüz sorusunun
cevabı.
Bunu da bugün sadece ve sadece Adil Düzen çalışanlarının kuracağı
Adil Düzen partisi başarabilir.
Allahım bize O günleri göster ve O fikir ve cihat ordusunun neferlerinden
eyle…