08.09.2012
EĞER genç çocuklar kazara ölmeye devam ederlerse şehit analarına ve şehit babalarına “Vatan sağ olsun” dedirtmek mümkün olmayacak. Bakın:
Bir şehit babası “Vatan sağ olmasın” demiş.
Ardından da öfke ve acıyla haykırmış:
“Oğlum sağ olsun”.
* * *
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, dün Afyon’da inceleme yaparken kendisine uzatılan mikrofonlara şöyle dedi:
“Konuşmayacağım, her şey ortada”.
Madem her şey ortada...
Patlayan bomba ile ilgili her gazetenin elinde bulunan ve cevaplanmayı bekleyen en az 7 soru da neyin nesi?
* * *
Yetkililerimiz her kazadan, her felaketten, her ihmalden sonra hep aynı açıklamayı yapıyorlar:
“Takdiriilâhi... Elden bir şey gelmez”.
Kâinatta olup biten her şey Allah’ın takdiri...
Amenna!
Ama unutmayalım:
Tedbir kuldan, takdir Allah’tan...
Doğru dürüst tedbir almayıp başa gelen felaketin tüm suçunu “ilahi takdir”e yükleyen yetkililerimizi uyarıyorum:
Bu tür açıklamalar “ilahi gazap”a yol açabilir.
* * *
Tamam...
Hiçbir yetkilimiz, en küçük bir aksilikte elini samuray kılıcına atıp harakiri yapan Japon yetkililere özenmesin.
Ama “istifa” diye bir müessese var kardeşim.
Bu müessese bu denli öksüz, yetim ve garip kalmayı hak etmiyor.
Bir kez olsun gülsün bu zavallı müessesenin yüzü...
* * *
Askeri vesayet dönemi sona erdi.
General korkusu bitti.
Milli Savunma Bakanlığı, “Maslahat Bakanlığı” olmaktan çıktı.
Pek sivil bir isim bu makama getirildi.
Fakat gelin görün ki pek sivil Milli Savunma Bakanı, ısrarla ve inatla yüzünü göstermekten, sesini duyurmaktan kaçınıyor.
Ne iş?
* * *
Yeni Şafak gazetesi, Afyon’daki patlamayla ilgili yaptığı haberlerinin birine şu başlığı atmış:
“Namaza giden asker patlamadan kurtuldu”.
Namazın faziletleri saymakla bitmez.
Ancak tedbirsizlik sonucu meydana gelen patlamada can vermekten kurtulmak, bu faziletler arasında sayılamaz.
* * *
Gelin hep birlikte ellerimizi açalım ve şöyle dua edelim:
Yarabbi!
Yardım et bize...
Yardım et de memleketimiz uranyum zenginleştirme projesine, atom bombasına, nükleer silahlara asla ve kata sahip olmasın.
Amin!
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21410558.asp
Yorum:
No operation, no complication
Hastayı alırsınız ameliyata. Normalde her şeyin yolunda gitmesi beklenir. Doktor gereken her şeyi yapmıştır. Bütün tıbbi kurallara uyulmuş, ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası bakımı son derece dikkatli ve titiz bir şekilde yapılmıştır. Ancak ne olmuşsa olmuş, hasta aniden kötüleşmiş ve sonunda da ölmüştür. Hasta yakınları doktoru ve hastaneyi mahkemeye vermiştir. Yapılan incelemeler ve bilirkişi raporları ve sonrasındaki temyiz ile yüksek sağlık şurası tarafından verilen karara göre bu bir komplikasyondur ve ne doktor ne hastane suçludur. Bu ameliyat sırasında bu durum belirli bir oranda görülebilir ve hatta o oranda beklenir.
Yukarıda anlattığım hikâye sık rastlanan bir hikâyedir. Bunun sebebi insanın ve çevrenin çok parametreli fonksiyonlarla iş yapmasıdır. Bu parametre o kadar fazladır ki insan bunu hesaplayamaz. Hatta bilgisayarlar bile hesaplayamaz. Bir milyon kişiye aynı hastalık için iyi gelen bir ilaç bir milyon birinci kişiyi daha da kötü yapabilmektedir. O kişinin genetik yapısıyla ilgili olabilir, beslenmesiyle ilgili olabilir, her şeyle ilgili olabilir. Onu ölçmek neredeyse imkânsızdır.
Yapılan tıbbi işlemler sırasında herhangi bir hata veya ihmal olmadan meydana gelen bu durumlara komplikasyon denir. Komplikasyon olmamasının tek yolu vardır: ameliyat yapmamak. Hatta bunun için meşhur bir terim vardır: No operation, no complication (Operasyon yok, komplikasyon yok).
Afyon’daki olayda ihmal var mıdır, yok mudur çok fazla bilemem. Ama bomba ile uğraşanın elinde patlaması ihtimali her zaman vardır. O bombalardan birinde imalat hatası olabilir, başka bir faktör olabilir. Çok fazla bilmiyorum. Ama askerlerimiz var oldukça, cephaneliklerimiz var oldukça bu olaylar kesinlikle olacaktır. Önemli olan bunun sıklığıdır.
Cephaneliklerde patlama olmamasının tek yolu vardır: No army, no explosion (Ordu yok, patlama yok).