28.07.2012
Tarihi bilmek ile tarihi yaşamak arasındaki farkı tarihi yaşayarak yine görüyoruz.
Hepimizi heyecanlandıran "Arap Baharı"nın Suriye'deki yansımaları ile sonunda Türkiye'yi "Kürt Birliği mi kuruluyor" sendromuna sürüklemesi, güncel olmaktan öteye tarihsel bir gelişme değil midir?
Arşivlere bakmakta her zaman yarar vardır.
İran'da 1946'da (22 Ocak) Sovyetler'in destek verdiği "Mahabat Kürt Cumhuriyeti" ilan edildiği zaman da Türkiye "Ya bizi etkilerse" diye derinden endişelenmemiş miydi?
Ancak İran'ın bölünmesinin de bütünleştirilmesinin de Sovyet-Amerikan denge hesabının bir parçası olduğu bilindiği için, bugün Suriye'de yer alan gelişmeler ölçüsünde endişe duyulmadı o dönemde.
Nitekim Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin ilanının üzerinden bir yıl geçmeden Sovyetler Birliği ile Amerika anlaştılar ve Sovyetler İran'ı terk etti.
Mahabat Kürt Cumhuriyeti de sona erdi. (17 Aralık 1946)
Bugün ise tarih farklı yazılmak durumunda.
Amerikan ağırlığı
Sovyetler'in yerini doldurmaya çalışan Rusya Beşar Esad'ı destekler görünse de, Ortadoğu dengelerinde artık fazla ağırlığı yok.
Ortadoğu'daki en etkili ağırlığın Amerika Birleşik Devletleri olduğu, Irak'taki gelişmelerle kanıtlandı.
Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunu Amerika destekledi. Bu yarı devlet örgütlenmesinin kadrolarını Amerika hazırladı.
Esad sonrası Suriye bölünecekse, bu gelişmenin yönünü de ABD'nin tutumu belirleyecektir.
Bizde bazılarını endişelendiren "Ya Irak Kürtleri ile Suriye Kürtleri birleşip Büyük Kürdistan projesini devreye sokarlarsa" sorunsalına gelince.
Ortadoğu'da artık Sovyet-Amerikan dengesi yok ama özellikle Irak'ta Sünni -Şii dengesi ve dolayısıyla "İran ağırlığı" var.
Eğer Iraklı Kürtler bağımsızlık ilan edip Irak'tan koparlarsa, Irak'ta Şii nüfus ezici çoğunluğa sahip olacaktır... Şu anda Irak'ta Şiiler nüfusun yüzde 60-65'ini oluşturmakta.
İsrail'in de sorunu
Eğer nüfus içindeki oranları yüzde 15-17'yi bulan Kürtler Irak'tan ayrılırlarsa, Şiilik ezici biçimde Irak'ın kimliğini etkileyecektir.
Bu da ABD'nin şimdilik kabul etmesi mümkün olmayan bir durumdur.
Devamı için Not supported field expression!
Yorum:
Mücadele ve Umutsuzluk Arasında
Minareyi çalan belli ki kılıfını hazırlayamamış!
Amerika kurduğu planların altında kalıyor ve oyunu istediği gibi oynayamıyor. İyi hesaplanmış hamlelerle tereyağından kıl çekmeyi umarken İsrail faktörünü ihmal etmenin acısını arap saçını çözmeye çalışmakla çekecek. Bu O’nun derdi, kendi yansın. Asıl Türkiye ne yapsın? Terördü, savaştı diye uğraşadursun. Tezgâh, yazarların bile köşelerinden rahatça yazabilecekleri kadar ortadaysa edilgen bir Türkiye siyaseti, baskın bir İsrail’in göstergesinden başka bir şey olabilir mi?
İyi de, nereye kadar?
Nereye kadar bu baskınlık ve genel kabul devam edecek? Yahudilerin dünya devletleriyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynaması bir yeryüzü kuralı olarak kabul gördüğü sürece zaten bir şey değişemez. Her şeyi onlar ayarlıyorsa ve biz sadece figüransak bu bilançosu baştan belli dünyada yaşamak, umutsuzluk çıkmazında çırpınmaktan başka bir şey ifade etmeyecek. Bunu hiçbir güç-denge mantığıyla idrak edemiyorum. Allah’ın bir vaadi var ve o hak olan vaat gerçekleştirilmeyi bekliyor.