20.07.2012
MUHAFAZAKÂR kadınların “Vouge” dergisidir “Âlâ”.
Uzun zamandan beri bir türlü buluşamamıştık derginin editörü Hülya Aslan ile...
Sonunda kısmet oldu, buluştuk.
Hülya Aslan, dergide yayınlanmak üzere uzun bir söyleşi yaptı benimle...
BULUŞMADAN KARELER / FOTOGALERİ
“Âlâ dergisi hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordu Hülya...
Şunları söyledim:
“Alçakgönüllülüğü, gösterişten uzak durmayı, müsrifliğe bulaşmamayı öğütleyen bir anlayışın moda gibi gösterişçi bir alanda başarılı olması hayli zor... Bin türlü zorluk çıkar karşısına... Aşılmaz engellerle dolu bir alandır bu... Bu açıdan sizin işiniz zor, hem de çok zor... Hem tutarlılığınızı korumanız, hem de bu alanda başarılı olabilmeniz neredeyse imkânsız.”
Bunları söyledim.
Ama sonra şunları da söyledim:
“Eğer kendinizi bir kesimin, bir anlayışın, bir inancın içinden konuşanlar olarak konumlandırabilirseniz, kendinize ‘bizim gibi giyinenlere yardımcı olmak istiyoruz’ şeklinde mütevazı bir hedef koyarsanız belki tuzaklardan, badirelerden ve eleştirilerden kurtulabilirsiniz”.
Hülya Aslan son söylediklerime “Bizim amacımız da bu” diye yanıt verdi.
Sanırım ilginç bir söyleşi oldu.
Daha fazlasını merak edenler: Lütfen “Âlâ” dergisinin Ağustos sayısına bir bakın.
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21027062.asp
Yorum:
Kelerin deliği
Moda topluluğu koyun yerine koyup gütmektir. Yanlış anlaşılmasın, modayı giyim olarak tanımlamıyorum. Topluluğun bireylerinin kafasına “iyi” olarak yerleştirilmiş her tür davranış modelidir.
İşin ilginci kendilerine Müslüman diyen insanların da bu moda seline kapılmalarıdır. Öyle ya faizi içselleştirmiş, zinayı kanıksamış bu insanlar artık Batı ne yapıyorsa onu sırayla yapacak. Batı kelerin deliğine girerse onlar da girecekler.
Şimdi de dergi çıkarmışlar. Hem de moda dergisi. Zaten kanıksadık, alıştık ya. Bakın çevrenize. Kendilerine Müslüman diyen insanların Batı’nın yapıp da yapmadığı ne var? Bir düşünün, bir kaç şey dışında bir şey bulabilecek misiniz?
Bir de bunlara ilaveten Batı’nın bütün zulümlerini ve ahlaksızlıklarını Kuran’da varmış gibi hiç bir metodolojiye dayanmadan gayr-i ilmi olarak Kuran’a söyletenler de bol miktarda türedi ya.
Artık sonumuz hayrola.