Tolstoy bir keresinde, “Yeryüzünde mutsuz tek bir insan bile olsa ben mutsuz olurum” demiş.
Yirmi milyon mutsuz Kürt’ün yaşadığı bizim ülkede yaşasa neler hissederdi acaba?
Bu ülkede yaşayan Kürtler mutsuz.
Mutsuz olmak için de çok haklı nedenleri var.
Sadece şu son Uludere faciasında Başbakan’ın ve İçişleri Bakanı’nın söylediklerine bakmak bile o insanların niye mutsuz olduğunu anlatmaya yetiyor.
Başbakan’ın, “tazminatsa tazminat, özürse özür, tazminatı da fazlasıyla veriyoruz, daha ne uzatıyorsunuz” demeye getiren sözleri yeter zaten bir Kürt’ün hayata lanet okumasına.
Bu nasıl üstten bir tavır?
Komşunun bahçesindeki tavuğu öldürse bile insan daha içten ve daha mahcup bir şekilde özür diler, “parasını verdik ya, uzatma artık” demez.
Neyin tazminatını veriyorsun?
İnsanları öldürdünüz.
“Tazminat” mı tek mesele?
“Parasını verince” Kürtleri öldürmek serbest mi “Türk” hükümetlerine?
İçişleri Bakanı da, “onlar kaçakçıydı” diyor, sanki kaçakçılığın cezası ölümmüş gibi.
O insanları kaçakçılığa kim mecbur etti?
Otuz yıldır süren bir savaşta insanlara ekmeklerini kazanacakları bir imkân mı bıraktınız?
Kaçakçılık yapmayıp da ne yapacak?
Üstelik şartları devlet de bildiğinden zaten onların kaçakçılığına göz yumuluyordu, adamları öldürünce mi “kaçakçılıkları” aklınıza geldi?
Ne Başbakan, ne bakanı, ne kabinesi, Uludere’de ölenlerin “insan” olduğunu hâlâ farketmiş değiller galiba, birinin onları sıkıca sarsıp “onlar insandı” demesi gerekiyor.
Bu laflar, bu tavırlar, bu üstten bakışlar, Homeros’un deyişiyle, “yaraya bir de aşağılamayı ekliyor”, öldürülenler ve yakınları bir de horlanıyorlar.
Kürtlerin neler hissettiklerini gerçekten anlayamıyor mu Türkler?
Bu ülkedeki korkunç eşitsizliği görmüyorlar mı?
Doğal mı buluyorlar bu eşitsizliği, bu ülkenin vatandaşlarının bir kısmı çocuklarına anadilde eğitim verirken diğerlerinin çocuklarını anadillerinde eğitememeleri, bunun “yasak” olması çok mu rahat kabul edilebilecek bir durum?
Türkler ülkenin “bölünmesinden” korkuyorlar, 20 milyon insanı mutsuz yaşatmak inanın “bölünmekten” kötüdür, tamam herkesin bir Tolstoy olmasını beklemiyoruz ama 20 milyon insanın mutsuzluğuna da bu kadar sıradan bir olaymış gibi omuz silkip geçmeyi anlamak kolay değil.
Yorum:
Garip
Uludere olayı olduktan sonra hükümetin kayıtsız kalışını hep ‘’olay aydınlanınca Erdoğan gereken her şeyi fazlasıyla yapar ve ölenlerin yakınlarının içine su serpecek atakları mutlaka yapacaktır’’ diye düşünürdüm. Çünkü bana göre Erdoğan ezbere konuşmayan biri. Mutlaka hak yerini bulacak ve olaydan dersler alınacaktı.
Yalnız yazarın da vurguladığı üzere ilginç ve beklenmedik açıklamarla birlikte hayretle izlediğimiz gelişmeler oluyor. Hükümetin son açıklamalarını anlamak mümkün değil. Bahsedilen şeylerin hiçbir din ve ideolojide yeri yok. Başbakan’ın silkelenmesi ve kendine gelmesi şarttır. Bu tavır ne Erdoğana ne de yıllardır başında bulunduğu hükümete yakışmayan bir tutum. Kendisinden en çok nefret eden insanın bile umutla baktığı sayın Erdoğan, böyle bir olay karşısında insanına daha çok değer verdiğini göstermeli.