Bozuk Düzen
1201 Okunma, 1 Yorum
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Emine Hocaoğlu

03 NİSAN 2012

Türkiye'deki sistemi İslamî bir sistem ve nizam olarak görenin, ve diğer İslam ülkelerine model ve örnek olarak gösterenin kuş kadar aklı, vicdanı ve firaseti yoktur.

İslam'da suret yasağı vardır. Bizde kağıt ve madenî paralarda M. Kemal... Pullarda M. Kemal... Bütün okullarda, mahkemelerde, resmî dairelerde M. Kemal... Hattâ Diyanet İşleri Başkanı'nın tepesinde kocaman bir M. Kemal portresi... Tunçtan heykeller... Büstler... Milyonlarca suret...

Kuzum böyle İslamî sistem olur mu?

Birileri Anıt Kabir'i bir tapınak haline getirdiler.

M. Kemal'in ölümünden sonra çıkartılmış Kemalizm ideolojisi veya dini devletin tepesinde.

Din konusunda üç sistem olabilir: (1) Din devleti sistemi... (2) Devlet dini sistemi... (3) Laiklik...

Bizdeki sistem devlet dini sistemidir.

Din ile devlet arasında barış ve uyum yok, devlet dine hükm ediyor, baskı yapıyor.

Bizde gerçek laiklik olduğunu iddia edenin alnına karışlamak gerekir.

Devletin genel müdürlük seviyesinde bir Diyanet Başkanlığı olsun.

Devletin 500 küsur İmam-Hatip mektebi olsun.

Yüz bin din görevlisi devlet memuru olsun, bütçeden maaş alsınlar.

İslam vakıfları devletin olsun.

Camiler devletin olsun ve sonra da laiklik olsun. Buna ancak geri zekalılar inanır.

Hiçbir vicdanlı, âdil, insaflı, dengeli, akıllı, mantıklı, firasetli Müslüman bizdeki sistemin ve düzenin iyi olduğunu söyleyemez, söylemez.

Bugünkü sistemin ekonomisi, finansı, ticareti riba üzerine kuruludur. İslam ise ribayı haram kılmıştır.

İslam zinayı büyük günah, ahlaksızlık ve ağır suç sayar, sistem ise saymaz.

İslam, Müslüman kadınlara devlet vesikası verilerek yasal ve vergili fuhuş yapılmasına izin vermez.

İslam kadına büyük saygı gösterir, sistem özgürlük adına onu orta malı yapar.

İslamî hayat, islamî toplum Kur'ana, Sünnete, ahkam-ı şer'iyeye ayarlı ve uyumludur.

Türkiye'deki bugünkü sistem ve nizam kesinlikle İslamî olmadığı gibi, Batının insan haklarına bağlı ve saygılı demokratik düzenine de benzemez.

Hiçbir medenî ülkenin uluslararası temizlik ve şeffaflık notu bizim gibi 5'in altında değildir.

Her ülkede kokuşma vardır ama medenî ülkelerdeki kokuşma bizdeki gibi genel ve yoğun değildir.

Türkiye'de vesayet rejimi hâlâ hükümfermadır.

Resmî ideoloji yasak ve tabuları hâlâ geçerlidir.

Türkiye bir fetret devri yaşamaktadır.

Türkiye'de fitne, fesat, fısk, fücur vardır.

Bir Müslüman, tenkit ve tahkir edilmesi, yerilmesi gereken şeyleri tebcil ederse büyük bir günah işlemiş olur.

Mü'min Allahü Tealanın ve Resulünün (Salat ve selam olsun ona) razı olmadığı şeylerden razı olmaz.

Kötülüklere, kötü şeylere iyidir demek kişiyi küfre götürebilir.

İslam rüşveti kesinlikle haram kılmıştır.

İslam ribayı kesinlikle haram kılmıştır.

İslam hırsızlığı, talanı, soygunu, bin çeşit alavere dalavere ile kara para zengini olmayı yasaklamıştır.

İslam lüksü, israfı, gururu, kibri, gösterişi yasak ve haram kılmıştır.

İslam adaleti ve insafı emr eder.

İslam bütün azgınlıkları ve şehvetleri yasaklar.

İslamın sınırları, hadleri vardır.

Kur'an kısasta sizin için hayat vardır diyor.

İslam sistemi ve hukuku hırsızlığın kökünü keser.

İslamın hakim olduğu bir memlekette din, mal, can, akıl ve ırz güvenliği olur.

İslam kara, kirli, necis paraya kesinlikle müsamaha etmez, göz yummaz.

Bugünkü sistemin din hürriyeti bir aldatmacadan ibarettir.

Okullardaki din derslerinin içi boştur. Bana inanmayan bir din dersi kitabı alsın, karıştırsın ve anlasın.

Kur'anda üzerinde en fazla durulan ve tekrar edilen ibadet namazdır. Hangi okulumuzun, lisemizin camisi vardır ve Müslüman öğrenciler orada cemaatle namaz kılmaktadır?

Din alimlerinin biraz cesur olmaları ve Müslüman halkı uyarmaları gerekir.

Din elden gitmiş, iman tehlikede ve bazıları Türkiye'de İslamî veya iyi bir sistem olduğunu iddia ediyor... Bu ne korkunç çelişkidir.

(Bozuk rejimin haram rantlarıyla semiren bazıları bu yazımdan hoşlanmayacaklardır.)

* (ikinci yazı)

Durumun Nasıl?

Arada bir biraz dinlenmek, hava almak, eğlenmek için çoluk çocuğunla şehir dışına çıkıp piknik yapacaksın, yorgunluğunu atacaksın ama hayat piknikten ibaret değildir.

Geçimini temin etmek için bir işin olacak, sabah evden işe, akşam işten eve gideceksin, işinle meşgul olacaksın ama hayat işten, ticaretten ibaret değildir.

Yiyeceksin içeceksin... Giyineceksin... Evin otomobilin olacak... Dünya işleri yapacaksın ama hayat bunlardan ibaret değil.

Sen bir yaratıksın ve senin bir Yaratıcın var.

Birinci işin O'nun seni niçin yarattığını, senden ne istediğini, neleri yapmanı neleri yapmamanı dilediğini bilmektir ve dünya hayatını bu bilgilere göre tanzim etmektir.

Öldükten sonra varlığın devam edecek midir? Kesin olarak bildirilmiş, devam edecek diye.

Dünyada yaptıklarından dolayı sorumlu olacak ve hesap verecek misin?

Sana varlığın, hayatın, dünya hakkında bilgiler verilmiş midir?

Evet verilmiştir... Yaratan sana bir Peygamber göndermiş ve nasıl bir hayat sürmen gerektiğini bildirmiştir.

Sen sorumlusun ve yükümlüsün. Sorumluluk ve vazifelerini iyi biliyor musun?

Başıboş değilsin.

Yaratan sana ve bütün insanlara bir Anayasa kitabı göndermiştir. Ondan ve içindekilerden haberin var mı?

Yaratan sana ve insanlara en güzel bir model ve örnek göndermiştir. O'nu iyi tanıyor ve O'na benzemeye, O'na uymaya çalışıyor musun?

Sana müjdeler verilmiş... Sen uyarılmış ve korkutulmuşsun... Bunlardan haberdar mısın?

Dünyada geçici olduğunu çok iyi biliyor musun, yoksa bu konuda gaflet içinde misin?

Gençlik, güzellik, sağlık, servet, çoluk çocuk, mallar mülkler, eğlenceler, makamlar, mevkiler, riyasetler hep faniymiş, bunun bilincine sahip misin?

Doğum tarihin belli, ölüm tarihin belli değil ama günün birinde mutlaka öleceksin, bunu düşünüyor musun? Ölüme hazırlanıyor musun?

Dünyanın bir tarla olduğundan, ekininin öteki dünyada biçileceğinden haberdar mısın?

Yaratan'ın yalancılığı, hırsızlığı, soygunu, talanı, haram gelir elde etmeyi, adam öldürmeyi, eliyle ve diliyle insanlara zarar vermeyi, zulmü, her türlü azgınlığı yasak ettiğini bilip bunlardan kaçıyor musun?

Kur'anda insanların ve cinlerin Allaha ibadet=kulluk etmek için yaratıldıkları açıkça yazılıdır. Sen bunu biliyor ve gereğini yapıyor musun?

Ramazan'da oruç tutuyor musun?

Zekatı, Yaratan'ın istediği şekilde, verilmesi gerekenlere veriyor musun?

Ahlakın ve karakterin nasıl? İyi misin, kötü mü?

Faziletli bir insan mısın, faziletsiz misin?

İnsanların meleği misin, kurdu musun?

Vicdanın rahat mı?

İnsanlar senin için "Allah ondan razı olsun" mu diyorlar, yoksa senden yaka mı silkiyorlar.

Komşuların seni seviyor mu, sana teşekkür mü ediyor, yoksa senden nefret mi ediyor?

Yaratan'ın sana verdiği nimetleri muhtaçlarla paylaşabiliyor musun?

Şeytan ile aran nasıl?

Dünya imtihanında şu ana kadar aldığın notun kaç?

Büyük sınavı yüz akıyla verebilecek misin?

Ölümden sonra başlayacak büyük yolculuk için azık biriktiriyor musun?

Öteki dünyaya buradan ne transfer ettin bugüne kadar?

Ey nefsim söyle bana:

Durumun nedir?.. İyi misin kötü mü?.. Doğru musun eğri mi?.. Güzel misin çirkin mi?..

 

Yorum:

Kişisel İslam

Devlet olarak İslam devleti değiliz. Fakat kişi bazında İslami olarak yaşamak isteyenlerin çoğunlukta olduğunu söyleyebiliriz.

Sistem İslami değil, ayrıca batılılar gibi demokratik düzen de yok. Sonuçta arada kalmışız.

Çevremizde doğru İslamiyet’i anlamak isteyenlerin çoğunlukta olduğunu görebiliyorum. İslamiyet adına eskiden yapılmış yanlışlıklar yüzünden İslamiyet’e bakış açısı hep ön yargılı olmuştur. Bunu düzeltmek için de Kuran’ı açıp anlayarak okuyanımız yok denecek kadar az. Evet, Türkiye de Kuran okunuyor. Bu sadece kıraat bazında sıkışıp kalmıştır. O’nu anlayalım. Günümüz sorunlarına O’ndan çözümler bulalım diyen kişi sayısını az olduğunu söyleyebilirim. Kuran’ı sadece ahlaklı insan yetiştirme kitabıyla sınırlandırıyorlar. Hâlbuki orada anlatılanlar bizim her sorunumuza cevap verecek şekilde her meselden anlatmaktadır.

Öyle bir düzen kurmalıyız ki bu düzen kendi kendisini kontrol etmeli kişilere bırakmamalıdır. Bu da yine Kuran’dan çıkarılmalıdır. İcma ile belirlenmiş haramlar yapılmamalıdır. Yapılması kaçınılmaz olanlarda bile çözümler aranmalıdır. Örneğin faiz için çözümler üretilmeli ve uygulanmalıdır. Buna dahi devlet çözüm yolu bulmaktan kaçınıp, kolaya kaçıp faizle işlere devam etmektedir.

Benim de çok istediğim okullarda ve tüm kamu kuruluşlarında mescidin olmasıdır. Bu mescide kişileri zorlamıyoruz ki isteyenler gideceklerdir. Bu bizi alçaltmaz tam tersine yükseltir diye düşünüyorum. Dışarıdan gelen bir kişi İslam ülkesi olduğunu bilerek gelmektedir. Fakat bunu göremediklerini söylüyorlar. İslam ülkesi örneği, Araplar da olduğu gibi düşündüklerinden hayal kırıklığı ile karşılaşıyorlar. Neticede biz ne batılı ne de İslam devletiyiz. Kuran’da anlatılan İslam devleti henüz oluşmamıştır. Olması için çalışmalıyız.

Geçtiğimiz haftalarda kaybettiğimiz Naki amcamın cenaze töreninde oğlum İbrahim de vardı. Bu çok yakından tanıdığı birisini ilk defa yakından defnetmeyi izledi ve çok etkilendi. Bu olaydan sonra bana ve öğretmenlerine birçok soru sordu. Sorgu melekleri var mı? O bizi görüyor mu? gibi buna benzer bir çok soru…

Ölen bir kişi artık bu dünya ile ilişkisi kesilmiştir. Ruh bedenden ayrıldığı için bizi görmediğini söyledim. Eğer bizi görmüş olsa ne kadar acı olur ki onu toprağın altına bırakıp gidiyoruz. Kuran da anlatılan diri diri kız çocuğunu toprağın altına gömmek gibi olur ki bu olay kınanmaktadır. Ölümden sonra yaşam vardır. Ölüm uykuyla eş değerdedir. Ölen bir kişinin kıyameti kopmuş demektir. Onun için yapılacak tek şey onun günahlarının affı için Allah’a dua etmektir.

 

 

Emine Hocaoğlu


YorumcuYorum
Ali Bülent Dilek
11.04.2012
08:10

mescitli apartmanlar oluşmadan mescitli okullar ve kamu kurumları oluşmaz.

inşaallah "100 dairelik her katta mescitli ilk sera apartman"ı k.çekmece de kuracağız...

bu apartmanı kuracak gücümüz ancak var veya yok.

o kadarmıyız acaba?

işe girişmeyince hiçbir şey belli olmuyor...





Sayı: 147 | Tarih: 8.04.2012
Mahir Kaynak
Bölgedeki gelişmeler
Darbelerin Önlenememesi
1808 Okunma
15 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
"Arap baharı"asıl hedefi şimdi vurmaya başladı!
Süpüremedik "zoka"yı yutturduk!
1281 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ruşen Çakır
Yoksa AKP kendi alternatifini mi yaratıyor?
AKP ve Telefon kulübesi
1235 Okunma
5 Yorum
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
‘Hayır’ oyu verenler yüzsüzlük mü yapıyor?
12 Eylül ve yargının kuşatılması
1204 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Bozuk Düzen
Kişisel İslam
1201 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Hüseyin Gülerce
Ergenekonculara 12 Eylül Darbesi...
Gerçeklerin Üzerinin Örtülmesi
1075 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas


© 2024 - Akevler